Ne Olacak Bu Doların Hali Söylüyoruz! Ekonomistler ve Yazarlar Aynı Fikirde: Dolarda Yükseliş Sürecek

Ekonomide hareketli dönemlerden geçiyoruz. Dolar, enflasyon, ev fiyatları, KKM derken herkes bir şekilde etkileniyor. Varlıkları değer kaybeden de dertli, borçlu da, maaşlı da. 

Alım gücü erirken, ekonomiyi ünlü Prof. Osman Altuğ yorumladı. Gazeteci Erdal Sağlam da dövizdeki yükselişi, nedenlerini, beklentileri aktardı. Ekonomist Haluk Bürümcekçi de 'Döviz satışları yapılmasaydı, döviz bu kadar yükselmezdi' derken, Uğur Gürses de satılan rezervlerin izini sürüyor.

“Mevcut düzeni değiştirmedikçe sahnedeki artist değişir, oyun değişmez"

Prof. Dr. Osman Altuğ, mevcut ekonomi yönetimini, “Anarşiyle yönetilen ülkelerde enflasyon kaçınılmazdır, senin de ekonomin anarşiyle yönetiliyor” diye yorumladı. Sözcü'den Ruhat Mengi'nin sorularını yanıtlayan Prof. Dr. Altuğ, AKP'nin daha bir senesi var, bu bir senede ekonomiyi kayıt altına alamaz mı?” sorusuna, “Mevcut düzeni değiştirmedikçe sahnedeki artist değişir, oyun değişmez' yanıtını verdi.

Doların yükselişi durur mu?

Durmaz, doların artmasını önleyemeyeceklerini yıllar öncesinden söyledim, söylediklerimin birinin bile aksi çıktı mı? Çareyi halk kendisi bulacak, daha çok üretip daha az tüketeceğiz. Daha çok tüketen ülke sorununa çare bulamaz. Dolaylı vergilerin hepsi kaldırılacak, böylece vergi oranları aşağı çekilecek, sosyal sigorta primi oranları aşağı çekilecek, müteşebbisin önündeki engellerin en önemlisi vergi ve sigortadır, bunları aşağı çekeceğiz, döviz cinsinden borçlanma talebi düşürülecek. Borcumuzu, alacağımızı bileceğiz, borç yönetimine geçeceğiz.

"Merkez Bankası matbaası 24 saat çalışıyor"

Borçları ödeyecek durumda değilseniz daha cazip ‘yeni borçlanma araçlarına’ başvurursunuz. Bunlardan biri de tahvildir. Siz borcu aldınız, ne yaptınız, yediniz, tüketim harcamalarında kullandınız, demek ki borcun oluşması yanlış, oluşması yanlış bir borcun ödenmesi de zordur. Atalarımız ‘Ayağını yorganına göre uzat' demiş. Bizim yorgan öyle bir yorgan ki ayak hiç yorganın içinde kalmıyor. Borçlanma iktidarlar için önemlidir, borçlanırsınız millete dağıtırsınız bir şekilde. Bu dağıtımı adil yaparsınız veya adil olmayan şekilde yaparsınız. Merkez Bankası'nın bastığı para da halktan alınan borçtur, tahvil de borçtur. Merkez Bankası matbaası zaten 24 saat çalışıyor. Emisyon hacmi rekor kırıyor.

"Tüm çabalara rağmen Mayıs ayının ilk haftasında TL'nin değer kaybı yüzde 4'ü aştı"

Gazeteci Erdal Sağlam da 'Dövizdeki yükseliş durdurulabilir mi?' başlıklı yazısında dolardaki yükselişin nedenlerini anlatırken, bu soruya da cevap arıyor. Sağlam şunları söylüyor: 

Ekonomi yönetimi bir yandan kamu bankaları kanalıyla döviz satarak kuru durdurmaya çalışırken, öte yandan da dövize erişimi kısıtlamak için, neredeyse her gün yeni bir karar çıkartıyor. Tüm bu çabalara rağmen Mayıs ayının ilk haftasında TL'nin değer kaybı yüzde 4'ü aştı. Swap hariç net döviz rezervleri eksi 47 milyar dolara inmesine rağmen müdahale için çok yoğun döviz satışları devam ediyor. Buna karşılık Nisan'da bir ayda toplam 0,9'luk artışa karşılık, son üç gündeki TL'nin değer kaybı yüzde 4'ü aştı. Bu kayıp 'artık kurları durdurmaya güçleri yetmediği' gerekçesiyle, önümüzdeki günlere ilişkin tedirginliği artırıyor. 

"Özet olarak geçtiğimiz haftadan bu yana kura müdahale için satılan döviz miktarının 8-9 milyar dolar civarında olduğu tahmin ediliyor"

Buna karşılık bu döviz satışlarının rezervlere etkisi ise henüz tam olarak netleşmedi. Geçtiğimiz hafta sonunda rezervde ciddi gerileme görüldüğü, bu haftaki satışların, yüzde 40'a çıkan ihracat döviz devirlerine bağlı olarak belirlenecek rezerv etkisinin ise hafta sonunda belli olması bekleniyor.

Türkiye ekonomisinin kurların yükselmesine -Kur Korumalı Mevduat (KKM) hesaplarının çıkaracağı büyük fatura nedeniyle- tahammülü yok. Bu nedenle kamu bankaları aracılığıyla müdahaleye devam ediliyor ama artık kurlar istendiği ölçüde frenlenemiyor.

"Aslında uzun süredir dövize talebi frenlemek için, bankalar ve büyük ithalatçılar bazında tek tek temasa geçilerek, döviz talebinin kontrol edilmeye çalışıldığını biliyorduk"

Bankalardan, özellikle verdikleri kredileri döviz alımı yapılmasını engellemek için çok sıkı kontrol etmeleri isteniyor. Bu arada son günlerde iş çevrelerinden yoğun olarak 'alacağımız dövize giderek daha fazla müdahale geliyor, üretim ve ticareti engellemeye başladı' şikayetleri gelmeye başladı.

Peki, ekonomi yönetimi, açıkça bir hukuki kısıtlama getirmeden, dövize erişimi kısıtlayan kararlarıyla bir sonuç alabiliyor mu?

Bankacılar dövize talepte bulunanların bunu 'öyle ya da böyle' temin edeceklerini, zaten bu durumun yaşandığını belirtiyorlar. Buna karşılık bazı bankacılar, bu yolla kurları tutmak mümkün olmadığı gibi, aksine bir etki yaratıldığı görüşündeler. Bu kararlar nedeniyle yayılan telaş havası nedeniyle, işletmelerin bir an önce döviz almak istediği, döviz talebinin öne çekilmesine bile neden olduğunu söylüyorlar.

"Ekonomi politikalarındaki yanlışlığın hâlâ kabul edilmediğini hatırlatan bankacılar; artan kur baskısına, faiz oranlarında yüklü artırımlar yapmadan karşı koymanın giderek imkansızlaştığı görüşünde"

Faiz artışından artık umutlarını kestiklerini kaydeden bir bankacı, 'Belli ki yanlışa devam edilecek; her geçen gün yeni dövize erişimi kısıtlama kararı bekler olduk' dedi. 

Aslında serbest piyasa ekonomisinin işleyişine aykırı olarak nitelendirilen bu kararların, Türkiye'ye borç verenleri olumsuz etkilediği gibi, içerideki döviz paniğini artırdığını rahatlıkla söyleyebiliriz. Özetle; yeni döviz kaynağı yaratılamadığı ya da TL'nin değerini, yani faizleri artırıp dövize talep kısılmadığı sürece, önümüzdeki günlerde kurları tutmak mümkün olmayabilir.

"Döviz satışı Naci Ağbal döneminde kesildi, Şahap Kavcıoğlu döneminde de faiz indirimlerine kadar yapılmadı"

Ekonomist Haluk Bürümcekçi, Dünya'dan Şebnem Turhan haberine göre, Döviz satma politikasının sürmesi için gelenin iyi olması gidenin de onu aşmaması lazım. Yani basit bir matematik” diye konuştu. 

Merkez Bankası’nın çok daha güçlü rezervleri olduğunu ve geçen yıllarda çok harcandığını hatırlatan Bürümcekçi, “Çok harcandı fena da patladı sonunda. Hiç yapmasanız bunları dolar/TL 18’e gelmezdi belki ama 18’e vurdurdunuz. Hiç olmayacak bir yere geldi. Şimdi de normalde reel kur olarak yetiyor olması lazım ama enflasyon çok yüksek olduğu için zorluyor. Enflasyonu düzeltmeden kuru tutmak çok daha zor olur” diye konuştu.

"Negatif dediğimizde kendisinin sahip olmadığı borçla alınmış dövizi kastediyoruz"

Merkez Bankası’ndan 2019’da başlayan satışlarla birlikte rezervlerin de negatife dönmüş olduğunu söyleyen Ekonomist Haluk Bürümcekçi, şöyle devam etti: 

Negatif dediğimizde kendisinin sahip olmadığı borçla alınmış dövizi kastediyoruz. Tabii ki eksi görünmüyor. Toplam rezervler altın ve döviz rezervlerinden oluşuyor. Bankanın kendine ait döviz rezervinin olmadığı Hazine'nin döviz mevduatını düşmesek bile eksi 57.3 milyar dolar olduğunu ve altın rezervleri eklendiğinde bile TCMB sahipliğinin eksi 27.2 milyar dolar ile negatif bölgede kaldığını görüyoruz.

"Özgüvenimizin altı boş değil"

Gazeteci Uğur Gürses, '4 ayda 30 milyar dolara ne oldu?' başlıklı yazısında arka kapıdan rezerv satışının izini sürüyor. Gürses şunları söylüyor:

Finansal okur yazarlığı olmayanı, olup da verilerle uğraşmayan vatandaşı 'Bakın kur korumalı mevduat icat ettik, kuru nasıl da alaşağı ettik' diye kandıran Ankara siyaseti, Merkez Bankası'nın arka kapısından döviz satmaya devam edip kuru kontrol ederken, 'özgüvenimizin altı boş değil' açıklamaları yapıyordu.

"Vatandaş bunu nereden bilsin, öyle değil mi?"

Gece-gündüz 'nöbetçi dealer' ile kuru abluka altına alıp, hangi makro perspektifle kimin belirlediği belli olmayan kur seviyeleri döviz satışı ile savunuluyor, kur sabit tutulmaya çalışılıyordu. 'Sabit kur rejimine geçtik' de denilmiyordu.

Her açıklamada, 'aldığımız önlemlerle kur istikrarı…' denilirken, gümbür gümbür döviz satılıyordu. Ama vatandaş bunu nereden bilsin, öyle değil mi?

"4 ayda 30 milyar doları ne yaptınız?"

Gürses, rezerv hesabında yılbaşından bu yana brüt rezervlerin 8.2 milyar dolar eksildiğini, ihracatçılardan gelmesi gereken 19,1 milyar doları, KKM'den ve reeskont kredilerinden gelen döviz miktarını ve son olarak eksi olarak BOTAŞ satışını ekliyor ve sonuç 34 milyar dolar çıkıyor. Sonra döviz açığındaki kapanmaya bakıyor, dönüyor şunu soruyor:

Bankanın brüt rezervlerinin yine de en az 25 milyar dolar artması gerekirdi; tersine 5 milyar dolarlık brüt rezerv azalışı var. Tablo net 4 ayda 30 milyar dolar eritilmiş. Soru şu: 4 ayda 30 milyar doları ne yaptınız? Uzmanları piyasaya satıldığını ve vatandaşın kandırıldığının farkında.

Uzmanlar ve yazarlar bir de bu açıdan bakıyor duruma👇

twitter.com
twitter.com
twitter.com
twitter.com
twitter.com

Siz ne dersiniz? Bitecek mi bu yükseliş? Yorumlarınız bekliyoruz👇

Popüler İçerikler

Montella Görevini Bırakırsa A Milli Takım'ın Başına Kim Geçmeli?
ATM’lerde 200 TL Krizi: Fatih Altaylı’dan 5 Bin Liralık Banknot Önerisi
Sevgilisine Atacağı Fantezi Mesajını Yanlışlıkla Karısına Atan Ünlü Patron İcralık Oldu
YORUMLAR
13.05.2022

dolar yükselmiyor, tl değer kaybediyor, yani sorun bizde

13.05.2022

Venezuela merhaba👋👋👋👋 Biz geliyoruz !

13.05.2022

doları baskılamaya çalışmanın mantığını kavrarsan halk için faydalı bir şey aslında ama uzun vadede acısı yine halktan çıkacak tabii. dolar tüm dünyada yükselirken bizde baskılanıyorsa dolara bağlı ürünleri daha ucuza almak için devlet bir fırsat kapısı aralamış olur. bu sistemin sorunu da tam olarak o sen doları baskıladıkça insanlar dolara bağlı ürünlere o kadar çok yönelir çünkü tüm dünyadan daha ucuza almış oluyorsun.

SEN DE YORUMUNU PAYLAŞ