Neden, Niçin, Nasıl? Merak Edilen Bazı Sorulara Verilmiş 12 Aydınlatıcı Cevap

Neden veya nasıl gibi soruları zaman zaman bir şey ile karşılaştığımızda sorarız ama detaylarını araştırma konusuna gelince genelde bu durumu pas geçeriz. İşte bu tarz sorulara cevaplar veren çeşitli kaynaklardan derlediğimiz bilgiler sizlerle...

1. Karbonat ile Kabartma Tozunun Farkı Nedir?

Karbonat, bazik bir kimyasal maddedir. Hamurun içerisine tek başına koyulduğunda kabartma özelliği gösteremez. Karbonatın hamuru kabartabilmesi için asidik bir bileşene ihtiyacı vardır. Bu bileşen ise genellikle limon suyu, portakal suyu veya sirke olmaktadır. 

Kabartma tozu ise hem asidik hem de bazik kimyasalların karışımıdır. Kabartma tozunun içindeki maddelerin tepkimeye girebilmesi için sadece ortama bir sıvı eklenmesi gerekir. 

Kaynak

2. Uranüs Neden Böyle Tekdüze ve “Pürüzsüz”?

Uranüs büyük çoğunlukla bir gaz devinden ziyade, bünyesinde bulundurduğu çok miktardaki buz, metan ve amonyakdan dolayı bir buz devidir. Gezegen atmosferinin alçak bölgeleri su molekülleri içermesine rağmen, üst katmanlara çıkıldıkça metan bulutlarıyla karşılaşırız. Buradaki ayrımın temel nedeni tamamen metan ve su arasındaki özkütle ile ilgilidir. Gezegenin atmosferinin derinlikleri, çeşitli buz katmanlarından oluşur.

Bulutlar çok kalın ve yoğun olduğu için bunları ayırt etmek oldukça zordur. O kadar yoğun bir bulut yapısına sahiptir ki, bulutların arasında bir boşluk bulmak neredeyse imkansızdır. Bu yüzden görünür ışığı tümüyle eşit biçimde yansıtır ve Uranüs bize pürüzsüz, sade bir renkte görünür.

Kaynak

3. Suyun Üzerindeki Petrol Kalıntıları Neden Gökkuşağı Renklerinde Görünür?

Işık havanın, petrolün ve suyun içinde farklı hızlarda hareket eder. Bu nedenle bir ortamdan diğer ortama geçerken ışığın hareket doğrultusu değişebilir. Suyun yüzeyindeki petrol tabakasına çarptığında ışığın bir kısmı yansır. Bir kısmı ise bu tabakanın içinden geçer. Ancak petrol ve su birbiri ile karışmadığı için petrol ve su arasında bir sınır vardır. Petrol tabakasının içinden geçen ışığın bir kısmı da bu ara yüzeyden yansır. 

Petrol tabakasının üst kısmından ve petrol-su ara yüzeyinden yansıyan ışınlar farklı yollar izler. Eğer petrol tabakasının kalınlığı gelen ışığın dalga boyuyla kıyaslanabilir ölçekte ise ışınlar birbirlerini güçlendirecek ya da sönümlendirecek biçimde çakışabilir. Petrol tabakasının kalınlığındaki küçük değişimler ve farklı dalga boylarındaki ışınların bir ortamdan diğerine geçerken farklı açılarla kırılması nedeniyle, ışınların birbirlerini güçlendirme ve sönümlendirme şekilleri de değişebilir. Bu nedenle petrol tabakasının yüzeyinde gökkuşağı renkleri oluşur. CD’lerin yüzeylerinde ve sabun köpüklerinin oluşturduğu baloncuklarda gökkuşağı renklerinin oluşmasının sebebi de bu durumdur. 

Kaynak

4. Vücudumuz Dıştan Simetrikken Neden İç Organlarımızın Şekli ve Yeri Simetrik Değildir?

Araştırmalar omurgalı canlılarda, örneğin balıklarda, farelerde iç organların yönünün benzer bir gen tarafından kontrol edildiğini, bu genin kodladığı proteinlerin organların konumunu belirlediğini gösteriyor. (Her bir proteinin yapısı belirli bir genin DNA diziliminin oluşturduğu koda göre belirlenir, buna genin proteini kodlaması denir.)

Embriyo erken dönemlerinde simetrik bir yapıdadır. Yaklaşık sekiz günlük bir embriyoda sağ-sol eksen oluşmuştur ve orta hattaki çukur şeklindeki “nod” adı verilen yapı organların asimetrik yapıda gelişmesine neden olan mekanizmaların merkezidir. Nod üzerindeki tüysü yapıların saat yönündeki hareketi hücreler arası sıvının belirli yöne doğru salgılanmasına (nodal akış olarak bilinir) neden olur. Nodal akışın belirli bir yönde daha güçlü olmasının nedeni ise ilgili gen tarafından gerçekleştirilen protein üretiminin nod yapısının her iki yönünde aynı olmamasıdır.

Kaynak

5. Bir Hafta Neden Yedi Gün?

Ay’ın hilal evresi ile “tam yarım” göründüğü ilk “dördün” evresi arasında 7 günlük zaman vardır. Aynı şekilde ilk dördün ile “dolunay” arasında da 7 gün geçer. Ardından 7 gün sonra “son dördün” gelir ve nihayet onun da 7 gün sonrasında Ay yine ince bir hilale dönüşerek gözden kaybolur.

Ayrıca buradan “dördün” kelimesinin ne anlama geldiğini de anlamış olmalısınız: Bir ay 4 haftadır.

Kaynak

6. Hayvanlar neden kum banyosu yaparlar?

Aslında tozla yıkanma, sanılanın aksine vahşi doğa için pis bir davranış değildir. Birçok hayvanın sıradan bakım davranışları arasında yer alır. Çok ince tanecikli kum parçaları, suyun alıp götüremediği pislikleri hayvanın vücudundan sökmeye yarayabilir. Özellikle tüylerin ve kılların düzeltilmesinde kum, faydalı bir yöntem olarak karşımıza çıkmaktadır. Bu davranışın bir diğer sebebi ise, vücuttan salgılanan feromonlar gibi kimyasalları toprağa bulamaktır. Bu sayede hayvanlar kendi alanlarını işaretlerler. Bunun haricinde kum banyoları tüylerin yağsı bir yapıda olmasını sağlayan yağ (üropigiyal) bezleri bulunmayan kuşlarda (emular, devekuşları, kiwiler, vs.) tüyleri temizlemek için çok faydalı bir araçtır. Son olarak kum banyolarının özellikle memeli hayvanlarda ısı düzenlemesi, dış parazit kontrolü ve alan işaretlemede kullanıldığı tespit edilmiştir.

Kaynak

7. Bir Çemberde Neden 360 Derece Bulunur?

Çember konusunda ilk kapsamlı çalışmaları çıkaran Babilliler'in 60'lık sayı sistemini kullanıyor olması, çemberin 6 adet 60'lık içermesinin nedenlerinden biri olabilir.

İyi de Babilliler neden 10'luk değil de, 60'lık sistem kullanıyorlardı? Eski çağlarda yaşayan insanlar Güneş'in gökteki hareketinin bugün bildiğimiz 365 günlük döngülerden yerine, 360 günlük döngülerden oluştuğunu sanmalarıdır. Buradan yola çıkarak inşa ettikleri takvimlerde 1 yılı 60 günden oluşacak şekilde seçmişlerdir; böylece Güneş'in gökteki hareketi 6 parçada incelenebilmektedir. Bu da, sayı sistemlerine ve neticesinde, geometrilerine de yansımıştır. 

Kaynak

8. Canlılarda Sadece İki Cinsiyet mi Var?

Tüm canlılarda cinsiyet sayısı 2 değildir. Ancak %99'undan fazlasında durum böyledir ve istisna bulmak pek de kolay değildir. Ancak çok net olarak bildiğimiz bir krallık olan mantarların bazı türlerinde 20.000 ila 36.000 arasında farklı cinsiyet bulunduğu bilinmektedir. Örneğin Schizophyllum commune türünün tam 28.000 farklı cinsiyeti tanımlanmıştır. Bazı diğer mantar türlerindeyse alışageldiğimiz ikili cinsiyet sistemini görebilmekteyiz. Ayrıca cıvık mantarlar (slime mold) olarak bilinen -ancak aslında mantar olmayan- bir çeşit canlı grubunda da 13 farklı cinsiyet bulunduğu bilinmektedir. Benzer şekilde, Tetrahymena thermophila isimli silli protozoa türünde 7 farklı cinsiyet görülmektedir. Daha karmaşık canlılar olaraksa Pogonomyrmex cinsine ait karıncalarda 3 veya 4 farklı cinsiyet, Spinicaudata takımından midye ıstakozlarında da 3 farklı cinsiyet bulunmaktadır. Bunlarda bu kadar çok sayıda cinsiyet olabilmesinin nedeni, bu canlılardaki 'seks' kavramının biraz daha farklı olmasındandır.

Kaynak

9. Örümcekler Öldüklerinde Neden Kıvrılıp Top Şeklini Alırlar?

Örümceklerin 8 bacağında bulunan fleksör kaslar, bacakları kasarak içe doğru çeker. Ancak bacakların hepsinde, aynı bacakları geriye doğru kasacak ve dolayısıyla dışarı açacak ekstensör kaslar bulunmamaktadır. Bu sebeple örümcekler bacaklarını uzatarak dışa doğru açmak için kan basıncından faydalanır. Tıpkı uyarılan bir penisin hızla kan ile dolarak şişmesi gibi, örümceklerin bacakları da dışa açılmaları gerektiğinde hızla kanla dolar ve gerilerek dışarı uzar.

Öldüklerinde top halini almalarının nedeni de tam olarak budur. Dışarı açılan kasları olmayan örümceklerin bacakları ölüm sonrasında kasılarak dışarı doğru açılamaz. İçe doğru büküp kapatacak olan kaslar ise kasılır ve bu nedenle örümcek bacaklarını toplayarak top halini alır.

Kaynak

10. Uzaydan Çekilen Fotoğraflarda Niçin Yıldız Yok?

Gözlerimiz gibi, fotoğraf makinesi ve kameralarımız da; hem aydınlık, hem de karanlık alanları aynı anda eşit biçimde algılayamazlar. Bol yıldızlı bir gökyüzünde parlayan Ay’ı net biçimde fotoğraflamak istediğimizde çevresindeki yıldızların görünmesinden feragat etmek zorunda kalırız.

Ancak, aynı Ay’ın çevresindeki yıldızları fotoğraflayabilmek için uzun pozlama yapmamız gerekir ki, bu da Ay’ın çok parlak görünüp fotoğrafta “patlamasını” kabullenmeniz demektir. Benzer şekilde; uzaydan astronotlar tarafından çekilen Ay ve Dünya fotoğraflarında yıldızlar, Samanyolu vs görünmez. Bunu fotoğrafçılıkla uğraşanlar çok iyi bilirler. Yıldızlar gibi çok az ışık veren cisimleri görebilmek için pozlama süresini, yani makinenizin filminin veya sensörünün ışık aldığı süreyi uzatmanız gereklidir. Aynı biçimde, Ay ve Güneş gibi çok parlak nesneleri net fotoğraflayabilmek için kısa süreli pozlama yapmanız gerekir.

Kaynak

11. Sarımsak Kokusundan Kurtulmak Neden Bu Kadar Zordur?

Bunun nedeni sarımsağin hassas olan koku alma sistemimize buharlaşabilen dört sülfür bileşiğini yaymasıdır.

En büyük suçlu diğerlerinden daha yavaş metabolize olan ve bu sayede vücutta daha uzun süre yüksek konsantrasyonda kalan allil metil sülfattır. Midede sindirildikten sonra sarımsağın potansiyel bileşikleri dolaşım sistemine geçer ve akciğerlere giderken buharlaşmaya başlarlar. Bunun sonucu da tabii ki; kötü nefestir.

Buharlaşma porlardan dışarı salınım şeklinde de olduğundan aynı zamanda sarımsak aromalı terleyebilirsiniz. (Aynı durum güçlü baharatlar ve diğer uçucu, metabolizasyonu yavaş olan allil bileşiklerini tükettiğinizde de olabilir.)

Kaynak

12. Yunuslar ve balinalar memeliyse ve akciğer solunumu yapıyorsa, neden karaya vurduklarında ölüyorlar?

Bunun iki sebebi var ve ikisinin de kökeni evrimsel sürece dayanıyor: Dehidrasyon ve organ hasarı. Bu hayvanların denizlerde yaşayacak şekilde evrim geçirdikleri doğrudur; tıpkı halen memeli hayvan olmaları gibi

Suyun kaldırma kuvveti havanınkinden çok daha yüksek olduğu için, bu denizel memelilerin vücutları karada erişebileceklerinden çok daha büyük kütlelere erişmiştir. Karaya vurduklarında, söz konusu kaldırma kuvveti ortadan kalkar. Bu da, ağırlıklarının iç organlarını ezmeye başlamasına neden olur. Dolayısıyla, teknik olarak bu hayvanlar nefes almayı sürdürebilecek olsalar da, organlarının ezilmesi ve hasar görmesi nedeniyle yavaş yavaş ölürler.

Bir diğer nokta, bu hayvanların sucul ortamdaki ısı şartlarına bağlı olarak vücut sıcaklıklarını ayarlıyor olmalarıdır. Karasal şartlarda radyasyon yoluyla ısı transferi, sudakine göre çok daha yüksektir. Bu nedenle karaya çıktıklarında vücutları çok kısa sürede, çok fazla ısınır. Bu da dehidrasyona (su kaybına) ve yine organların çalışamamasına neden olur. 

Kaynak

Popüler İçerikler

Montella Görevini Bırakırsa A Milli Takım'ın Başına Kim Geçmeli?
Icardi'nin A Milli Takım Forması Giymesi İçin CİMER'e Başvuruda Bulunuldu!
Türkiye Kaçıncı Sırada? Bir Ankete Göre En Güzel Kadınların Bulunduğu Ülkeler Açıklandı