Neden Korku Filmleri İzlemeyi Severiz?

Siz de benim gibi korku filmi sevenlerden misiniz?

Üstelik bendeki geçici bir heves de değil…

Çocukluğumdan beri severek izliyorum korku filmlerini. Hatta kitaplar dünyasında da aynı durum geçerli. Stephan King’in romanları elimden düşmeyen eserlerdendi. O, Sis, Yeşil yol, Hayvan Mezarlığı, Medyum, Doktor Uyku ve daha neler neler…

Tamam, bilim kurgu da seviyorum ya da aşk filmlerini ama korku deyince akan sular duruyor bende. Şöyle içime sinen, afişinden etkilendiğim veya yönetmen ve yapımcısına güvendiğim filmler oldu mu sinemaya gitmek için gün sayıyor, bir şekilde vizyonda kaçırdıysam muhakkak sonra bir yerlerden bulup izliyorum.

Halka, Altıncı His, İskelet Anahtar, Diğerleri, Son Durak ve Testere serileri… Sizce de çok iyi değil miydi?

Elm Sokağında Kabus

Benim için tam bir tramvaydı. Üstelik mantıksız da değildi hani. Sonuçta Freddy Krueger rüyalarda öldürmüyor muydu çocukları ve rüyada görülen şeylerde mantık aranmaz. İşte bu yüzden beni çok etkiledi. Saçma olmayışı. O sivri tırnakları, şapkası, sinir olduğum çizgili kazağı ve yanık suratı!

Aman saçma bir şey deyip atamadım zihnimden.

Bir iki Freddy geldi!

Üç, dört kapıyı ört...

Şimdi bile içim bir garip oldu. Evde de akşam vakti tek başımayım 

Hemen konuyu başka tarafa çekerek işin bilimsel tarafına geçeyim,

“Peki, o kadar korktuğumuz halde bir de üstüne para vererek bu denli hevesle sinema salonlarına koşturmak neden?” diye sordunuz mu kendinize?

Ben sordum ve nedenini de şöyle biraz araştırdım.

Öncelikle korku filmleri, beynin tepki mekanizmalarını harekete geçirerek adrenalini artırırken, güvenli bir ortamda korku deneyimi yaşatıyormuş.

Korku filmleri, duygusal tepkileri de yoğunlaştırıp bizlere korkularla yüzleşme ve aynı zamanda sosyal bir deneyim ve grup bağlarını güçlendirme fırsatı sunuyormuş.

İzlemekten bu denli zevk almamızdaki psikolojik gerekçeler ise şöyleymiş:

Öncelikle insanlar hasarsız bir şekilde bir korku filmini atlattıklarında deneyimledikleri tehdide karşı bir başarı ve uzmanlık hissedebiliyorlarmış. (Clasen ve ark., 2020). Böylelikle bu deneyim diğer kaygı uyandıran durumlarla baş edebilme becerilerinde daha özgüvenli hissetmelerine yol açabiliyormuş. (Scrivner ve ark., 2021).

İnsanların korku filmlerinden zevk almasını açıklayan teorilerinden bir diğeri ise Dolf Zillmann’ın uyarma transfer teorisi imiş. Teori, korku medyasının sebep olduğu korkunun psikolojik uyarılma seviyelerini uyardığını; medya sona erdiğinde bu uyarılmanın izleyicilerin rahatlama ve zevk duygularını yoğunlaştırdığını söylüyormuş. (Sparks ve Sparks, 2000).

Başka bir çalışma, korku filmlerinden zevk almamızın insanlığın karanlık tarafına olan merakımızı tatmin etmesiyle açıklanabileceğini öne sürüyormuş. (Fischoff ve ark., 2003).

Böylelikle korku filmleri, kötülüğün doğasını dolaylı olarak keşfetmemizi ve insanlığın en karanlık taraflarıyla güvenli bir ortamda yüzleşmemizi sağlıyormuş.

Aynı zamanda birçok araştırma, heyecan arama özelliği yüksek olan kişilerin korkudan daha fazla zevk alma eğiliminde olduklarını göstermiş.

Bilimsel çalışmaların yanı sıra yukarıda filmin konusunun saçma olmaması korkuyu artırıyor demişken,

Bir de metafizik aleminde inancımız gereği varlığından kuşku duymadığımız varlıklar vardır ya hani…

Adını anmaktan imtina ettiğimiz cinler alemi!                                  

Onlar da gerçek olduğu için izlemesi cesaret istiyor ve beni bir o kadar da cezbediyor. Bu kategoride en iyi işler çıkaran Türk yapımlarından birinin yapımcılığını arkadaşlarım Hakan Yusufoğulları ve Mesut Erbaş üstleniyor.

Daha önce başarısını izleyici karşısında Zebun ve Sekiz filmleriyle ispatlamışlardı.

Şimdi ise sinema dünyasının en korkutucu ve etkileyici yapımlarından biri olacak olan "KÜFFAR", 5 Nisan’da seyircilerle buluşmaya hazırlanıyormuş.

Cinler aleminden, dünya alemine sirayet eden karanlık bir savaşı konu alan bu film, izleyicilere nefes kesici bir deneyim vadediyormuş.

Üstelik bu sefer sadece korku dolu sahneleriyle değil, aynı zamanda derin bir hikaye ve duygu yüklü karakterleriyle de dikkat çeken. 'KÜFFAR', sadece izleyicileri korkutmakla kalmıyor, aynı zamanda onları düşündürmeye ve duygusal olarak etkilemeye de hazırlanıyormuş.

Benim gibi korku sevenler için şimdi filmin tanıtım bültenine yer veriyor, arkadaşlarımı başarılı işlerinden dolayı tebrik ediyor ve 5 Nisan’ı sabırsızlıkla bekliyorum.

Üstelik beni ayrıca heyecanlandıran bir detay daha var:

Gerçekte cinler alemiyle ilgilenen bir oyuncu performansı da filmde karşımıza çıkarak filmi gerçek hayatla buluşturuyor. Bu oyuncu, cinler alemiyle iletişim kurma yeteneğine sahip ve yaşadığı gerçek olayları da filme empoze ediyor.

Bu da, 'KÜFFAR'ı sadece bir korku filmi olmaktan çıkarıyor ve gerçekliğin korkunç yüzüyle yüzleşmemizi sağlıyor.KÜFFAR, sinema sektöründe bir çığır açarak gerçekçi atmosferiyle de dikkat çekiyor. Seyirciler, film boyunca kendilerini cinlerin korku dolu dünyasında bulacak ve unutulmaz bir korku deneyimi yaşayacaklar.

Şimdiden iyi seyirler 

 Instagram

Facebook

Bu makalede öne sürülen fikir ve yaklaşımlar tamamıyla yazarlarının özgün düşünceleridir ve Onedio'nun editöryal politikasını yansıtmayabilir. ©Onedio

Popüler İçerikler

İki Torunlu Mücevher Kralı 30 Yıllık Eşinden Genç Sevgilisi İçin Tek Celsede Boşandı
Icardi'nin A Milli Takım Forması Giymesi İçin CİMER'e Başvuruda Bulunuldu!
Bahis Reklam ve Teşvik! Acun Ilıcalı, TV8 ve Exxen Yetkilileri Hakkında Soruşturma Başlatıldı