Sıra Dışı İddia: Bu Tekniği Kullanarak İnsanüstü Yeteneklere Sahip Olmak Mümkün!

'Güneş seyri' ismi verilen pratiğin, tarih boyunca Maya, Mısır, Aztek, Tibet ve Hindistan medeniyetleri tarafından hastalıkları iyileştirmek ve insanüstü güçler geliştirmek için kullanıldığı iddia edilmiştir.

Son çalışmalar da bu iddiayı kanıtlar nitleikte...

Güneş seyri, morötesi ışınların gözlere zarar vermediği gün doğumu ve gün batımı saatlerinde gerçekleştirilen Güneş'i izleme pratiğidir.

Bu pratiği gerçekleştiren insanlar, Güneş seyrinin belirli kuralları olduğunu belirtiyor. En önemli kural, gözlerin Güneş ışınlarından zarar görmemesi için seyrin gün doğumunu izleyen bir saat içerisinde ve gün batımından önceki bir saat içerisinde gerçekleştirilmesi.

İkinci kural ise pratik sırasında yalın ayak olmak. Bunun amacı ise süreç boyunca bedeninizin dünya ile iletişim hâlinde olması...

Ayrıca Güneş seyrini kısa sürelerle başlatıp zamanla artırmanız da sağlığınız açısından önem taşıyor. İlk gün 10 saniye ile başlanması ve her gün 10 saniye artırılarak devam edilmesi öneriliyor.

Ukraynalı Nikolai Dolgoruky, son 12 yıldır Güneş seyri gerçekleştiren isimlerden bir tanesi.

Dolgoruky, Güneş seyrine başladıktan 9 ay sonra yiyecek ihtiyacının yok olduğunu ve ihtiyacı olan tüm enerjiyi Güneş'ten sağladığını belirtiyor. Ayrıca 9 aylık süreçten sonra haftanın 6 günü doğada yalın ayak yürümenin pratikten edinilen aydınlanmayı geliştirdiğini ve sağlığa büyük faydaları olduğunu iddia ediyor.

Gelelim Güneş seyri sırasında insan bedenine neler olduğuna...

Güneş seyrinin ilk üç ayında Güneş ışınları gözlerimizden girerek beynimizin hipotalamus adı verilen bölgesini aktive ediyor ve enerji akışı zamanla beynimizin diğer bölgelerini de etkilemeye başlıyor. Bu süreçte hissettiğimiz ilk değişim, beslendiğimiz şeylerin verdiği enerjinin yarattığı gerginlik ve endişenin azalması oluyor.

Yediğimiz şeyler de enerjisini Güneş'ten alır. Bu yüzden Güneş'ten aldığımız enerji, bir süre sonra iştah kaybına yol açar.

Ancak önemli nokta, Güneş seyrine başladıktan sonra beslenmeye normal şekilde devam etmektir. Söylenene göre bu pratik iştahın kaybolmasına zamanla ve doğal olarak yol açmaktadır.

Güneş seyrinin bir diğer getirisi, kişinin öz güveninde artış ve problemlerini kolayca ve stressiz bir biçimde çözme yetisidir.

Hepimizin öyle ya da böyle belirli psikolojik problemleri var. Güneş seyrinin birkaç ay gerçekleştirilmesi ise bu problemlerin ortadan kalkmasının, negatif enerjinin vücudu terk etmesinin ve korkulardan arınmanın mümkün olduğu söyleniyor.

Eski inanışa göre insanlardaki negatif özellikler, Güneş ışığından yoksun kalmakla ortaya çıkıyor.

Öfke, korku, kıskançlık, şehvet gibi insan için yıkıcı olabilen duygular, yaşamın kaynağı olan Güneş enerjisinin beynimizi dönüştürmesine izin vermekle yerini sonsuz bir güven ve aydınlanma hissine bırakıyor.

Ayrıca 3-6 aylık Güneş seyrinin fiziksel rahatsızlıklar üzerinde de iyileştirici etki gösterdiği söyleniyor.

Bulunduğu iddia edilen sonuçlar, belirli bir sürenin ardından günlük 30 dakikaya ulaşan pratiğin, Güneş'ten gelen tüm renklerin beyni etkilemesi ile fiziksel rahatsızlıkların yok olmaya başladığını gösteriyor.

Ortaya atılan fikirler, Güneş'ten aldığımız enerjinin, hayatımızı devam ettirmek için gereken tüm enerjiyi sağladığını gösteriyor.

Güneş seyri yedi buçuk aylık sürece ulaştığında, gıda ihitiyacı azalmaya başlıyor ve süreç dokuz aya geldiğinde tüm enerji ihtiyacı ile zihinsel ve fiziksel rahatsızlıklar kayboluyor. İddia sahipleri, 9 aylık sürecin ardından pratiğin bırakılmasını ve yalnızca toprak üzerinde yalın ayak yürüyüşlerin düzenli olarak devam ettirilmesini öneriyor.

Ve Güneş seyrinin göz sağlığında olumsuz bir etki yaratmadığı yapılan deneylerle kanıtlandı.

Güneşe çıplak gözle bakmanın retinaya zarar verdiğini hepimiz biliriz. Ancak günün doğru zamanlarında ve belirli bir süre için Güneş'e bakmanın gözler üzerinde olumsuz bir etki yaratmadığı kanıtlanmıştır. Çalışma kapsamında Güneş seyircilerinin gözlerini de inceleyen araştırmacılar, herhangi bir rahatsızlığa ya da görme kaybına rastlamamıştır.

Popüler İçerikler

Türkiye'de 9.05'te Hayat Durdu! Atatürk'e Saygı Duruşu!
10 Kasım 1938’de Hayatını Kaybeden Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk’ün Son Sözü "Aleykümesselam" Oldu
18 Yaşındaki Şampiyon Balerin Eylül Sıla Ilgaz, Aile Evindeki Odasında Ölü Bulundu
YORUMLAR
20.11.2016

Bu yazıyı sizden önce bir sitede de okumuştum ve denemeye karar verdim. İlk aylarda çok büyük bir değişim yaşamadım. Daha sonraları ise derimin yeşile döndüğünü fark ettim. Vücudum güneşten gelen ışığı enerjiye çevirmek için hücrelerime kloroplast oluşturmuş. Çıplak ayak toprağa bastığım bir gün oradan hiç ayrılamadığımı fark ettim. Meğerse toprağa da kök salmışım. Şu anda Gülhane Parkından bir ağaç olarak kablosuz ağdan bağlandım ve bunları yazıyorum. Umarım mutlusunuzdur NASA ve İsviçreli bilim adamları :(

20.11.2016

Bu tekniği uygulamıştım. İlk 3 ay sonrasında ayranla beslenebiliyordum 6. ay sonrasında ise sadece su yeterli gelmeye başladı. 9 ay sonra ona da gerek kalmadı. Aralık 2013'ten bu yana ise havaya da ihtiyaç duymuyorum. Bahsi geçen NASA biriminden 3 kişilik bir ekip Uşak'a geldi. "Ratan Manek'i araştırıyoruz, adam adeta sır odası, seni de araştırmak istiyoruz" dediler. Ben önce küçük bi düzeltme yaptım. Sır odası değil sır kapısı olacak dedim. Sonra, bu kadar akıcı Türkçe'yi nereden öğrendiklerini sordum. Her sabah 08:08'de ve her akşam 20:20'de, 1 dakika boyunca GoogleMap'ten Türkiye'ye baktıklarını söylediler. "8-20 Seyri" adını verdikleri bu yöntemle Türkçe öğrendikleri gibi zamanla tavla da öğrenmişler ama ben pek bilmediğim için oynayamadık. Ben hala NASA'dan gelip de nasıl bu kadar iyi Türkçe konuştuklarını çözmeye çalışıyordum onlarsa benim diyetimi. Neden sonra annemle tarhana çorbası üzerine muhabbete başladılar, işte o zaman Tamam dedim, Adamlar çözmüş bu işi.

19.11.2016

hocam bizim insanüstü özelliklerle işimiz olmaz, ceku'yu kurtaracak kadar yükle yeter.

TÜM YORUMLARI OKU (81)