Araştırmacılar, soğuğa maruz kalma gibi sempatik sinir sistemini harekete geçiren uyaranlar karşısında, nötrofillerin hızla hayati organları çevreleyen viseral yağ dokusuna sızdığını gözlemledi. Bu tepkinin tetiklenmesi için yağ dokusu içinde iki koşulun aynı anda gerçekleşmesi gerekiyor: yağ parçalanmasının aktif hale gelmesi (lipoliz) ve lökotriyen B4 adlı bir sinyal molekülünün salınması.
Yağ dokusunun içine giren nötrofiller, stratejik bir adım atarak IL-1β adı verilen güçlü bir sinyal molekülünü serbest bırakıyor. İşte bu molekül, yağ hücrelerine lipolizi durdurma emri veriyor. Basitçe söylemek gerekirse, bağışıklık sistemi bu mekanizmayla vücudun metabolik stres altındayken bile çok hızlı yağ yakmasını engelliyor ve enerji depolarını koruma altına alıyor.
Deneylerde, bilim insanları farelerde nötrofilleri etkisiz hale getirdiğinde veya IL-1β üretimini bloke ettiğinde çarpıcı bir sonuçla karşılaştı: Sempatik sinir sistemi tekrar tekrar uyarıldığında, farelerde yağ kütlesi önemli ölçüde azaldı ve yağ yakımı hızlandı. Bağışıklık sisteminin sağladığı bu 'fren' ortadan kalktığında, vücut rezervlerini çok daha hızlı harcadı.
Kaliforniya'daki arkadaşlar vücudun kıtlık moduna girince daha az enerji harcadığını yeni mi keşfetmiş?