Memlekete her gitmede adettendir tüm akrabaları ziyaret edip üniversitenin gidişatı hakkında bilgilendirme yapmak. Kaçıncı sınıftasın, sen ne okuyorsun şimdi, bitirince ne olacaksın, vb. soruları itina ile yanıtlamak ve amcayı, dayıyı, halayı olabildiğince tatmin etmek gereklidir. Ama bazı bölümler var ki...
-Ne okuyorsun şimdi sen?
-Urdu dili ve edebiyatı
-... olsun ne yapalım, üzülme
Gastronomiyi atlamışsınız
Acı bir gerçek var ki bu bölümlerin çoğunun sonu işsizliğe çıkıyor bu ülkede. Bu ülkede tıp, diş hekimliği vs. okumadığınız sürece işiniz yaş; ancak bu bölümler de itibarsızlaştırılmaya başlandı. Ama şu da bir gerçek ki çalışmayan bir öğrenciyseniz, Oxford'ta bile okusanız işsiz kalırsınız. Memlekette işsizlik var; ama işsiz kalanların bir kısmı bunu hak ediyor. Eğer üniversiteye karı-kız yapmaya gidersen, o kafe senin, bu kafe benim yaparsan doğal olarak işsiz kalırsın. Uzaktan eğitim döneminde öğrencilerin sosyal medya sitelerinde attıkları mesajları görseniz, "Bu adam bir zahmet işsiz kalsın." dersiniz. Para karşılığı sınava girecek adam arayan mı dersin, para karşılığı ödev yaptıran mı dersin, her çeşitten nane var. İyi de kardeşim, sen kendini ödevini yapmayacaksan, sınavına girmeyeceksen ne diye üniversiteye kaydoldun ki? İnsanların üniversitenin İşkur'la aynı şey olmadığını görmesi lazım.
Arkeoloji 1. sınıf 1. derste hocamız; evinde piyano olmayanlar okulu bıraksın başka bölüme gitsin gelmeyin demişti. Biz o gün ne dediğini anlamamıştık. Şuan yüksek lisans yapıyorum ve bu sözü asla aklımdan çıkmıyor. Özetle para kazanmanıza gerek olmayacak kadar zengin değilseniz okumayın, bu meslekte aç kalırsınız diyor. Keşke o gün dinleyip bıraksaydım. (iyi bir üniversiteden derece ile mezun oldum torpilim yok işsizim.)