Nasıl "Sonsuza Dek Mutlu Yaşadığını" Çözemediğimiz 8 Masal Kahramanı

Külkedisi, Pinokyo, Hansel ve Gretel ve diğerleri. O kadar badire atlatıp da nasıl oluyor da sonsuza dek mutlu kalabiliyorlar? Bizim kredi borcu yüzünden uykularımız kaçarken?

1. Külkedisi

Annesi ölmüş, babası zalim bir kadınla evlenmiş, 2 üvey kardeşi var ki zulüm konusunda birbirleriyle yarış halinde, her gün mutfak, ev işi yapmaktan anası ağlamış, yatağı bile yok, mutfakta yerde yatıyor, babası başında değil uzak ülkelere iş yapmaya gidiyor, bir balo oluyor gidebilmek için acayip yaratıklara, periye eyvallah demek zorunda kalıyor, sonra prense aşık oluyor, ama eve dönmesi lazım erkenden apar topar kaçıyor, yolda büyü bozuluyor, zar zor eve varıyor, sonra prens bunu arıyor, arandığını biliyor ama üvey anne ve kardeşlerin engellemeleri ile karşılaşıyor, zar zor prens bunu buluyor ve evleniyorlar sonra ömür boyu mutlu oluyorlar. İyi de nasıl? Başından bunca olay geçmiş birinin sağlıklı kalması mümkün mü? Gece uykusundan kabuslar eşliğinde uyanmaması, ağlama krizlerine girmemesi olası mı? Bir de üvey annesini ve kardeşlerini de yanına alıyor. Her gün onların yüzünü gördükçe eskileri hatırlamaması, sarayın balo salonuna indikçe kaçtığı anları düşünmemesi olası mı? 

Bu tür eziyetler görmüş, çöpün içinde yatmış, aşağılanmalardan başını kaldıramamış birinin mutlu bir ömür sürmesi mümkün mü? Külkedisi'nin ömür boyu mutlu olduğu bir yalandır. Ya saraydan kaçar, ya kendini dağa bayıra vurur. Ya da kuvvetli bir olasılıkla doğum sonrası depresyona girip çıkamaz. Kimsenin bizi kandırmaya, olumlu mesajlar vereceğiz diye bizi salak yerine koymasına hakkı yok. Külkedisi normal şartlarda seri katil olması gereken bir psikolojidedir. Kendisine bir zarar vermemiş olsa bile, prens bunu 1 ay içinde sepetler.

2. Pamuk Prenses

Bir üvey anne mağduru daha. Kalbini sökmek isteyen avcılardan kaçmış, ormanda ne yaptıkları meçhul abuk sabuk cücelerin eline bakar hale gelmiş, sırf güzel olduğu için ölüme layık görülmüş, zehirlenmiş birinin sağlıklı kalıp, kendisini öptüğü için evlendiği biriyle mutlu bir yuva kurmuş olması akla mantığa sığacak bir şey değil. Prens gerizekalı mı? Bu kızı neden öldürmek istiyorlar, neden zehirlemişler, ben öpünce neden uyandı diye sormayacak mı? Hadi masal boyunca sormadı, sonrasında aklına gelmeyecek mi bunlar?

-Ya pamuk, seni neden öldürmek istemişti üvey annen?

demeyecek mi? 

-Güzel olduğum için...

Cevabı koskoca prens adamı nasıl tatmin edecek? Hadi prensin aşktan gözü kör oldu, bunun kral babası kraliçe anası yok mu? Onlar demeyecek mi 'oğlum sorunsuz, sıkıntısız birini bulamadın mı?' diye. Öyle ya, sen prenssin elini sallasan ellisi varken neden bu peşinde katillerin olduğu, 7 erkekle aynı evi paylaşmış kıza taktın bu kadar? Netice olarak gerek pamuk'un dengesizlikleri, gerek sürekli gelip giden cücelerin varlığı, gerekse de prensin içine düşen kurtlar bu çiftin bir ömür mutlu yaşamalarının önündeki engellerdir ve kocaman bir yalandır. Şiddetli geçimsizlikten 1 yılı doldurmadan ayrılırlar. Hele Pamuk prenses hamile kalıp da cüce bir çocuk doğurdu mu seyret sen cümbüşü.

3. Rapunzel

Şimdi düşün, annen baban seni cadıya vermiş. Büyüyorsun, anneni, babanı bulup soruyorsun;

-Neden verdiniz beni cadıya?

İnsan istiyor ki tatmin edici bir cevapları olsun, cadı sizi zorla kaçırmış olsun, vermeseydik seni öldüreceklerdi desinler. Ama ne cevap alıyorsun? 

-Biz cadının bahçesinden marul çaldık, karşılığında seni istedi verdik.

Yani öğreniyorsun ki annen baban için hayatının değeri bir göbek marul kadar. Sonrasında yaşadığın kule hayatı, cadının zulümleri, saçlarının 65 metre olmasını hiç saymıyorum bile. Sadece bu bile Rapunzel'in delirmesi için yeter sebep. Sonra seni bulan, kuleden indirmek için merdiven, mancınık, uzun bir ağaç, insan kulesi gibi seçenekler varken, yanına saçını yola yola tırmanan bir adamla evlenip mutlu oluyorsun. Böyle bir şey mümkün değil. Annesi babası kendisini bir marul karşılığında cadıya vermiş, yıllarını, ergenliğini kulede geçirmişsin, sonra saçma sapan bir prens bulup evlenmişsin... O evliliğin sırf kuleden kurtulmak için yapılmış bir kaçış olduğunu anlamayacak kadar salak değiliz. Rapunzel bu yaşadıklarından sonra kesinlikle anne olmayı istemeyecektir. E kendisine bir veliaht veremeyen, vermeyen prensesi ne yapsın prens?

4. Uyuyan Güzel

Babanın yaptığı bir eşeklik yüzünden yüzyıllarca bir odada, ağacın, otun, börtü böceğin içinde uyuyorsun. Gözünü bir açıyorsun ki başında hırlı mıdır hırsız mıdır sapık mıdır ne olduğu belli olmayan birisi ıslak dudaklarıyla seni yokluyor. Neymiş efendim seni uyandırmak için yapmışmış. Peki nereden biliyorsun sen o kızın öpülerek uyandırılacağını? Bilmiyorsun tabii ki, esas derdin, uyuyan mis gibi kızı görmüşsün, nasipleneyim demişsin, kız uyanınca da 'seni uyandırmak içindi' diye kıvırıyorsun. Kız bunu yer mi? Yemez, bence yemedi de. 

Başında bir anası, babası olmadığı, tüm sevdikleri, tanıdıkları öldüğü, bildiği tüm mekanlar yok olduğu için gördüğü tek insan olan sana güvenmek zorunda hissediyor kendini ve evleniyor. Peki bu ruh halindeki bir insanın ömür boyu mutlu olması diye bir seçenek olabilir mi Allah aşkına? Kendi çağından 100 sene sonra uyanmış, kendinden yaşça 100 yaş küçük biriyle evlenmiş, babasının günahını en acı şekilde çekmiş biri bunları hiç mi aklına getirmeyecek? Hiç mi her uykuya yatışında 'ya uyanamazsam' diye düşünmeyecek. Size göre evlendi ya ömür boyu mutlu olmalı. Ya çocuğuma da bulaşırsa, ya o da uyuyup kalırsa diye hiç kabuslar görmeyecek bu kız?

5. Kırmızı Başlıklı Kız

Bir kere baba başlarında yok, annesi ile birlikte yaşayan bir kız. Baba varsa bile bizim haberimiz yok. Annesi bu sabiyi ormanın içinde yaşayan, yatalak büyükannesinin yanına göndermekte bir beis görmüyor. Kadın öyle yatalak ki biri gelirse kapıyı açamam diye kapısını sürekli açık bırakıyor. Zaten baştan böyle bir çocuğun anne sözü dinleyecek olmasına inanmak saçmalık. Annesi kızını tanımıyor mu? İlk defa mı yolluyorsun? Kızının söz dinlemez, hiperaktif, dikkat bozukluğu olan bir çocuk olduğunun farkında değil misin? Yoksa neden çiçek toplarken dalıp ormana girsin? Belli ki dikkat bozukluğu var. El kadar sabiyi büyükannesine yollayacağına, sen de beraber gitsene? Hem zaten yaşlı yatalak bir kadını neden kendi evinde bakmıyorsun? Belli ki kocan yok, kadını alsana eve sana yoldaş olsa ya, onun evini de kiraya verip parasını alsanız ya? Yani bu kadar öngörüsüz, kusura bakma ama zalim bir kadından da kızını tek başına ormana yollaması beklenirdi isabet olmuş. 

Sonrası malum, olay kurdun karnında bitiyor. Orada da ölmüyorlar, büyükannesiyle birlikte, karnı yarılan kurdun içerisinden bir avcı tarafından kurtarılıyorlar, sonra mutlu mesut yaşıyorlar... Afedersin ama s.ktir oradan. Sırf ormanda kurt ile karşılaşmış olsa bile kekeme olacak çocuk, kurdun karnından yatalak büyükannesi ile birlikte çıkıyor ama mutlu oluyor. O çocuk 9 yaşında büyükannesini, 11 yaşına geldiğinde annesini, 13 yaşında da avcıyı baltayla parçalayarak öldürmediyse ben de insan psikolojisinden zerre anlamıyorum demektir.

6. Pinokyo

Gepetto ustanın en büyük hatası, ilk okuldan kaçtığı gün, paltosunu satarak aldığı kitapları bir sirk bileti için sattığı gün bunu şömineye atıp yakmamak olmuştur. Adamın en sonunda balinanın karnında biten macerası o gün hiç başlamamış olur. İhtiyar yaşamını ömrünün sonuna kadar tatlı tatlı sürerdi. Zaten Gepetto'nun dengesiz olduğu, kendisine odundan bir eş yapmak dururken, bir çocuk yapmasından belli oluyor. Gelmişsin 100 yaşına çocuğu ne yapacaksın? Bak balinaların karnından topluyoruz seni. Peki, sonra o Pinokyo gerçek çocuk oldu, sonra ergen olacak, sonra genç olacak derdi bitecek mi? Ömür boyu mutlu mu olacaksınız yani? Sirk bileti için senin paltonu satıp aldığın gıcır gıcır kitapları satan adam, yarın bir gün içki parası için seni satacak? 

Peri onu gerçek çocuk yaptı diye düzelecek mi sandın? Huylu huyundan vazgeçer mi? Okulda, okumakta yüzü olmayan, akşama kadar gezip tozan biri ergenlikte durulacak mı? Ya evden kaçacak ya seni evden kovacak, bunu görmüyor musun? Neymiş ömürlerinin sonuna kadar mutlu yaşamışlar. Belki Pinokyo periyi kapatması yapıp sefasını sürmüştür ama sanmıyorum ki Gepetto mutlu yaşamış olsun. Bir buzdolabı kutusunun içinde, kibritçi kız gibi hayaller göre göre ölüp gitmiştir zavallı.

7. Hansel ve Gretel (ve babaları)

-Baba bizi neden ormanın ortasında, kurdun çakalın içinde yapayalnız bıraktın?

-Çünkü üvey annen öyle istedi yavrum

-Peki sen, onlar benim evlatlarım, benden nasıl böyle bir şey isteyebilirsin? Demedin mi baba?

-Demedim yavrum, akşamına sizi ormana koydum

-Peki cadı bizi yeseydi üzülmeyecek miydin baba?

-Bilmem, hiç düşünmedim ama ormanda cadı olduğunu bilmiyordum. Sanırım aklıma gelmezdi

-Canım babacım....

Böyle mi oldu yani? Çocuklarını ormanda bırakan, cadının elinden tek başlarına kurtulmaya çalışan yavrular babalarını bu kadar kolay affettiler he mi? Cadıdan aldıkları altınları, bu kendilerini ormanda ayılar yesin diye bırakan adama verdiler ve sonsuza dek mutlu yaşadılar öyle mi? Yahu çocuklarını öldür diyen kadına inanacak kadar kadın delisi olan bir adam, o parayı aldıktan iki gün sonra 20 yaşında genç kız alır çocukları da yuvaya terk edip gider. 

Masalın sonunda gördüğümüz duygusallık tamamen babanın parayı bulmuş olmasından kaynaklı geçici bir hezeyan hali. Kendi öz çocuğundan yeni karısı için vazgeçen adam, para için o çocukları satar yahu? Bu masalın iki türlü sonu olabilir, ya yukarıda bahsettiğim gibi baba daha genç ve güzel bir anne bularak çocukları yuvaya terk eder ya da mutlu gibi görünen çocuklar bir gece yarısı babalarını yatağında yakar. Başka ihtimal yok, baba ile çocuklar arasında açılmış olan yaranın, bir sarılmayla, bir kucaklaşmayla halledilecek yanı yok. Cadıdan aldıkları paranın tamamını psikologlara harcasalar bile mutlu bir hayat sürmeleri olası değil.

8. Kurbağa Prens

-Artık dayanamıyorum

Dedi prenses,

-Her gece seni rüyalarımda kurbağa olarak görmeye dayanamıyorum. 

Boynunu büktü prens, 'ama büyü bu ne yapabilirim ki' dedi, 'unutmanın bir yolu yok mu?'

-Deneyeceğim 

Dedi prenses... ama elimde değil...

İşte masalın gelip dayanacağı nokta burasıdır. Hangi kadın kocasının geçmişini unutabiliyor ki bizim prenses kocasının eski bir kurbağa olduğunu aklından silsin. Havuzun başına indiğinde duyduğu kurbağa seslerine kulaklarını tıkayabilsin. Zamanla eline aldığı çubukla gölet kenarında kurbağa kovalamaya başlayacak, duyduğu her ses ona vıraklama gibi gelmeye başlayacak ve bir süre sonra maalesef delirip kuleye kapatılacak. Ama sen bir adamın kurbağadan prense dönmesi çok normal bir şeymiş, her kadın bu durumu içine sindirebilirmiş gibi, 'ömürlerinin sonuna kadar mutlu yaşamışlar' diyorsun. 

Düşün bakalım senin eşin eski bir sığırmış ve sen öpünce insan olmuş evlenmişsin ama sen çok mutluymuşsun? Lan et yerken de mi aklına gelmeyecek deyyus!?

Popüler İçerikler

Kılıçlı Yemin Olayında Yeni Gelişme: Teğmenlerden Sonra Komutanlar da Disipline Sevk Edildi
ATM’lerde 200 TL Krizi: Fatih Altaylı’dan 5 Bin Liralık Banknot Önerisi
Zoru Başardık: Karadağ'a Üç Puan Hediye Eden Milli Takım'a Gelen Tepkiler
YORUMLAR
06.11.2014

:D :D editor; Tam bir işsiz mişsin :D

12.03.2015

sabah sabah hüzünlendim yav keşke sonsuza dek mutlu yaşasalar :D

05.10.2017

isabetli...işte sorgulayan bir birey daha...aramıza hoş geldin yiğidim :D

SEN DE YORUMUNU PAYLAŞ