Cinayet mi İntihar mı? Adolf Hitler’in Güzeller Güzeli Sevgilisi Geli Raubal’ın Esrarengiz Ölümü

Hitler'in hayatı tuhaflıklarla doluydu. Yeğeniyle yaşadığı yasak aşk da buna bir örnek.

Geli Raubal, 1931 yılında trajik bir şekilde öldürüldü ve Geli'yi öldüren kişi asla yakalanmadı. Ama öldürülme şekli, zamanı ve diğer kanıtlar baş şüpheli olarak Hitleri'i işaret ediyordu. Birçok insan Hitler'in sevgilisini öldürüp öldürmediği konusunda uzun zaman boyunca tartıştılar.

Geli Raubal, Adolf Hitler'le nasıl tanıştı?

Geli 17 yaşındayken, kaderin cilvesi onu Hitler'in evine götürdü. Geli'nin annesi Angela, Hitler'in üvey kız kardeşiydi. Angela'nın kocası öldükten sonra birçok maddi sıkıntı yaşamıştı. O nedenle Hitler, Angela'ya kendisini ve kızlarını geçindirebilmesi için temizlikçi olarak çalışmalarını teklif etti. Bu teklifi doğal olarak kabul eden Angela, iki kızını da Hitler'in evine götürdü.

Rivayetlere göre Geli çarpıcı bir güzelliğe sahipti.

Ancak, bu cazibe Hitler'in kontrol takıntısı nedenle Geli için depresif bir ruh haline dönüştü. Bu nedenle, dört yıl sonra Angela, Berchtesgaden yakınlarında bulunan bir villaya taşındı. Hitler, Geli'den Münih'teki dairesinde onunla birlikte yaşamasını istedi. Geli de bunu kabul etmek zorunda kaldı. Yavaş yavaş Geli Hitler'in hayatının ayrılmaz bir parçası haline geldi. Amcasının iş toplantılarına, sosyal aktivitelerine ve partilerine eşlik ediyordu. Hitler Geli'den 19 yaş büyük olsa da ikisinin de birbirlerine karşı gerçek anlamda bir bağ duyduğu söyleniyor. Ayrıca birçok araştırma, aralarındaki ilişkiye kıskançlığın hakim olduğunu da söylüyor. Hitler, Geli'nin iyi görünüşünü ve yaşıtlarıyla sık sık flört etmesini çok kıskanıyordu.

Geli de kıskançlık krizlerine giriyordu.

Geli, Hitler'in fotoğrafçısıyla çalışan güzel bir model olan Eva Braun'u kıskanıyordu. Geli, Eva'nın Hitler'le flört ettiğine inanıyordu. Hitler ayrıca Geli'ye katıldığı faaliyetlere de eşlik etti. Sık sık tiyatroya veya operaya eşlik ederdi. Hitler, Geli'nin varlığında teselli ve huzur bulmuştu. Birlikte alışveriş gezilerine ve pikniğe giderlerdi. Beraberken Hitler sanki yeğeninin koruması gibi görünüyordu. Hitler etrafta olmadığında, Geli ile birlikte ona göz kulak olması için hep birilerini gönderirdi. Geli duygusal boşlukta olan bir kız olduğundan, Hitler'den kolayca etkilendi. Hitler'in bir baba figüründen kontrol hastası bir zalime dönüşmesi Geli'yi çok ama çok şaşırtmıştı.

Geli ve Adolf arasındaki ilişki zorlaşmaya başladı.

Hitler ayrıca Geli ile birlikte halka açık bir şekilde görülmekten hoşlanıyordu ve bu onu başarılı ve gururlu hissettiriyordu. Hitler, ideal kadın figürü hakkındaki düşüncelerini Geli'ye empoze ediyordu. Hitler, Geli'nin gündelik faaliyetlerini azami bir şekilde kısıtladı. Neredeyse onu bir mahkum gibi avucunun içinde tuttu. Geli'nin, şoför Emil Maurice ile bir ilişkisi olduğu bile iddia edildi. Hitler bunu duyunca Maurice'i azarlayıp kovdu. Geli'nin potansiyel talipleri Hitler tarafından uzaklaştırıldı. Geli'nin sosyal gezileri veya arkadaşlarıyla buluşması yasaklandı. Geli'nin cazibesi umutsuzluk ve üzüntü içinde kayboldu gitti. Hitler, Geli'yi sahiplenici bir içgüdüyle koruyordu. Bu sırada, birkaç kişi Hitler'in üvey yeğeniyle olan ilişkisinden şüphelenmeye başlamıştı. Kasabada yeğeniyle cinsel ilişkiye girdiğine dair dedikodular dönüyordu. Nazi partisi o dönem iktidarda olduğundan, Hitler, başarısına zarar verebilecek herhangi bir skandala karşı uyarıldı. Ancak Hitler bu uyarılara kulak asmadı.

Geli bu kavgadan sonra intihar mı etti yoksa öldürüldü mü?

Geli özgür ruhlu bir kadındı. İkili, Geli'nin sürekli olarak özgürlüğünü istediği için sık sık kavga ediyordu. Geli, Viyana'da şarkıcı olmak istedi ve Viyana'daki müzik öğretmeniyle bir ilişki içinde olduğu da iddia edildi. Geli, Viyana'ya kaçmayı ve orada evleneceği kişiyle birlikte yaşamayı hayal ediyordu. Hitler'in Geli'den uzak olmaya dayanamayacağı çok belliydi; bu, ikisi arasında tartışmaya neden oldu. Bu kavgalardan biri sırasında Geli pencereden eğilip Hitler'in duyması için bir şeyler bağırmış fakat Hitler, 'Hayır, son kez söylüyorum, hayır' diyerek karşılık vermiş. O günün ilerleyen saatlerinde Geli, kendi kanıyla dolu olan bir havuzda baygın halde bulunmuş. Geli, Hitler'in tabancasından aldığı kurşun yarasına yenik düşmüştü. Geli'nin ölümü intihar olarak ilan edildi. Ancak otopsi yapılmadı. Buna ek olarak, kurşunun isabet ettiği yer bu olayın bir intihar olmadığını gözler önüne seriyordu.

Resmi polis kayıtları olayı daha farklı bir şekilde değerlendiriyordu.

'Dedektifler Geli'yi mavi bir gece elbisesi içinde, yerde yüzüstü yatarken buldular. Kolu, kanepedeki Hitler'in Walther tabancasına doğru uzanmıştı. Kalbinin üzerindeki kurşunun açtığı yara kanıyordu, bu da akciğerini delmişti.'

Ama şöyle bir gerçek de vardı...

Raporlara göre, Geli'nin cesedi bulunduğunda Hitler kasabada değildi. Önde gelen bir Nazi lideri olan Rudolph Hess'e göre, Hitler Geli'nin ölümünden haberdar değildi. Ama haberi aldıktan sonraki birkaç gün boyunca, Hitler üzüntüden neredeyse komaya girdi. Kendi hayatına son vermeyi bile düşünmüştü. 

Hitler'in Geli'nin ölümünden sonra vejetaryen olduğu rivayet edilir, çünkü eti görmek ona Geli'nin cesedinin etini hatırlatır.

Hitler, Geli'nin kanlı odasını sanki bir emanet edasıyla korudu. Odasını Geli'nin anısına yılda iki kez çiçeklerle süslüyordu. Ölümünün gizemli ipuçları büyük tartışmalara yol açtı. Hitler'in cinayeti örtbas etmek için otoritesini kullandığı söyleniyor. Bazı insanlar Geli'nin ölümünün Hitler'deki canavarı ortaya çıkardığını da belirtiyor.

Bunlar da ilgini çekebilir:

Adolf Hitler'in Peşinde Olduğu ve II. Dünya Savaşının Belki de En Büyük Sırrı: Ağır Su
Adolf Hitler'in Sır Gibi Sakladığı ve Evlenmediği Eva Braun İle 16 Yıl Boyunca Süren Hastalıklı İlişkisi
Gelmiş Geçmiş En Acımasız Diktatörlerden Adolf Hitler Hakkında Bilinmeyenler

Popüler İçerikler

Okullardaki Yılbaşı Kutlamalarına Gelen Yasağa Mustafa Sandal'dan "Onlara İnat 'Duble' Kutlayacağız!" Tepkisi
İstanbul Bağcılar ve Ataşehir İlçe Milli Eğitim Müdürlüğü Okullarda Yılbaşı Kutlamasını Yasakladı!
Kızılcık Şerbeti'nin Görkem'i Özge Özacar'dan Pembe'nin Osmanlı Tokadına Yanıt