Nedir Bu Sürdürülebilirlik? Dünyanın Seyrini Olumlu Anlamda Etkileyen Bu Olgu Nasıl Ortaya Çıktı

Bugün adını sıkça duyduğumuz 'sürdürülebilirlik' konseptinin aslen 30 yıllık bir geçmişi var. İlk kez tanımlandığında bu yana dünyanın kaderini değiştirmeye devam ediyor.

Dünyanın seyrini olumlu anlamda etkileyen 'sürdürülebilirlik' olgusunun nasıl ortaya çıktığına yakından bakalım.

Kavram olarak "sürdürülebilirlik" son 30 yıldır hayatımızın büyük bir bölümünde yer alsa da adı konulmamış tarihi epey eskiye dayanıyor.

Erken insanlık tarihinde ateşin kullanılması ve belirli yiyeceklere duyulan istek, bitki ve hayvan topluluklarının doğal yapısını değiştirmiş olabilir. Bununla birlikte de 8.000 ila 10.000 yıl önce, büyük ölçüde çevrelerine ve bir 'kalıcılık yapısı' yaratılmasına bağlı olan tarım topluluklarının ortaya çıktığı görülüyor.

Peki "sürdürülebilirlik" olgusu ne zaman ortaya çıktı? Birçok kaynağa göre 1987 yılında.

Her ne kadar daha uzun yıllardır hayatımızdaymışçasına dursa da "sürdürülebilirlik" kavramı 30 yıl öncesine dayanıyor.

İlk kez 1987 yılında BM için birkaç ülke tarafından hazırlanan ünlü Brundtland Raporu'nda (bu rapor aynı zamanda Ortak Geleceğimiz olarak da anılıyordu) ortaya çıktı.

Doctor Gro Harlem Brundtland liderliğindeki bir komisyon tarafından hazırlanan rapor, bugün ilk kez anladığımız şekliyle sürdürülebilir kalkınma terimini kullanıyor.

Gerçekte, insan faaliyetinin çevre üzerindeki etkisinin araştırılması ve tanımlanmasına yönelik öncelikli ihtiyaç nedeniyle ortaya çıkmıştı.

"Sürdürülebilirlik" Brundtland Raporu'nda 'gelecek nesillerin kendi ihtiyaçlarını karşılama yeteneklerinden ödün vermeden bugünün ihtiyaçlarını karşılamak' olarak tanımlanıyor.

İnsanlık tarihinin ilk günlerinden Sanayi Devrimi ve günümüze kadar, aynı sorunlara her zamankinden daha ciddi ve net çözümler aranıyor. İlk defa, insanlığın gelişimini kaynakları en iyi şekilde yönetme ihtiyacı ile ilişkilendirmek için bir konsept oluşturulmuştu. Bu, başta ekolojik olmak üzere sürdürülebilirlik açısından çok önemli bir değişiklik anlamına geliyordu zira kendi çerçevesine insani gelişmenin ekonomik ve sosyal bağlamını da ekliyordu.

Bu kavramın hayatımıza dahil olmasıyla ilk kez, o yıllarda, dünyanın sandığımız kadar da sınırsız olmadığını ve kaynaklarının ciddi anlamda tükenmeye başladığını anladık.

Doğal kaynaklar tükeniyor, kirlilik sınır tanımıyor, aşikâr ve geri dönüşü olmayan bir biyoçeşitlilik kaybı yükseliyor; iklim değişikliğinin kanıtlanmış etkileri her geçen gün önümüze çıkmaya devam ediyor. 

Bu nedenle, küresel yaklaşım ve çözümlerin cevabı sürdürebilirlik olgusunun daha büyük kitlelerce benimsenmesi yoluyla geliyor.

Daha sürdürülebilir bir yaşam ve daha güzel yarınlar için güzel ülkem doğa bize emanet!

Ülker olarak, “Önce Ülkem, sonra Ülker” ilkesiyle “Güzel Ülkem Doğa Bize Emanet” diyoruz ve sürdürülebilirlik konusunu önemsiyoruz!

#GüzelÜlkem #DoğaBizeEmanet

Popüler İçerikler

"Bir Evim Varsa Onun Sayesinde": Hakan Meriçliler'den Vural Çelik Tartışmasında Gülse Birsel'e Büyük Destek!
Göç İdaresi Başkanlığı Duyurdu: Türkiye'deki Suriyeli Sayısı Açıklandı
Teğmen Ebru Eroğlu İle İlgili Skandal Karar: Küfür ve Taciz İfade Özgürlüğü Sayıldı