Elde edilen veriler, bilim insanlarına Akdeniz kuraklığı oluşumunda doğal varyasyonun etkileri ile insan kaynaklı küresel ısınma arasındaki farklılıkları gösterdi.
Araştırma, NASA’nın hâlihazırda geçmiş ve gelecek için iklim simülasyonları geliştiren bilgisayar modellerine de bilgi sağladı.
Cook ve ekibi, geçmişte Akdeniz kuraklıklarının ne sıklıkla ve şiddette gerçekleştiğini anlamak için ağaç-halka analiz tekniği ile Eski Dünya Kuraklık Atlası’nı kullandı. Bu sayede, Kuzey Afrika, Yunanistan, Lübnan, Ürdün, Suriye, Türkiye, İspanya, Fransa’nın güneyi ve İtalya’yı kapsayan analizler ile geçtiğimiz 1000 yılın coğrafi kuraklık izlerine ulaşıldı. Aynı zamanda 1100 ve 2012 yılları arasındaki tarihsel dokümanlar incelendi ve kuraklık dönemleri tespit edildi.
Ben Cook’a göre, Türkiye’nin de yer aldığı Doğu Akdeniz’de 1998 - 2012 yılları arasında görülen kuraklık, son 500 yılın en ‘kuru’ döneminden yüzde 50 oranında daha şiddetli geçti. Son 900 yıla göre ise en kurak dönemden yüzde 10 - 20 arası daha kötüydü. Bu kuraklığın etkileri ise halen devam ediyor.
İklim bilimci Ben Cook, araştırmayla ilgili yaptığı açıklamada, “İnsan kaynaklı iklim değişikliğinin önemi ve büyüklüğü, doğal iklim değişkenliğinin boyutlarını anlamamız gerektiğini gösterdi. Asırlar süren doğal değişkenliğin dışında kalan son olaylara ve anormalliklere bakarsak, bunlara insan kaynaklı iklim değişikliğinin sebep olduğunu görebiliriz” dedi.
2012 yılına ait haritadaki kahverengi alanlar 2002 - 2015 yılları arasında Akdeniz'deki su kaynaklarında ortalama azalmanın yüksek olduğu bölgelere işaret ediyor.
Araştırmaya katılan ekipteki Yochanan Kushnir de, “Akdeniz, gelecekte insan kaynaklı iklim değişikliğinden en çok etkilenecek bölgelerden biri. Bu araştırma gösterdi ki, son şiddetli kuraklık, geçmiş asırlardaki doğal kuraklıklardan farklılık gösteriyor. Doğu Akdeniz, küresel ısınmayı hâlihazırda yaşıyor. Elde edilen veriler, gelecek yüzyıldaki kuraklık risklerini gösteren bilgisayar modelleri için önem taşıyor” diye konuştu.
Araştırma sonuçları, Amerikan Jeofizik Birliği’nin ‘Geophysical Research-Atmospheres’ dergisi tarafından yayınlanacak.
CHA
haritaya dikkatli bakinca, turkiyenin uc guneyi haric cevresindeki her yerde su seviyeleri duserken, turkiyede sabit kalmis. ilginc gercekten. ama bu ilerde bizide vurmaz demek degil. col kusaginin tam dibinde yasiyoruz. ic anadolunun steplerine bakinca iklimimiz zaten yari kurak. col kusagi kuresel isinma ile biraz yukselirse yada cephe sistemleri degisirse sonuclari cok kotu olabilir. bize bir sey olmasa bile cevre ulkelerde yasanan huzursuzluklar illaki bizede dokunacaktir. heleki cevredeki icsavaslara benzinle giden bir yonetimin varsa.
NASA soylemese bizim hukumetin haberi bile olmayacak. Ayni butceyle adamlar butun dunyada ve uzayda arastirma yapabliyorlar, biz ise anca camilerin yonunu olcebiliyoruz. Vallaha gelecek nesil cok pis kufredecek bize..
İnsan kaynaklı iklim değişikliğinin getirdiği durum ortada, bu saatten sonra daha ileri gitmemesi için çalışma yapılması lazım, bir ülke değil tüm ülkelerin tabi olduğu bir uzlaşma olmalı yoksa gelecek, geçmişi mumla arayacak. Bu ha Türkiye olmuş ha Amerika fark etmez, cepten yiyor insanoğlu, kıymetini anlayınca çok geç kalınmış olacak. Para daha sıcak geliyor günümüzde.