Nedir Ne Değildir? Genetiğiyle Oynanmış Tohumlar Hakkında Bilinmesi Gereken Her Şey

GDO'lu tohum nedir?

GDO'lu tohum doğa dostu mudur?

GDO'lu tohum fakirleşmeyi engelleyip çiftçiyi zenginleştirir mi?

GDO'lu tohumların sağlığa zararı var mıdır? gibi sorular herkesin aklını karıştırmakta.

Artık herkes yediği meyve ve sebzelerde çocukluğunda aldığı tadı alamamaktan şikayetçi. Meyvelerin kokusunun olmadığını, sebzelerin çürümediğinin farkında. Peki hayatımızı devam ettirmek için en önemli nokta olan besinlerimize neler oluyor? 

Gelin birlikte GDO'yu yakından inceleyelim. Besinlerimiz üzerinde oyanan oyunların iç yüzünü öğrenelim.

Kaynaklar: 1,2,3

1. Tohum can demektir, yaşam demektir.

Tohum, besin zincirinin ilk halkasını oluşturur. Tohumun yokluğu biz tüketicilerin hayatını devam ettirmek için ihtiyaç duyduğu besin kaynaklarının olmaması demektir.

2. Tohum olmadan...

Tarımın başlaması tohumun bulunmasıyla olmuştur. Tohum olmadan tarımsal üretim yapılamaz.

3. Kendi kendine büyüyüp ürün verebilir.

Toprağa saçılan tohumun bakımını yapmasanız bile ürün elde edebilirsiniz. Tohum kendi kendine filizlenip ürün verebilir.

4. Büyük şirketler çiftçiyi bağımlı hale getirmek istiyor.

Tarımsal üretime el koymak isteyen büyük şirketler bunu çok iyi bildiği için çiftçiyi kendine bağımı hale getirmenin yollarını aramaya başladı.

5. Genetiğiyle oynanmış tohumlar.

İlk olarak hibrit (melez) tohumları ürettiler. Sonra laboratuvar ortamında  tohumların genleriyle oynayarak bir kere olgunlaştıktan sonra tekrar filizlenmeyen tohumlar üretmeye başladılar.

6. Çiftçiler fakirleştiriliyor.

Bu tohumların patentlerini alarak çiftçiye satmaya başladılar.  Çiftçi bu tohumlar için şirketlere her yıl para ödemek zorunda bırakıldı. Aynı zamanda tohumlardan elde edilen üründen ayrılan tohumu ekmek için patent sahibi olan şirketlere tekrar para ödemek zorunlu bir hale getirildi.

7. Çiftçiyi kendilerine daha da bağımlı hale getiriyorlar.

Bunun yanında tohumlar dış etmenlere (böcek, mantar, hastalıklar) karşı çok zayıf olduğu için şirketler bitkilerini koruyacak ilaçları da satmayı hedefleyerek çiftçinin bağımlılığını arttırmanın yolunu da buldurlar. Böylelikle çiftçi hem ekeceği tohum için hem de ektiği tohumu büyütebilmek için şirketlere tonlarca para akıtmak zorunda bırakıldı.

8. Toprağı yok ediyor.

Toprakta bilindiği üzere milyonlarca canlı yaşamaktadır. Bu canlılar bitkilerin büyüyüp gelişmesine ve ürün vermesine katkıda bulunurlar. Tarımsal ilaçlar ve genetiğiyle oynanmış tohumlar bu canlılara zarar verir, toprağı zehirler ve toprağın verimini düşürür. Bir süreden sonra normal tohum da ekilse toprak fakirleştiği için eski yeteneklerini kullanamaz ve toprak yavaş yavaş ölür.

9. Sağlığa zararları kanıtlanmıştır.

Avusturya, Rusya ve İskoçya'da fareler üzerinde yapılan deneylerde genetiği değiştirilmiş bitkilerin farelerde kısırlık, iç organlarında bozulmalar, kan yapılarının değişmesi, doğumlarda anormallik gibi sonuçlar doğurduğu kanıtlanmıştır.

10. GDO'lu tohumlar verimliliği artırıyor mu?

ABD' de bir devlet üniversitesinin araştırmalarına göre genetiği değiştirilmiş soyadan alınan verim diğerlerine oranla %5 daha azdır. Çin' de pamuk üretiminin %76 sı  genetiği değiştirilmiş tohumlarla yapılmaktadır. Fakat alınan verim sadece 1.313 kgdır. Bu da genetiği değiştirilmiş tohumların verimliliği artırdığı söylemlerinin yalan olduğunu gösteriyor.

11. GDO'lu tohumlar çiftçiyi zenginleştirir mi?

Daha önce de belirttiğimiz gibi şirketler çiftçiyi bağımlı hale getirip bütün parasını sadece verim alamayacağı tohumlara yatırıp fakirleşmesini istiyorlar. Arjantin, Güney Amerika'nın en zengin ülkesiyken GDO'lu tohumlarla tarım yapmaya başladıktan sonra işsizliğin %5 ten %52 e çıktığı görülmüştür.

12. Peki ne yapmalı?

Organik tarım ve yerli (ata yadigarı, geleneksel) tohum kullanımı desteklenmelidir.

13. Nedir bu organik tarım?

Organik tarımı basitçe hiçbir kimyasal gübre, ilaç ve genetiğiyle oynanmış tohum kullanımı olmadan yapılan tarım olarak tanımlayabiliriz.

Popüler İçerikler

Dilber Yine Yürek Hoplattı: Yeni Pavyon Dansı Geldi!
Münevver Karabulut'u Vahşice Öldüren Cem Garipoğlu'nun İntiharının Öncesindeki Son Görüntüleri Ortaya Çıktı
'Skibidi Bop' Şarkısıyla Dans Ederek Çiftçi Hayatından Milyoner Hayatına Adım Atan 'Göbek Reis' Aslında Kim?
YORUMLAR
19.04.2020

Alerjik astımlı farelerde yapılan IAA taşıyan fasulye ile besleme sonucunda, farelerde diğer alerjik hastalıkların ortaya çıkmadığı görülmüştür. GD bitkilerin besin zincirindeki etkilerini belirlemek üzere 90 gün boyunca sütten yeni kesilmiş farelerin GD mısır ile beslenmiş somon ve domuzla beslenme sonuçları; gelişme performansının, genel sağlık durumunun, organ morfolojilerinin, enzimatik kapasitenin, stres ve immun cevapların normal olduğunu göstermiştir. GD besinlerdeki yabancı genin, bu genin ürettiği proteinin ve bu proteinlere karşı geliştirilen antikorların vücuttaki akıbetlerinin araştırılması için domuzlarda kısa ve orta dönem besleme çalışmaları yapılmıştır. Bu çalışmaların sonucunda ise, böbrek, karaciğer, dalak, kaslar, kalp ve kanda yabancı gen ve proteine rastlanmamıştır. Yine yabancı gene karşı antikor oluşmadığı ve plazmada da yabancı protein bulunmadığı belirlenmiştir (Walsh vd., 2011; Campbell vd., 2011; Sanden vd., 2013; Gu vd., 2013; Reiner vd., 2014).

SEN DE YORUMUNU PAYLAŞ