Nerede o eski ağdalı, edebi kelimeler? O muhabbetleri özlemek yaşlanmanın bir belirtisi midir bilinmez, ama günümüzün jargonu gittikçe tahammül edilemez bir hâl alıyor. Sizler için günümüz Türkçesi'ni mahveden söylemleri derlerdik.
Nerede o eski ağdalı, edebi kelimeler? O muhabbetleri özlemek yaşlanmanın bir belirtisi midir bilinmez, ama günümüzün jargonu gittikçe tahammül edilemez bir hâl alıyor. Sizler için günümüz Türkçesi'ni mahveden söylemleri derlerdik.
Canım sen hayırdır?, Hayırdır canım ya? gibi versiyonları olan bu tamlama insanın tüylerini diken diken edici.
Net: delirmek.
Sarkmak, asılmak, flört etmek ve daha benzeri. Yürümek deyince 'dalmak' gibi anlaşılıyor, kulakta kötü tınlıyor. Ah şu gençlik.
Tam olarak anlamı çözülemeyen tanım. Genellikle bir şey üzerine yoğunlaşmak ve beğenmek ile ilgili kullanılıyor. İlginç.
Özellikle lise çağındaki gençlerimizin sıklıkla kullanıdğı 'gülmekten ölmek' anlamına da gelen tamlamamız.
Bir ruh halini, bir durumu tanımlamak için kullanılır. Örnekleri; sanatçı kafası, bonzai kafası, Kadıköy kafası vb..
Bir şeyi çok yapmak. Abartmak. Mesela 'ders çalışırken yardırmak', gibi.
Genellikle bir şeyi çok yapınca (çalışmak, okumak, konuşmak) vücudun verdiği ekstra tepkidir. Kafa karışıklığı, baş ağrısı, yorgunluk gibi.
Şaşırmış belli ki. Yazıık..
Ekstra süper, çok güzel gibi anlamlara gelir. Neden çok, fazla, aşırı kelimelerini 'süper'in önüne koyarak kullanmak varken böyle denir bilemiyorum.
Anlaşılan insanlar pek fazla sıfat kullanmaktan yana değiller. Kendilerini tek kelimeyle ifade etmek onlara daha kolay geliyor. O sebeple böyle 'tuhaf' kelmeler icat ediyorlar.