Ülkemizde çok tanınmasa da dünyaya umut verici bir etki bırakmış olan, Afrikalı sanatçı Ali İbrahim Farka Toure'nin ilham dolu hikayesine gelin birlikte bakalım;Kaynak: 1, 2, 3Mali kültürüne göre müzik ile sadece profesyonel sayılan müzisyen ailelerin üyeleri uğraşabilirdi. Geleneklerine sıkı sıkıya bağlı olan Toure ailesi de Ali Farka'yı bu sebeple dışlıyordu. Ancak sanatçı bu durumu pek umursamamıştı bile.Mali kültürüne göre Ghimbala denen yerde, hem maddi hem ruhsal dünyayı kontrol altında tutan kadın ve erkek ruhlar yaşamaktaydı. İşte bu ruhlar ile iletişim sağlayabilenlere nehir çocuğu/nehrin çocuğu denmekteydi.1970'li yıllar bitmeden, 10 yıldır birlikte olan grup dağılmış ve Toure müzik yolculuğuna bir süre Radio Mali'de ses mühendisliği yaparak devam etmişti.Ali Farka, müziğinin ''blues'' olarak tanımlanmasını hiçbir zaman kabul etmediğini her fırsatta belirtiyordu.Ancak Ali Farka için durum tam tersiydi...Ancak ne var ki Ali Farka köyüne sığındıkça, Batı ona daha da fazla ilgi gösteriyordu!Vakıflar ve kurslar kurarak köyde yaşayan ve işsizlik yüzünden kentlere göçmek zorunda kalan gençlere iş alanları oluşturmaya çalışıyordu.Ali Farka, kazandığı paralar ile köyünde bir sulama projesine başladı ve yerel halkın da katılımıyla çölleşmiş toprağa tekrar can vermek istiyordu.Niafunke, Toure'nin müzikal tarihinin en başarılı albümü olarak görülmüştü. Ancak Ali Farka, Niafunke'den sonra tekrar uzun bir sessizlik dönemine girdi...Ayrıca müziği sayesinde kazandığı tüm parayı kanalizasyon, jeneratör ve yeni yolların yapımı için karşılıksız bir şekilde harcamıştı...Toure, büyük prodüksüyon şirketlerine ait stüdyolarda kayıt yapmayı reddediyordu. Bu yüzden bir otel odasında kaydedilen ''In the Heart of Moon''da ağırlıklı olarak doğaçlama ve tek bir kayıtta tamamlanmıştı.Sanatçının kaydettiği en geleneklerine bağlı albüm olan ''Savane'' bir baş yapıt olarak değerlendirildi. Duyulabilecek en saf ve derin blues temalarını içeren albüm, müziğin ana damarının aktığı bilinmez bir ülkeye açılan kapı gibiydi.Touré, hayatı boyunca aşçı, ayakkabıcı, şoför, kompozitör, müzisyen, belediye başkanı ve onun için hepsinden önemlisi çiftçi olmuştu. Ölmeden önce söylediği gibi ''bal, yalnızca bir ağızdayken hiçbir zaman lezzetli değildir''.