Bir danışanım, babasının başını okşamasından korktuğunu söyleyince şok oldum.
Ahmet Bey, baş sevmenin nasıl bir tehdit olduğunu babasından öğrenmişti.
“Bir keresinde, milli futbolcunun saçı gibi saçımı kestirmiştim ve eve geldiğimde babam saçımı okşayıp önce beni sevdi. Heyecanlanıp sevildiğimi düşündüm. Ancak sonra saçım yüzünden beni dövdü. O günden sonra, babam bir şeyi istemediğinde ya da sevmediğinde başımı okşar, uyarıda bulunurdu. Eğer onun istediği olmazsa döverdi. Biz de başımızın okşanmasını dayak yiyeceğimizin işareti olarak kodladık. Sevdiğim biri saçımı okşadığında bile bundan nefret ederim. Eşim, bu hassas noktamı çok iyi bildiği için, toplum içinde istediği olmadığında saçımı okşardı. Ben de çılgına döner, ona bağırırdım. Ancak bunda benim bir suçum yok; eşim bunu bildiği halde kasıtlı yapıyordu.”
Boşanma davasında, kocasıyla anlaşmalı şekilde boşanmak için iki tarafın avukatıyla görüşürken, Şükran Hanım çılgına döndüğünü anlatmıştı:
“Eşim, çocuğum konusunda aşırı hassas olduğumu bilir. Ben de onun paraya taptığını çok iyi bilirim. Parası umurumda değil, tek istediğim çocuğumun sağlıklı büyümesiydi. Sadece çocuğun okulu için biraz para istedim. Başka bir beklentim yoktu. Çocuk bende kalacaktı ama eşim istediği zaman onu görebilecekti. Anlaşmamız ortaklaşa olmasına rağmen, avukatların yanında 'çocuk kimde kalacak?' diye sorduğunda, beynime kan sıçradı. Bunca konuşup anlaşmamızı yok sayıp saçma şekilde konuşması beni delirtti ve avazım çıktığı kadar bağırıp çemkirdim. Herkes orada deli olduğuma inandı. Birden onun paraya taptığını hatırlayıp 'ben de nafaka istiyorum' dediğimde hemen geri adım attı. Sonra çocuğun okul parası maddesini ağlayarak çıkartıp imzalamaya zorladı. Çocuk aslında bir tehditti ve okul parasını çıkartmak için hassas noktama bastı. Ben de aslında parayı köpek ıslığı olarak kullanıp onu tetikledim, ama çocuğum konusunu o başlattı ve beni tetikledi. Ben de ona etkiye tepki olarak bağırdım. Bu sayede kendimi daha fazla suçlu hissetmiyorum.”
Çoğu zaman, ayrılma korkusu olan kişilerin, partnerlerine köpek ıslığı tarzında işaretlerle terk etmeyi ima ettiklerine rastlıyoruz. Güneş Hanım, kocasının sürekli yüzüğüyle kendisini tehdit ettiğini geç fark etmişti:
“Büyük bir tartışmamızdan sonra eşim yüzüğüyle çok sık oynamıştı ve sonrasında 'artık ayrılıyorum' dediğinde beni terk edeceğinden çok korkmaya başladım. Aile ortamında, eşim sessizce yüzüğüne dokunduğunda sesimi kapatıp onun sözünü dinlerdim, sorun çıkarmazdım. Her istediğini yaptırmak için sürekli yüzüğüne dokunurdu. O yüzüğüne her dokunduğunda kalbim yerinden çıkacakmış gibi panik olurdu. Bir gün arkadaşlarımızın içinde tartışırken yüzüğüne dokunup 'bak, bunun ne anlama geldiğini çok iyi biliyorsun' deyip beni susturdu. O gün anladım ki yüzüğü, terk edilmeyle kodlamışım. Eşim daha tehlikeli; bunu benden önce fark edip bana karşı kullanmış hep. Dönüp baktığımda farklı kodların da olduğunu fark ettim ama terk edilme korkum benim sorunumdu ve her ilişkimde bunu yaşıyordum. Ama sayenizde kurtuldum.”