"Ne Okuyorlar Ne Çalışıyorlar": Üniversiteden Sonra Ailesiyle Yaşamaya Başlayan Gençlerin Perde Arkası

Son yıllarda üniversiteyi bitiren gençlerin büyük bir kısmı, ekonomik sebepler ve işsizlik nedeniyle ailesinin yanında yaşamaya devam ediyor. Bu durum, yalnızca iş bulamama gibi ekonomik sorunlardan değil, aynı zamanda gençlerin toplumsal baskılar ve kişisel kaygılarla yüzleşmesiyle de şekilleniyor. Gençler, eğitimlerini tamamladıktan sonra, çoğunlukla bağımsız bir yaşam kurmakta zorlanıyor ve ailelerinin desteğine ihtiyaç duyuyorlar. Sabah gazetesinden Pınar Yıldız Yüksel, yazısında  bu durumun ardındaki toplumsal ve psikolojik nedenleri detaylı bir şekilde aktardı. Gelin detaylara beraber bakalım...

Sizler de takdir edersiniz ki enflasyon, tüm vatandaşları etkiliyor. Bu nedenle iş bulmak zorlaşıyor, iş sahibi olanlar da geçinmeye çalışıyor.

Hal böyle olunca da genç bireyler, aileleriyle birlikte yaşıyor. Sabah'tan Pınar Yıldız Yüksel, yazısında bu kişileri "ev gençleri" olarak ele alıyor.

Yüksel'e göre 15 ila 24 yaşındaki bireyler, alanına göre iş bulamıyor. Haftanın 6 günü işe giderek de kariyerlerine başlangıç yapmak istemiyorlar.

Klinik psikolog Mehmet Teber ise, "ev genci" olarak bilinen kişileri, "üniversite bittikten sonra aile evinde yaşamaya başlayan bireyler" olarak tanımlıyor.

'Kısaca ne eğitimdeler ne de istihdamda. Ailelerinden aldıkları harçlıklar ile yaşıyorlar. Ülkemizdeki mezun gençlerin üçte birinin ev genci olduğu tahmin ediliyor.'

Mehmet Teber'e göre, gençleri evde kalmaya iten birçok katmanlı faktör bulunuyor. İlk olarak, ülkemizdeki ekonomik durum ve istihdam sorunu öne çıkıyor.

Her yıl üniversite mezun sayısına uygun yeni iş imkanları yaratılmıyor. Diğer bir faktör ise lise sonrası yetersiz mesleki yönlendirme. Gençlerin büyük bir kısmı, okudukları bölümün kendilerine uygun olmadığını düşünüyor.

Ayrıca, Türkiye'de gençlerin genellikle hâlâ çocuk gibi görülmesi, Avrupa’daki durumla karşılaştırıldığında farklı bir kültürel etken.

Avrupa'da bir genç işsiz olsa dahi ailesinin yanında kalmak yerine kira ödemek zorunda kalırken, Türkiye'de 18 yaşını geçmiş bir genç, ailesinin yanında kalsa bile genellikle harçlık almaz. Bu koruyucu ebeveynlik anlayışı da gençlerin bağımsızlık kazanmasını zorlaştırabilir.

Mehmet Teber, gençlerin evde kalmasının psikolojik nedenlerinin de önemli olduğunu belirtiyor.

Teber'e göre, günümüz çocukları konfor içinde sorumluluk almadan büyüdükleri için, mezuniyet sonrası zorlu işlerden kaçıyorlar. İş bulamama sorunuyla karşılaşan birçok işletme de bu durumu şikâyet ediyor. Gençler, daha özgür olmaları gereken dönemde ailelerinin yanında tekrar çocuk gibi kalıyorlar ve bu, onlara değerli hissetmeme duygusu veriyor. İşsizliğin getirdiği yetersizlik ve değersizlik hissi, depresyona yol açabiliyor. Teber, üniversiteyi kişisel yatırım dönemi olarak planlamanın önemli olduğunu vurguluyor. Üniversite yıllarında yapılan stajlar ve projeler, sosyal çevre oluşturma açısından değerli. Teber'e göre, ideal işe ulaşmak genellikle beş yıl alır; bu süreç, çaba ve az karşılıkla geçen bir tohum ekme dönemi olarak nitelendirilebilir.

Sosyolog, Erol Erdoğan ise, ev gençlerinin oluşmasının nedeninin, ailelerin ve eğitim sisteminin bireylerin potansiyellerini göz ardı edip akademik başarıyı ön planda tutması olduğunu belirtiyor.

Aile mesleklerinin aktarılamaması ve gençlerin yeteneklerini keşfetmemek de istihdam eksikliğine yol açıyor. Erdoğan, çocukların erken yaşlardan itibaren yeteneklerini geliştirmeleri ve hayata aktif katılmaları gerektiğini, üniversitelerin ise mezuniyet sonrası rehberlik sağlaması gerektiğini vurguluyor.

Klinik Psikolog Ayhan Altaş'a göre, gençlerin üniversite sonrası ilk işlerinde idealist olmamaları önemli. İlk iş, genellikle hayal edilen pozisyonlardan farklıdır ve yeni mezun birine ideal bir iş verilmesi pek mümkün değildir.

Bu yüzden gençlerin, meslekle alakasız olsa bile ilk işlerinde seçici olmamaları gerekir. Bu iş, iş kültürü, çalışma disiplini ve iş yeri ilişkilerini öğrenmek için önemli bir fırsattır. Ayrıca, ilk işte maaşın düşük olmasına odaklanmamak gerekir. İşini iyi yapan bir çalışan, zamanla maaşının arttığını görebilir. Düşük maaşlı işler, gençlerin kariyerlerinde daha yüksek maaşlara ulaşmak için bir basamak olabilir.

İlginizi çekebilir:

Aylık Üyeliği 351 Bin Lira Olan Ultra Lüks Spor Salonunu Görünce Epey Bi' Ter Atacaksınız
Denizaşırı Mizahta Bu Hafta: Geçtiğimiz Günlerde Yabancıları Kahkahaya Boğmuş Komik Tweetler
Linç Edilebilecek Fikirlerini Büyük Bir Cesaretle Söyleyen Kişiler

Popüler İçerikler

Müge Anlı'da Yeni Bir Fenomen Doğdu: Habibe Kendine Has Tarzı ve Tavrıyla Hepimizi Fena Gaza Getirdi!
Almanya’da Noel Pazarına Saldırı: Saldırgan Suudi Arabistan Vatandaşı Bir Doktor Çıktı!
Sosyal Medyada Süren Öğretmenlik Tartışması: Az Çalışıp Çok mu Maaş Alıyorlar?
YORUMLAR
22.12.2024

Aileyle yaşamak bedava gözüküyor ama bedelini mental sağlığınız ile ödüyorsunuz

22.12.2024

İnsan yaşamadığı şeyi güzel zanneder dışarıdan bakınca her şey yolundaymış hayat mükemmelmiş gibi gözükür ama evlenen arkadaşlarımın 1 i hariç hepsi boşandı sadece kendileri bilir neler yaşadıklarını mental sağlıkları nasıldır şimdi kimse bilemez

22.12.2024

İşin enini boyunu çok bilmem ama milenium sonrası nesil çalışarak değil de kolay yoldan veya telefonlarda oynanan borsa mıdır aviator mudur her ne yol yorgunuysa artık öyle yerlerden kazanmaya çalışıyor, totosu zor işe gelmiyor yanımda çalışan ergenler vardı kafaları hiç bişey almıyordu tek düşündükleri ya tikbok ya papci ya da benzer zart zurt şeylerdi ordan biliyorum

22.12.2024

Türkiye'de haftanın 6 günü çalışmayan kaç yer var da, kariyerlerine böyle başlangıç yapmak istemiyorlarmış? Toplumsal ve psikolojik nedenlerin yanında basın ve yayının etkisine de bakmak lazım. İş hayatı söz konusu olduğunda tüm ülkeyi inatla beyaz yaka ve kamu çalışanı gösterme eğilimi var.

SEN DE YORUMUNU PAYLAŞ