Hepsi birbirinin aynısı saf salak kızlar, zengin ve kibirli adamlar ve onların bol cinsel gerilimli aşk hikayeleri... Artık yaz dizileri bundan ibaret durumda. Ama bir çırpıda hatırlayacağınız, efsaneleşmiş birçok güzel yaz dizimiz var geçmişte. Hatırlayalım mı?
Eski derken ciddiydik, taaa 23 sene öncesine kadar gittik. Hepinizin bildiğini, izlediğini umduğumuz bu dizi aslında bir yaz dizisiydi. Fakat bu sıra dışı karakterler klasik bir lise dizisini bambaşka bir yere getirdi. Çapkın ve arsız dede, unutamayacağımız bir adama dönüştü. Böylece her şey birleşti ve bir yaz dizisinden çok daha fazlası oldu.
Bir dönem düşünün ki Haluk Bilginer yaz dizisinde oynuyor... Keman tutkusu olan saf ve güzel kızını kendince dışarıdaki sapık erkeklerden korumaya çalışıyor. Ama sapık derken yanlış anlaşılmasın, bütün erkekleri kastediyoruz! Tam bir baba-kız kıskançlığı, onların arasına gireceğini düşündükleri için uzaklaştırdıkları oğlanlar ve kadınlar, miiiiiis gibi bir aile komedisi. Hala bazı dijital platformlarda yayınlanıyor, öneririz.
Metropol yaşantısının tam ortasında dergi editörü cool ve güzel bir kadın, onun köyden kopup gelmiş yörükler yörüğü ikizi... İkisinin birbirini bulması da, birbirlerine alışmaya çalışmaları da, geldikleri nokta da çok eğlenceliydi. Özene özene yaratılmış karakterler, örneğin Azeri bir çatlak kapıcı, her şeyi daha da güzelleştiriyordu. Aralıklarla devam etti, yeni versiyonları da çekildi ama hiç ilk bölümleri gibi olmadı. Hepinizin hatırladığına da eminiz, işte evvelden yaz dizileri böyleydi!
Bu dizi gelmiş geçmiş en enteresan dizilerimizden biri olarak kayıtlara geçebilir mi? Okan Yalabık'ın genç ve serseri zamanları, Erkan Petekkaya'nın sempatik olabildiği ve cidden ve sağlam bir komedi becerisi olduğunu gösterdiği bir dönem, Gamze Özçelik'in şimdi asla sahip olamadığı inanılmaz popülaritesi. Kenar mahallelerden birinde kendi yağında kavrulan Ömer, dizinin adında da olduğu gibi tam bir serseriydi. Genç, güzel, zengin bir kızı da bu serseriliğiyle etkilemişti. Ama sinir hastası, zengin bir kıro da o kızın peşindeydi. Şöyle hatırlatalım; 'Şiiiimdi psikopata bağlanirem ha'. Ömer'in sokaklar boyunca tazı gibi koşuşunu da hatırladıysanız epey yaşlısınız.
Cennet Mahallesi hayatımıza gireli 15 yıl olmuş inanabiliyor musunuz! Defalarca tekrarlandığı ve Alişan gibi faktörler sebebiyle giderek bozduğu için bir süre sanki bu diziyi izleyenler avammış gibi bir algı oluşmuştu. Şimdi geri dönüp bazı sahnelerine, repliklerine bakınca ne kadar eğlenceli olduğunu yavaş yavaş fark etmeye başladık. Bir kere Müjdat Gezen, Melek Baykal, Erol Günaydın var yahu! Yaz dizilerinin en uzun ömürlüsü olabilir.
Özcan Deniz'i o 'cool' adam karakterlerinde görmeye başladığımız dizidir Haziran Gecesi. Siyasetin içindeki sırlarla dolu ailesi ile tam tezat bir kıza aşık olmuştu Baran. Havin, ailesinden büyük yara almış tek başına yaşayan bir kız. Bir şekilde karşılaşıyorlar ama bu kitapları çarpışarak falan olmuyor. Havin Baran'a eskort olarak geliyor! Heeeh, şimdi yaz dizisi diye bakıp geçilmeyecek bir konusu olduğunu düşündünüz değil mi? Hatta Havin'i, Baran'ın annesi bildiğin yok ediyor. Geri döndüğünde de herkesin hayatı darmaduman oluyor. Editörün en sevdiği diziler arasında ilk beşte olduğunu söyleyelim de, belki eccük itibar eder dijital platformlardan izlersiniz. Naz Elmas'ın nasıl bu kadar hızlı sönebildiğini de hep beraber anlamaya çalışırız...
Klasikleşmiş, dünyada da onlarca örneği olan bir diziydi. Uzun yıllardır beraber olan 4 kadın arkadaş, büyük şehirde ayakta kalma mücadeleleri, sevgilileri ve kocalarının hıyarlıkları anlatılıyordu. Modern ve güçlü bu kadınlar, birbirlerini destekleyip omuz omuza durarak her şeyin üstesinden geliyordu. Hem de kadroya bakınca da tahmin edebileceğiniz üzere, komedi unsuru da vardı. Aaaaaah ah, şimdiki dizilerden arkadaşların tek derdi öbürü ölsün de onun sevgilisini alayım diye düşünmek.
Keremcem ve Yasemin Ergene'yi parlatan ve daha da önemlisi Gürgen Öz'ü hayatımıza sokan dizidir. Şu anki yaz dizilerine en yakın olanı diyebiliriz. Yine fakir kız, zengin oğlan ve imkansızlıklarla ilerleyen bir ilişki. Ama bu dizide kız gayet akıllı, ayakları yere basan bir kızdı. Dizinin müziklerine Keremcem bizzat katkıda bulunuyordu. Acayip bir fan kitlesi vardı ve bu da dizinin ömrünü epey uzattı. Dönemine göre fena değildi ne yalan söyleyelim.
Hani ööööğk getiren, birbiri ardına yayınlanan asker dizileri var ya, işte onlar hep bu dizinin başının altından çıktı. Türk izleyicisinin asker hikayesi izlemeyi sevdiğini çözdüler bir kere. Ama bu dizide iyi bir kadro, komik karakterler, samimiyeti elden bırakmayan hikayeler vardı. Birbirinin aynısı asker dizilerinden de uzaktı. Hatırlayınca bir gülümsersiniz, Arka Kural'ın da bir dönem ne kadar popüler olduğunu fark edince belki küçük de bir vah vah çekersiniz.
Tardu Flordun, çapkın bir popstar olan Tarcan'ı canlandırıyordu. Tarcan, yine bir konser çıkışında beraber olduğu Defne'yi (Pınar Altuğ) hamile bıraktığını bilmiyordu. Defne, onun rahat rahat yaşamına devam etmesine sinir olup bir gün küçük kızını Tarcan'ın kapısının önüne koyuyordu. Al uğraş, bu senin kızın temalı mesajdan sonra da popüler popstarın hayatı allak bullak oluyordu. 500 sefer denenmiş bir konu olabilir, yurt dışından da arak olabilir ama eğlenceli bir yaz dizisiydi.
Emre Kınay'ın boşanmış bir kadına aşık boşanmış bir adam etiketi bu dizi ile başladı. Dolandırılıp aynı evi satın alan iki ailenin beraber yaşamak zorunda kalması ama zamanla bir aileye dönüşmelerini keyifle izledik. Samimiyetsiz samimiyetsiz 'sıcak bir aile hikayesi' demek istemezdik ama bu diziye çok yakışıyor.
Rahmetli Barış Akarsu'nun vefat etmeden önce oynadığı diziydi. Kendine has tarzıyla, bir araba yarışçısını canlandırıyordu. Merve Sevi'yle beraber popüler bir ikili olmuş, klasik zengin-fakir ikileminden başka bir yere gelmeyi başarmışlardı. Maalesef o talihsiz kazadan sonra dizi de bitti. Yine de bizim için kayıtlara geçecek kadar güzel bir hatıra bıraktı.
Daha adını söylediğimizde müziği kulağınıza geliyorsa, gözünüzün önünde Efe'nin çarpık ağzı belirdiyse tamamdır. Aşk üçgenleri, beşgenleri, bütün kombinasyonlar bu dizide denendi. Dinamiği hep yüksekti, hem heyecanla hem yüzümüzde sırıtışla izledik. Hatta yetmedi, zaman zaman katıla katıla ağladık. Gelmiş geçmiş en iyi gençlik dizilerinden biri olduğunu gururla söyleyebiliriz.
Gelmiş geçmiş en absürt aile dizilerinden biriydi. Aşık olduğu kadını bir türlü ikna edemeyen ve ailesinin güvenini kazanamayan Cevahir, onun can düşmanı Koyu Bilal, Cevahir'in yardım ve yatakçısı salak Ulvi ve daha birçok hafızaya kazınan karakter... Kendini bozmadan daha da daha da komik olan nadir dizilerden. Dönüp dönüp HIMYM izleyenler arada 1-2 bölüm de şu diziye baksın be...
Yaaa sevgili okur, bu dizi bile artık 'eski' kategorisinde. Sayesinde Selçuk Aydemir gibi bir dehayla tanıştık. Kaliteli mizah, özenilen bir kurgu ve sürükleyici bölümleriyle bir efsaneydi. Bir türlü yeterince şana şöhrete ve paraya kavuşamamış, yerinde sayan ve çevresi tarafından aşağıya çekilen bir arkadaş grubunu izledik. Konusu da işleyişi de harikaydı. Hey gidi!
Cennet Mahallesi pembe gibi bi karakteri hayatima katmistir bir kere.EFSANESIN <3
Kesinlikle ne varsa eskilerde var. 2010'dan önceki dizileri daha çok seviyorum ve tekrar tekrar izleyebiliyorum.
Yüzde 85 ini izlemiş olmam beni yaşlı yapmaz demi :(