Önce bir uyarım olsun; bu çağda herkesin diyet konusunda sonsuz bilgisi var, ancak hâlâ kilolu veya şişmanız. Hatta medyadaki pek çok “uzman görüş” bile aynı durumda; anlatıyor, ancak yapmıyor. Demek ki bir konuda bilmek yetmez, olmak için yapmak gerekir. Yani önce bilmeliyiz, sonra diyeti yaparak zayıflayabiliriz. İnce olmanın yolu ancak böyle mümkün olur. Bilmeye basit bir sorudan başlayalım:
■ Haz verir.
■ Yemek yemek bağımlılık yaratır, sosyalleştirir, mutlu eder, uyuşturucu etkisi yaratır!
■ İçimizdeki boşluğu doldurur.
■ Geçici rahatlık ve güven verir.
■ Yedikleriniz organik, taze, az pişmiş ise ve öğün saatinde yenildiyse, kısacası, doğru saatte gerçek besin ise sorun yoktur.
■ Fazla yemek yiyerek aslında kendimize şiddet uygularız.
Obezitede, gereksiz ve aşırı yemek yemek aslında bir kendi kendine zarar verme, yok etme davranışıdır.
Dünyada varoluş nedenimiz haz almaktır. Sıklıkla haz veren davranışlara yönleniriz:
Haz, hoşa giden bir madde veya ruhsal durumun yarattığı, uyandırdığı duygudur. Acının karşısında yer alan ve psikolojik bir olgu olarak, hoşumuza giden, bizi çeken bir şeye sahip olmaktan doğan tatlı ve keyif verici duyumdur. Bir arzunun, isteğin tatmin edilmesinin ya da ihtiyacın karşılanmasının sonucu olan duygudur. İradeye dayalı bir tercihin hayata geçirilmesinden kaynaklanan hoşnutluk duygusudur.
Yemek yemek takıntı yapar, rahatlatır haz verir. Yemek yemesek de yemeği düşünmek bile bize yine haz verir. Aynı sevgilimiz yanımızda değilken, onu düşünmenin bizi rahatlatması gibi...
Hani yaşamın içinde koştururken stres çok artar ve durup es vermek isteriz. Anda kalmak isteriz hiçbir şey düşünmeden, konuşmadan. İşte bu durup ara vermeyi, sakinleşmeyi aracısız, maddeye ve kişiye bağımlı olmadan sadece kendi başımıza yapabiliyorsak ne âlâ; yok mutlaka bir yiyecekle yani, “Bir çikolata yedim ve oh dedim!' diyorsak, çok fena. O zaman kilo alıyoruz.
Yemek yemeği ve teselli için istiyoruz. Acıya ara verme boşlukta olma halidir. Çikolatayı ısırdık ve çiğnemeye başladık. Düşünemeyiz o anda hiçbir şeyi. Yani beyinde korteksimiz, bilincimiz devre dışıdır, duygularla hareket ederiz. Çikolata biter, haz gider ve gerçekler yani bilinç geri gelir. 'Eyvah!' Kilolarımla baş başayım!' deriz.
İşte zaten diyet=haz alamamak gibi algılandığı için yapması zor gelir bize.
Aristo Diyeti'nde kilo verirken, kısa süre içinde hiç acıkmadan haftada 1 beden, ayda 2 beden küçülünce bu hazzın yerini hiçbir şey, hiçbir çikolata dolduramaz…
Haz demek endorfin ve dopamin demektir. Haz veren duygu ve davranışlar nelerdir?
■ Açsak yemek yemek
■ Sauna, hamam
■ Duş almak
■ Denize girmek
■ Çikolata
■ Masaj
■ Susamışken su içmek
■ Spor sonrası uzanıp dinlenmek
■ Cinsel ilişki
■ Alışveriş
■ Meditasyon
■ Zorda olan birine yardım etmek
■ Çikolata ve tatlı yemek
■ Çok güzel bir restoranda dostlarla yenilen mükellef bir yemek
Düşünün bakalım, sizi bu hayata bağlayan, haz veren illüzyon objeniz ne?
Bu makalede öne sürülen fikir ve yaklaşımlar tamamıyla yazarlarının özgün düşünceleridir ve Onedio'nun editöryal politikasını yansıtmayabilir. ©Onedio
Sevdiklerimle beraber geçirdiğim kaliteli zamanın verdiği hazzı hiçbir şey veremez
hocam peki haz almıyorsak ?
insanoğlu geneli acıkmadan psikolojik olarak kendini tamamlamak için yemek yeme ihtiyacı duyar.