Bazen öyle karakterler olur ki büründükleri kötülüğü baştan aşağı ekran başındaki seyirciye de geçirirler. Şiddetleri, öfkeleri, intikam duyguları, nefretleri hatta başkalarını öldürürken duydukları hazlarıyla insanın tüylerini diken diken yapan o oyuncular...
1992 doğumlu İrlandalı Gleeson, Game of Thrones'taki Joffrey Baratheon karakteriyle hafızalara kazındı. Bu yapımdan önce Batman Begins (2005), Shrooms (2007) ve A Shine of Rainbows (2009) gibi filmlerde tatlı çocuk rolleriyle yer almıştı. Bu kadar iyi rollerden sonra Got'ta ise kötülüğü bu kadar iyi canlandırabilmesi ise gerçek bir yetenek olduğunun kanıtı.
Kötü karakter ve iyi oyunculuk diyince ilk akla gelen isimlerden birisi Hopkins. Zeki bir psikiyatrist ama aynı zamanda yamyam olan bir seri katildir Hannibal Lecter. Hopkins, 1991 yılında En İyi Erkek Oyuncu Akademi Ödülünü Lecter'ı canlandırdığı The Silence of the Lambs filmiyle almıştır.
The Godfather'da Michael Corleone karakterine hayat vererek efsaneleşen Al Pacino'nun Scarface'deki Tony Montana'sını unutabilir miyiz? Suç dünyasının karanlık yanını seyirciye geçirmeyi o kadar başarmıştır ki silahını kullandığı o sahneler hâlâ dün gibi aklımızda.
Biraz da nostalji! Bir zamanların en çok izlenen dizisi Dallas'ta Larry Hagman'ın canlandırdığı insafsız iş adamı J.R Ewing, televizyon tarihinin en kötü karakterleri arasında yer alır. Sinir bozucu kahkahası ile çıkarları uğruna yapmadığı şey kalmamıştır.
Aynı zamanda müzisyen olan ve iyi kötü birçok farklı rolde görmeye alışkın olduğumuz Iwan Rheon'un Game of Thrones'ta canlandırdığı Ramsay Bolton karakteri mide bulandırıcı kötülükte... İşkence, tecavüz, öldürme derken dizide en çok birilerini köpeklere yedirme sahneleriyle dikkatleri çekmişti. O ne soğukkanlı bir kötülük öyle!
Süperkahramanların çok da süper olmadıklarını oldukça başarılı bir şekilde işleyen The Boys dizisindeki Homelander karakterini daha iyi canlandıran birini bulmak zor! Antony, adeta bu rolü oynamak için doğmuş gibi değil mi? O sakin psikopatlık, gülüşün ardındaki trajedi. Geçmişinde yaşadığı travmalar sebebiyle neredeyse kötülüğüne hak vereceğiz.
Tarantino'nun meşhur filmi Inglourious Basterds'ı hatırladınız mı? İşte oradaki Albay Hans... Ünlü yönetmen bu karakter için şöyle bir açıklama da yapmıştı:
'Sanırım Landa yazdığım ve yazacağım en iyi karakterlerden biri ve Christoph bu rolü tam olması gerektiği gibi oynadı. Christoph kadar iyi birini bulamamış olsaydım, Soysuzlar Çetesi'ni çekmeyebilirdim.'
Öyle ki Waltz, bu rolle Cannes Film Festivali'nde En İyi Erkek Oyuncu Ödülü'nü kazanmıştı. Gerçekten de tüm film boyunca o rahatsız edici tavırları sanki hep üstümüzdeydi.
Bret Easton Ellis'in aynı isimli romanından uyarlanan American Psycho filminde Christian Bale, kelimenin tam anlamıyla kan donduran bir performans sergilemişti. Eleştirel bir korku eseri olan filmde, Patrick Bateman karakteri Wall Street'in arka ve dehşet dolu yüzünü tüm çıplaklığıyla göz önüne sermişti.
Batman'in ezeli düşmanı Joker'e hak ettiği kötülüğü veren Heath Ledger unutulabilir mi? Her ne kadar 2019 yapımı olan ve Joaquin Phoenix'in canlandırdığı Joker'e kanımız ısınsa da o en nihayetinde karanlık bir karakter. Karakterin içindeki şiddeti seyirciye de oldukça başarılı bir şekilde geçiren Heath Ledger'in, genç yaşta hayata veda etmemiş olsaydı daha birçok kötü karakteri hakkıyla canlandıracağına eminiz.
Güzelliğinin yanı sıra içindeki karanlığı Malefiz karakteriyle ortaya çıkaran Angelina Jolie, Uyuyan Güzel masalına bir de diğer açıdan bakmamızı çok iyi sağlamıştı. 'Her kötü gerçekten kötü mü?' diye düşündüren efsane bir oyunculuktu.
Rolden role giren efsaneleşmiş bir diğer oyuncu ise Johnny Depp. Girdiği her karakteri layıkıyla oynayan sanatçı, Sweeney Todd: The Demon Barber of Fleet Street filminde de yine aynı başarılı performansı sergiliyor. Kızının ve eşinin intikamını alan Benjamin Barker'ın maceralarının anlatıldığı filmde Johnny Depp, öldürdüğü cesedi insan etiyle dolduracak kadar serinkanlıdır.
Prison Break dizisinde Theodore Bagwell yani kısa T-Bag karakterine hayat veren Robert Knepper, rolüyle öyle özdeşleşmiştir ki dizi seyircisini de iki gruba ayırmayı başarmıştır. Ev kundaklama, ölümcül bir silahla saldırı, cinayete teşebbüs, çocuk kaçırma, tecavüz ve cinayet gibi neredeyse tüm suçları işleyen T-Bag'in zaman zaman sempati bile kazandığını söylemek yanlış olmasa gerek.
Sayısız ödülü bulunan ve Orta Dünya'nın Gandalf'ı olarak iz bırakan Ian McKellen'ın en iyi rollerinden bir diğeri ise X-Men serisindeki Magneto rolüdür. Kendisini manyetizma ustası olarak gören Magneto, ırkını korumak adına her şeyi yapmaya hazır, güç sahibi bir Yahudi mutanttır.
Donnie Darko'dan sonra çıkış yapan ünlü oyuncu Jake Gyllenhaal, Nightcrawler'da sosyopat Louis Bloom karakteri ile dikkatleri yeniden üzerine çekmeyi başarmıştır. 'Sorunum insanları anlamamak değil, onları sevmemek' repliğiyle de karakterini ortaya koyan Bloom, profesyonel bir kötü olarak akıllara kazındı bile.
Yönetmen Martin Scorsese ile birlikte bir film kariyeri inşa eden usta oyuncu Robert De Niro, Cape Fear filminde tecavüz ve intikam hırsıyla dolu mide bulandırıcı bir karakter olan Max Cady'i canlandırır.
Stanley Kubrick ve Stephen King birleşimlerinin en efsanesi olan The Shining, tabi ki anck Jack Nicholson ile tamamlanabilirdi. Metafizik ve korkunun kol gezdiği filmde, akıl sağlığı nasıl kaybedilir adım adım şahit oluyoruz.
David Lynch tarafından yazılan ve yönetilen Wild at Heart filminde, Willem Dafoe çirkin dişleri, korkutucu gülümsemeleri ve deri kıyafetleriyle Bobby Peru karakterine hayat vermişti.
Behzat Ç.'deki Ercüment Çözer karakteriyle bütünleşen Nejat İşler, rolünü öyle iyi ortaya koymuştur ki kendisinin başrolde olduğu Saygı dizisi çekilmiştir. Kendisine saygısızlık yapan istisnasız herkese gözünü kırpmadan işkence eden, hatalarını anlamasını sağlayan ve sonra da onları öldüren Ercüment Çözer, Behzat Ç.'nin en büyük düşmanlarından birisi olsa da dizinin seyircisi tarafından da bir o kadar sevilmekte.
Hakan Günday'ın Daha isimli kitabından beyaz perdeye uyarlanan aynı isimli filmde, 14 yaşındaki Gaza'nın tüm hayallerini gerçeklerle yüzleştiren o nefret edilesi baba rolüne hayat veren Ahmet Mümtaz Taylan, izlerken seyirciyi şiddet uygulamaya itecek kadar kötülük barındırıyordu.
Seven filmi.... Keven Spacey....
Leon daki Gary Oldman ın olmadığı liste boştur.
R.R. Martin, Joffrey karakteri ve canlandıran oyuncu için " izleyince daha da nefret ettim karakterden ve Jack Gleeson'ı performansından dolayı ciddi anlamda tebrik ediyorum, muhteşem." demiştir.