O eşsiz koku...Koku alma duyusu, beyin ve hafızayla bağlantılıdır. Muhtemelen hepimiz sokakta gelen bir kokuyla birlikte çocukluğumuza dönmüşüzdür. Bu bağlantıyı araştıran bilim insanları ve nörologlar; beynimizin anatomisinin koku duyumuzu, ruh halimizi ve duygularımızı birbirine bağladığını söylüyor.Birkaç gün süren aşırı sıcaktan sonra özlenen bulutlar belirir, gökyüzü kararır ve yağmur yağar. Beraberinde de ıslak zemin, taş ve çimen kokusu getirir. Bir de rahatlama ve huzurlu hissetme devreye girer.Buna göre atalarımızın yağmur kokusuyla güçlü bir pozitif bağlantı kurduğu çünkü yağmur mevsimi sona erdiğinde hayatta kalma şansının arttığı düşünülür. Yağmur sayesinde bitkiler yeniden doğar ve mahsuller uyarılır, bu da gıda üretimine yardımcı olur. Yani temelde hayatın eş anlamlısıdır.Kuru mevsimlerde bitkiler, kayaların ve toprağın yüzeyi tarafından emilen ve suyla temas ettiğinde havaya salınan temel bir koku yağını salgılar. Böylece kuraklık uzun sürdüğünde daha fazla yağ birikir ve yağmur yağdığında daha çok kokar. Fakat bu yağın üretilmesinin tek nedeni bu değildir. İki araştırmacı da bunun tohum çimlenmesini engellediğini fark etmiştir. Bitkilerin bu kokuyu kuru havalarda hayatta kalmaları zor olacağı için ürettiği sonucuna varmıştır. Bu yağ özel aromanın oluşmasını sağlayan içeriklerden sadece biridir.Araştırmalar, koku alma duyumuzun geosmine karşı son derece hassas olduğunu göstermiştir. Bulunduğunuz yere yakın bir yerde yağmur yağsa da bu kokuyu alabilirsin. Bu da, yağmur kokusuna karşı ne kadar duyarlı olduğumuzu gösterir. Rüzgar yeterince kuvvetliyse kokuyu yağmurun olmadığı yerlere taşıyabilir.Mikroorganizmalar durumunda bile her şeyin bir nedeni vardır. Bitkiler tohumlarının yaşamını korumak için koku yağları salgılar, bakteriler üremesini sağlamak için geosmin salgılar ve ıslak toprağı koklayarak onu bir şekilde hayatta kalma işaretiyle ilişkilendiririz. Yani doğada her şeyin bir nedeni vardır diyebiliriz.Siz bu konuda ne düşünüyorsunuz? Yorumlarda buluşalım...