Ne Yaparsa Yapsın Kilo Veremeyenlerin Dikkatine! Bu Ufak Hatalar Yüzünden 1 Kilo Bile Veremiyor Olabilirsiniz

Kilo vermeye karar verdiğiniz anda çeşitli diyetlere başvuruyor fakat yine de beklediğiniz gibi başarılı sonuçlar elde edemiyorsanız diyet süreci boyunca bazı şeyleri hatalı yapıyor olabilirsiniz. Kimi zaman kalori bakımından az beslenerek kimi zaman ise katı kurallar gereği almanız gereken besin değerlerinden feragat etmeniz gerektiğini düşüyorsanız yanılıyorsunuz. Diyet yaparken hemen herkesin doğru bildiği yanlışları düzeltmenin tam vakti!

Glisemik indeksle başınız dertteyse sesimize mutlaka kulak verin.

Özellikle karbonhidrat grubu besinler arasında yer alan ekmek, simit, makarna, pilav, pasta, börek gibi besinler için söylenen glisemik indeks aslında kan şekeri seviyesine uygulanan etkiyle oldukça yakın bir kavram! Genelde glisemik indeksi yüksek olduğu için diyet döneminde tercih edilmeyen bu besinler, eğer yanında yeteri kadar sebze ve proteinle birlikte tüketilirse sanıldığı kadar tehlikeli ürünler olmaz. Kısacası açlığı kontrol altına alma konusunda bu yanılgıdan uzak durarak dengeli bir beslenme tabağı oluşturmak gerekiyor.

"Neyi, ne kadar ve ne zaman yemeliyim?" sorusuna bir açıklık getirmenin vakti.

'Az az ve sık sık beslenmelisin.' 'Akşam 18.00'den sonra yememen gerekiyor.' 'Günde en az 6 öğün yapmalısın.' gibi diyet dayatmalarına başkaldırın! Çoğu diyet kendi içindeki kurallar gereği size bu tür örnekler veriyor olsa da aslında bu kurallar doğru değil. Kendi vücudunuzu tanıyarak, vücudunuzun ihtiyaçlarını göz önünde bulundurarak bir yeme rutini oluşturmanız diyetinizin seyri ve sağlığınız için her zaman daha önemli.

Öğün sayınıza diyetiniz değil, siz karar verin.

Kimilerimiz diyet yaptığımız süre boyunca az az ve sık beslenmek konusunda çeşitli uyarılara maruz kalıyoruz. Yine de işin aslı tam olarak böyle değil. Öyle ki diyet yaparken bazılarımız günde iki öğün yaparak aralarda ufak atıştırmalıklarla kendimizi iyi hissederken bazılarımız ise üç tam ana öğününü yapmadan kendini iyi hissetmeyebilir. Bu nedenle kafa karışıklığına yer vermeden kendi bedeninizin ihtiyaçlarına kulak vermeniz çok daha önemli.

Yiyecek ve içeceklere iyi ya da kötü sınıflandırması yapmadan şans verin.

Genellikle karbonhidrat içeren besinlere karşı inanılmaz bir ön yargı bulunuyor fakat karbonhidrat da tıpkı diğer besinler gibi diyet süresince oldukça önemli olan bir besin grubu. Bu nedenle yiyecekleri kategorilere ayırmak yerine çok daha iyi bir yönteme başvurun: Paketli ve işlenmemiş gıdalara gün içerisindeki beslenme rutininizde %80'lik bir dilim ayırırken daha çok keyif veren ve abur cubur olarak da niteleyebileceğimiz gıdalara %20'lik pay bırakın! Bu sayede daha sürdürülebilir, esnek ve bir o kadar da etkili diyet planlaması yapabilirsiniz. Yine de unutmamanızda fayda var, bunun kontrolü yalnızca sizin elinizde.

Hayatınızda tutarsız ve radikal kararlar yerine daha yavaş ve kontrollü değişikliklere yer açın.

Bir anda diyet yapmaya karar vermek elbette çok güzel bir adım! Bu kararın daha sürdürülebilir olması için diyetsiz günleriniz ile diyet yapmaya başladığınız gün arasında çok büyük farklar olmamalı. Bunun yerine daha yavaş şekilde değişikliklere gidebilirsiniz. Mesela diyet yaparken yediğiniz besinler, zaman içerisinde günlük beslenme rutininde yer alan yiyeceklere dönüşmeli. Bu şekilde alışkanlık kazanmanız ve diyete adaptasyon sürecinize de daha iyi sonuçlar verebilir.

Bilimsel diye pazarlanan beslenmeyle ilgili belgesellere itimat etmeyin.

Son günlerde özellikle dijital platformlarda yayınlanmaya başlayan diyet belgesellerine sorgusuz sualsiz güvenmeyin. Genelde bilgilendirici ve eğitici olması amaçlanarak yapıldığı düşünülen belgeseller, çeşitli gıda endüstrilerine hizmet edebiliyor. Bu nedenle çok da güvenilir olmayan, çeşitli işlemlerden ve bakış açılarından geçirilmiş bilgiler karşımıza çıkıyor. Bunun yerine özellikle yeme içme kavramına ilişkin en doğru bilgilere kendi imkânlarınız ve araştırmalarınız ile ulaşın.

Makro besin ve mikro besin dengesini kendi içinizde çözün.

Besin piramitlerinde de yer aldığı üzere bizler eğer piramidin en alt kısmında yer alan makro ve mikro besin kullanımına özen göstermezsek ne yazık ki piramidin en üst kısmında bulunan supplementler bizler için gereken besin desteğini sağlayamaz. Genelde diyet ve spor yaparken sık sık karşılaştığımız supplementler yani gıda takviyeleri, günümüzde geniş bir pazar ağı oluşturduğu için hepimiz bu tuzağa düşebiliyoruz. Bu yüzden ilk olarak besin piramidinin alt kısımlarından başlamalı hemen ardından ise supplement olarak nitelenen ve amacımıza giden yolu bir nebze kısaltan bu takviyeyi biraz daha ertelemeliyiz.

Siz Onları Bir de Fırından Çıkınca Görün: Meyvelerle Hazırlayabileceğiniz En Sağlıklı ve Leziz Cips Tarifleri
Bu Lezzetler Kurtarıcınız Olacak: En Sıcak Yaz Günlerinde Bile İçinizi Ferahlatacak Dondurmalı Tatlı Tarifleri
Pazartesi Diyete Başlamayı Düşünenler Buraya: Fırında Yapabileceğiniz Yağsız ve Sağlıklı 8 Cips Tarifi
En Lezzetli Yaz Çorbaları: Üfleyerek Değil Serinleyerek Yiyeceğiniz Bu Soğuk Çorba Tariflerine Bayılacaksınız!
Parmaklarınızı Yiyeceksiniz: Yaz Aylarının En Fresh Lezzeti Limon ile Yapabileceğiniz Hafif Tatlılar

Popüler İçerikler

A Millî Takım'ın UEFA Uluslar Ligi'ndeki Play-Off Turu Rakibi Belli Oldu: Macaristan
Bahis Reklamı ve Teşvik İçin Soruşturma Başlatılmıştı: RTÜK Başkanı TV8 İçin İnceleme Başlatıldığını Açıkladı!
Montella Görevini Bırakırsa A Milli Takım'ın Başına Kim Geçmeli?