14. Uluslararası Opera Festivali başladı. Atatürk Kültür Merkezi’nde La Traviata operasını izledikten sonra “neden operaya gitmeliyiz?” üzerine yazmak istedim. Sözlük tanımı bile bize önemini anlatmaya yetiyor; “sözlerinin tümü ya da çoğu şarkı biçiminde ve orkestra eşliğinde söylenen müzikli tiyatro oyunu.” Bu tanım, operaya gittiğimizde pek çok sanat dalıyla temas edeceğimizi ortaya koyuyor. Sırayla bakalım; müzik, güçlü bir orkestra gözümüzü kapatıp dinlediğimizde bile bizi kalbimizden etkiliyor. Şarkı, en güçlü sesler tarafından solo ve koro olarak seslendirilen şiirsel sözlerle bazen duygulandıran, bazen düşündüren, bazen de güldüren… Tiyatro, oyuncuların sergilediği performans müzik ve şarkıyla o kadar destekleniyor ki etkileme güçleri artıyor. Kostüm, dekor, ışık ve makyajı da ekleyelim. İşte size görsel bir şölen!
Ahmet Say bir yazısında; “Opera sanatı, tiyatro ve müziğin temelleri üzerinde yükselmiştir. Ancak opera, bu iki sanat dalının birbirine yapıştırılmış biçimi değildir. Tiyatro ile müziğin kaynaştığı, edebiyatın, özellikle şiirin ve plastik sanatların, hatta bazı dekorlara bakılırsa mimarlığın da güç verdiği bir sanatlar birleşimidir” diyerek operanın hem alanını genişletmiş hem de gücünü vurgulamış.
Efes'de Carmina Burana var Temmuz'da ama tek başına Selçuk zor:/