Aslında karanlık maddenin ilkel kara deliklerden oluşmuş olabileceği fikri ilk olarak 1971 yılında Stephen Hawking tarafından ortaya atılmış, sonra yapılan araştırmalar neticesinde buna yönelik bir türlü pozitif sonuçlar elde edilememişti. Nitekim, karanlık madde kadar güçlü olabilecek miktarda enerji üretebilecek kara delik sayısının çok büyük olması gerektiği, bu kadar fazla miktarda kara deliğin oluşmuş olamayacağı, oluşsaydı bile evreni silip süpüreceği düşünülüyordu. Ayrıca kara deliklerin yıldızlardan gelen ışıklar üzerinde yapacağı kırılmaları kütleçekimsel lens etkisini her an görmemiz gerekirdi. Dahası, eğer halihazırda bu kırılmalar olduysa bildiğimiz tüm gök cisimlerinin aslında çok daha farklı yerlerde konumlanmış olması gerekiyor.
Açıklamaya göre tüm galaksiler, bizim galaksimiz de dahil, 30 Güneş kütlesine sahip kara deliklerin oluşturduğu dev bir küre içerisine hapsolmuş durumda. Bu durumda galaksimizin etrafında oldukça fazla sayıda kara deliğin bulunuyor olması lazım. 'Böyle bir durumda diğer galaksilerden gelen ışınlar bize ulaşıyor' sorusu ilk akıllara gelen şeylerden biri. Yine de bu soruya, o zamandan beri evrenin müthiş derecede genişlemesi sonucu galaksimiz etrafındaki kara deliklerin sayıca aynı kalmalarına rağmen kapladıkları yer bakımından (bu boyutlardaki kara delikler 100 km yer kaplıyor) giderek küçük kalmaları neticesinde gelen ışınları etkileyemeyeceği açıklaması getirebiliriz.
Sonuç olarak, teori büyük bir ilgi uyandırdı ama karşıt görüşler de oldukça çoğunlukta. İlerleyen günlerde konuyla ilgili çok daha net bilgiler elde edileceğini umuyoruz. Her halükarda, evren gerçekten oldukça büyüleyici!
böyle şeyleri pijamayla okurken vicdan yapıyorum amk
dayı güzel güzel yazmışında bunu insan okucak amk
Nasa da kimmiş? Gelsinler bizim bakana sorsunlar