Çabaladıkça çabalarsınız. Ama hiçbir şekilde o başta gördüğünüz ilgi, alaka, aşk bir daha kendini göstermez. Ona âşık olduğunuz için yavaş yavaş kendinizi kaybediyorsunuz. Daha çok çabaladıkça parçalarınız kopacak ve sonunda öleceksiniz. Fiziken ölmüyorsunuz ama ruhunuz ölümünüz çok yakın. Tüm hayata karşı enerjiniz tükeniyor, sevemiyor, hareket edemiyor, mutsuzluk, depresyon, kaygı, hissizlik, öfke, değersizlik, başarısızlık, yalnızlık, çaresizlik, umutsuzluk… Yaşamak için hiçbir sebebiniz kalmıyor.
Narsist kuş hâlâ sizin havada çırpınmanızı bekler. Size zarar verdiğini asla kabul etmez….
Bu ilişkiden kurtulmanın tek yolu kendinizin balık olduğunu hatırlatmak, balık olduğunuz için kendinizi sevmek, balığın yaşayacağı ortamı hazırlamak, denizi, okyanusu selamlamak, çünkü sizin yaşam alanınız sevgi dolu bir ortam, sevgisini esirgeyen bir ortamda yaşamanız imkânsız.
Siz balıksınız, denizin pis yerini gördüğünüzde oradan uzaklaşmasını bilin, kendinizi tehlikeli balıklardan da uzak tutmanız lazım çünkü balık görünümlü kuşlarda çok fazla. Tam eski halinize döndünüz, iyileştiniz derken kuş kendisini hatırlatır.
Balık, okyanusun derinliklerinde yüzmeye devam ederken, bir gün gökyüzünden tekrar o tanıdık kanat çırpışını duyar. Kuş, geri dönmüştür. Uzaklardan süzülerek ona yaklaşıyor, kanatları altın gibi parlıyor, bir zamanlar onu büyüleyen o zarif duruşuyla havada asılı duruyordur. Kuşun gözlerinde yine o eski sıcaklık vardır, balığa yukarıdan bakarken sanki her şey değişmiş gibi hissedilir. Kuşun sesi tatlıdır, sözleri geçmişteki tüm yaraları saracakmış gibi gelir.
Balık, o an duraksar. İçinde bir yerlerde o eski duygular yeniden canlanır. 'Belki bu sefer farklı olur' diye düşünür. Kuş, balığı tekrar cezbetmek için eskisinden de etkileyici görünüyordur. Balık bir kez daha havaya doğru sıçramayı, kuşun yanında olmak için çabalamayı düşünür. 'Belki bu sefer beni anlar, belki bu sefer benim dünyamı kabullenir' diye iç geçirir.