Futbolun ilk yıllarında forma numaraları bugünkü gibi anlam taşımıyordu. Oyuncular sadece pozisyonlarına göre numara alıyordu ve 10 numara genellikle oyun kurucuya verilirdi. Asıl kırılma noktası ise 1954 Dünya Kupası’nda yaşandı. Takımlar ilk kez forma numaralarını sabitlemeye başladığında, 10 numara yetenekli ve takımın merkezinde yer alan oyuncuya verildi. Böylece 10 numara yavaş yavaş “sahanın lideri” olarak anılmaya başladı.
Bu gelenek yıllar içinde güçlenerek devam etti. En yaratıcı ve teknik oyuncular genelde 10 numarayı seçti. Bu da zamanla bu formayı sadece bir sayı olmaktan çıkarıp, büyük bir futbol geleneğine dönüştürdü. 10 numara artık saha içinde sorumluluk alan, takımı yöneten, maçı değiştirebilen oyuncularla özdeşleşti.
Dünyanın en büyük futbol efsaneleri yıllarca bu formayı taşıdı. Yani bu forma, futbolun zirvesinde olmayı da simgelemeye başladı.
Bugün bir futbolcu 10 numara giyiyorsa, ondan beklenti yüksektir. Taraftarlar bu formayı giyen oyuncunun özel şeyler yapmasını ister. Takım arkadaşları da ondan oyunu çözmesini ve fark yaratmasını bekler.
Oyuncular, hücum organizasyonlarında kilit rol oynar. Sahadaki yaratıcı pasları yapar, oyunun temposunu belirler ve gol fırsatları yaratır. Bu nedenle teknik kapasitesi yüksek, oyunu iyi okuyan ve baskı altında karar verebilen futbolcular genelde bu numarayı seçer.
Çünkü 10 numara giyen oyuncu, sahada hem sorumluluk alır hem de taraftarın gözü hep ondadır. Bu yüzden bazı futbolcular bu formayı giymeyi bir onur olarak görürken, bazıları bu baskıyı taşıyamaz. Yine de futbol dünyasında 10 numara her zaman “en iyilerden biri” olarak kabul edilir.
Tamam Messiciyiz ama en iyiler sadece 10 numara giymez. C.R.7 gerçeği var birde
Lefter🥺