Nedense Sadece Babalarımızın Sahip Olduğu 19 Enteresan Ev İçi Alışkanlığı

Bildiğimiz üzere anneler bebeklerine hamile kaldıkları anda hormonlar tarafından ele geçirilip başka bir insana dönüşüyorlar. Peki ya babalar? Babalarınki o kadar ani olmuyor ama... Zamanla baba olma hissiyatı ve mecburiyetleri onları gerçek birer babaya dönüştürüyor. İşte karşınızda yılların biçimlendirdiği her babanın sahip olduğu, bizi zaman zaman çileden çıkarsa da onları aslında gerçek ve tatlış birer baba yapan 19 ev içi alışkanlık...

1. Telefonunu asla ve kat'a kendinin şarja takmaması, sürekli sizden şarja takmanızı istemesi...

Babalar kendilerini böyle küçük işlerle yormak istemezler. Siz mesajlaşma seansınızın en heyecanlı yerindeyken 'Oğlum/kızım kalk da bir şu telefonumu şarja tak' diye tüm motivasyonunuzu mahvedebilirler. Hayır teknoloji gerektiren bir şey de değil; alacaksın kabloyu bir ucunu telefona diğer ucunu da prize takacaksın, bu kadar! İçinde telefon geçiyor diye, azıcık teknolojik çağrışımı var diye, illa bizim mi yapmamız lazım?

2. Yerli yersiz ev içi gezinmeleri...

Babalar ev içinde sıkılmalarıyla bilinen ebeveyn türümüzdür. Onları gün içinde sık sık amaçsızca bir odadan diğerine yürürken görebilirsiniz. Ne arıyorlar, ne bulmayı umut ediyorlar, hiçbir fikrim yok... Bir de sorunca da kızarlar ya da hiç cevap vermezler. Öyle meczup gibi dolaşıp dururlar.

3. Saat 11'den sonra cebr ve hile ile ev halkını uyumaya zorlamak...

Ne zaman ki saat 11'i bir kaç dakika geçti, aile babası yatağa gönderme timi iş başında... Gelip televizyonu düğmesinden kapatmak mı dersiniz, ışıkları üzerinize söndürmek mi, sizi uykuya göndermek için her şeyi yaparlar. Hayır eline ne geçecekse?

4. Yemek hazırlanırken sadece salataya yardım etmek...

Yemek hazırlığı sırasında, işlerin neredeyse bittiği noktada mutfağa girip salata yapma iddiasıyla mutfağı birbirine katarlar. İki domates doğramak için 5 bıçak 4 kase kirletirler, yemek sırasınca da salatalarıyla övünüp dururlar. Her lafın sonu 'O diil de salata da çok güzel olmuş. Ellerime sağlık.' sözleriyle biter. Güzel de yaparlar ellerine sağlık ama bu kadar göze sokmaya ne gerek canım!

5. Çocuklarına motorcu kurye muamelesi yapıp, ihtiyaçları olan her şeyi onlardan getirmelerini istemek...

Gün içerisinde ihtiyaç duydukları her şeyi çocukları aracılığıyla temin etmeye çalışırlar. Evlat olarak kendinizi kah babanızın pantolununu getirirken, kah gözlüğünü ararken, kah terliklerini giydirirken bulursunuz.

6. Eve gelip üstünü değiştirir değiştirmez kumandayı talep etmek. Çat diye istediği kanala değiştirmek...

Baba için sizin ne izlediğiniz, ne kadar dikkatle ve neden izlediğiniz önemsiz birer detaydır. Babalar düşünür ki 'Ben bütün gün dışarıda şu veledler için çalışıp didiniyorum; eve geldiğimde kumanda hakimiyeti kadarcık bir gücüm de olmayacaksa n'eyleyim ben böyle dünyayı!' Şimdi böyle söyleyince hak da vermedim değil aslında, al baba al, senin olsun kumanda...

7. Gereksiz ışıkları itinayla ve bıkmadan kapatmak. Açık kalan her ışık için ayrı ayrı ev halkını azarlamak.

Babalar boşuna yanan ışık dedektörü gibidirler; boşuna yanan o ampüllerin titreşimlerini kilometrelerce öteden hissedip gelirler ve ışığı kapatırlar. Ana fikri tasarruf olan, aslında mantıklı da olan bu hareketin çığırından çıktığı anlar da yok değil. Şahsen bir babanın 'Koridorun ışığını açıp ne yapacaksın, zaten dümdüz yol, çarpacak bir şey de yok, yürü git işte!' dediğine şahit olmuşluğum var, ondan böyle diyorum.

8. Ailesinin ihtiyacı olan tek besin maddesinin karpuz olduğunu düşünüp, sadece yaz aylarında eve eli dolu gelmek. Getirdiği her karpuzla iftihar etmek.

Babalar karpuzla ilgili her şeye ayrı bir ilgi duyarlar. Karpuz seçmek, karpuz kesmek, kesik karpuzu dolapta soğutmak, afiyetle yemek. Bunlar hep babaların özel ilgi alanları.

9. Balkonda ya da pencere kenarında gereğinden fazla zaman geçirmek!

Her halde evrimsel bir şey; kendilerinin ailenin dışarıya açılan gözü olduklarını düşündüklerinden belki de, babalar balkon ve pencerede vakit geçirmeye bayılırlar. Çiçek bakımı, konu komşuyu gözetlemek gibi aktivitelerle de kendilerini balkonda meşgul tutmayı başarırlar. Onların özerk bölgesi gibi bir şeydir balkon.

10. Apartman yönetiminden gelen kağıtları iş sözleşmesi okuyormuş gibi ciddiyetle incelemek...

Yönetimden gelen aidat, toplantı, dış cephe bakımı vs ile ilgili bilgi dökümlerinin olduğu kağıtları bir tek onlar incelerler. Daire başına düşen doğalgaz parasını calculus hesapları sonucunca bulur, kağıtta yazılanla karşılaştırırlar; içleri ancak öyle rahat eder yani.

11. Ev halkından sabah erken kalkması gereken biri varsa, mutlaka ondan önce uyanıp onu haşin bir şekilde uyandırmak.

Birinin sınavı mı var, başka birinin sabah erkenden uçağı mı var, baba nedense saat bile kurmadan o kişiden önce uyanmayı başarıp uyandırma görevini başarıyla icra eder. Enteresan bir uyku yönetimleri vardır.

12. Annenin izin vermediği şeylere tamam deyip, izin verdiği şeyleri veto etmek...

Kendi aralarında anlaşsalar ancak bu kadar olur... Annenin 'Ne de olsa babası izin vermez' diye düşünüp 'Git babana sor' dediği noktada babanın izin vereceği tutar. Aynı şekilde annenin izin verdiği bir durumda da öfke patlaması yaşayıp kararı veto edebilir. Baba bu, sağı solu belli olmaz.

13. Tartışma programlarının karşısında uyuyakalmak ama yine de ısrarla bir tek onları izlemek.

Açık oturumları çok sever babalar. Hangi görüşe sahip olursa olsun, siyasetle ilgisi ne kadar farklı olursa olsun, sanki kendini baba gibi hissetmenin bir koşuluymuşcasına sürekli tartışma programı izlerler. Sıkılırlar, bunalırlar, karşısında istisnasız her gece uyuyakalırlar ama vazgeçmezler...

14. Bir yere gidilecekse herkesten önce hazırlanıp ev halkını acele ettirmek, panik ve kaosa sebep olmak.

Düğün, sünnet, misafirlik gibi herhangi bir aile etkinliğinde herkesten önce hazırlanıp sizi acele ettirmek suretiyle kaosa sebep olurlar. Hatta bu babaların bir de erkenden aşağıya inip, telefon açıp 'Nerede kaldınız? Hadisenize...' diye sıkıştıran versiyonu da vardır. Evden yarım yamalak çıkarsınız mecbur.

15. Her harçlık gününde, içten ve abartılı bir şekilde şaşırmak. O harçlığı vermek zorunda olduğunu bir türlü kabullenememek.

Sanki her pazartesi okula gitmiyormuşuz gibi, yani her pazar günü harçlığa ihtiyaç duymayacakmışız gibi, her yanına gidip 'Baba harçlık?' diye elimizi açtığımızda 'Ne harçlığı?! Daha geçen hafta vermedim mi?' diye şaşırırlar. Harçlığın zaten 'haftalık' bir mevhum olduğunu bilmiyorlar belki de, bir türlü kabullenemediler gitti...

16. Bayram, kandil gibi önemli günlerde mesaj yazdırmak.

Kendileri yazamazlar ama bayram mesajı yollayan yaşıtlarından da geri kalmak istemezler, o yüzden mecbur yazıp yollayacaksınız! Hayır sorun şu ki, o mesajları atan yaşıtları da kendileri yazmıyor ki mesajları, onlar da çocuklarına yazdırıyorlar, böylece bir mecburiyettir devam ediyor. Tam olarak 'Bir deli bir kuyuya taş atmış' meselesi yani, atmayın, taş da mesaj da, biz yazıyoruz onları hep.

17. Sofraya herkesten önce oturup, yemeğe herkesten önce başlamak. Haliyle, herkesten önce kalkmak...

Baba dediğin sabırsız olur. Sizi bekleyecek de ne olacak? Zaten biz babaların gözünde sürekli yiyip içip sadece tüketim yapan insan yavruları değil miyiz? O yüzden beklemez baba; sofra kurulduysa ilk ve en başa kurulur, bir güzel yemeğini yer, sonunda toplamaya da karışmaz genelde. Afiyet olsun ne diyelim...

18. Arabanın camını sürekli açık unutup, sizi kapatmak için aşağıya yollamak.

Canım babacıklarımız, özellikle yaş ilerlemeye başladıktan sonra biraz unutkan olmaya başlarlar. Bu unuttukları şeylerin başında da nedense arabanın açık olan camı vardır. Genelde baba eve girdikten sonra bir komşunun uyarısıyla fark edilen bu cam, babanızın size anahtarı uzatıp 'Şu camı kapa da gel' demesi ile huzura kavuşur.

19. Ve tabii ki eve en geç gelen kişiyi beklemek, o gelene kadar uyumamak. En azından uyumuyormuş gibi yapmak :)

Babalarımız tüm bu enteresan ev içi alışkanlıklarının yanında evleriyle ve aileleriyle öyle bir bütünleşirler ki... Neredeyse içgüdüsel bir dürtüyle ev halkının tamamı eve gelip sağ salim gelip yataklarına girmeden bir türlü uyuyamazlar. Bu durum çocukların üzerinde yer yer bir baskıya dönüşse de, babalarımızın yufka yüreklerinden ileri gelir. Duygulandım vallaha şimdi, canım babalarımız diyip bitirelim madem :)

Popüler İçerikler

Kadınların Kırmızı Ruj Sürerek "Çiftleşme" Mesajı Verdiğini İddia Eden Uzman
Kızılcık Şerbeti'nin Görkem'i Özge Özacar'dan Pembe'nin Osmanlı Tokadına Yanıt
"Aşk Solcudur..." Kızılcık Şerbeti'nde Deniz Gezmiş Anıldı
YORUMLAR
18.06.2021

Bakarız, pantolonumu getir(tüm çocukların en sevdiği laf), televizyon karşısında uyumak ama kumandaya uzandığın gibi uyanmak bu nasıl bir his veya güçtü bilmiyorum. İçeriktekilerin birçoğu tutmuyor Allahtan ama tutan akrabalarım var. Bazıları tutuyor.

18.06.2021

Sadece 5-6 tanesi babama tam uyuyor😕

SEN DE YORUMUNU PAYLAŞ