Muz Endüstrisi ve "Banana Republic" Kavramı

Bana niye siyaset yazmadığımı soruyorlar. Bir iş kadını olarak genellikle ekonomik fırsatları, hayatın güzelliklerini ve umutlu şeyleri yazmayı tercih ediyorum. Dünyanın bütün pazarlarında kendini gösteren muz meyvesi ile ilgili bir yazının da ufkumuzu açacağını ve ekonomik bir vâkıayı anlatacağını düşünüyorum. İsteyen farklı dersler de çıkarabilir. 

Küreselleşmeyi anlamak için “muz” meyvesinin, hayat hikayesi ile birlikte tarihteki ve günümüzdeki konumunu öğrenmek yeter. Muzun tarihini öğrenmek ile iş dünyası ve iktidar ilişkilerini de anlaşılabilir. Yine bir tek muz meyvesi ile tarım stratejisinin nasıl yapılandırılması gerektiği, hatta bir marka konumlandırma da öğrenilebilir.

Muz, dünyanın en popüler meyvelerinden biridir ve birçok farklı ülkede önemli bir yere sahiptir. Ancak, muzun sadece bir meyve olarak kalması yerine, dünya ekonomisi, siyaseti, ticareti ve hatta edebiyatı üzerinde de önemli bir etkisi olduğu ayrı bir gerçektir.

Anavatanı Güneydoğu Asya olan muzun, Portekizli sömürgeciler tarafından önce Hindistan ve Afrika'ya taşındığını biliyor muydunuz? Daha sonra, İspanyol sömürgecileri muz tarımını Amerika'ya getirdi. Aradan geçen 500 yıl içinde günümüzde dünya genelinde 150 milyon tona çıkan muz üretilir oldu. İki yıl önceki verilere göre 115 milyon ton civarındaydı. Dünya muz üretiminin yaklaşık %45'i Asya'da, %33'ü Latin Amerika'da ve %15'i Afrika'da gerçekleştiriliyor. 

Türkiye’de de 1750 yıllarında Mısır’dan Alanya’ya süs bitkisi olarak getirilmiş olan muz, Akdeniz kıyılarımızda tarımı yapılan çok önemli bir tarım ve gıda ürünü haline geldi. 

Muz, üretici ülkelerin kendi halkı için bir geçim kaynağı olmaktan öte, birçok ülke için önemli bir ihracat ürünüdür. Özellikle Latin Amerika ülkeleri, muz ihracatı konusunda ağırlığa sahiptir. Ekvador, dünya muz ihracatının yaklaşık yüzde 25'ini gerçekleştiriyor. Kolombiya, Filipinler, Kosta Rika, Honduras ve Guatemala da önemli muz ihracatçıları arasında yer alıyor.

Yani muz endüstrisi, dünya genelinde milyarlarca dolarlık bir endüstridir. Ancak, muz endüstrisiyle ilgili olarak ciddi insan hakları ihlalleri de yaşandığı haberlere yansıyor. Birçok ülkede, muz işçileri kötü çalışma koşullarında çalıştırılıyor ve düşük ücretler alıyor. Ayrıca, çevre kirliliği ve toprağın bozulması gibi sorunlar da muz endüstrisiyle ilgili olarak karşımıza çıkıyor.

Muz, sadece bir meyve olarak değil, aynı zamanda edebiyatta da önemli bir yer aldığını söyledim. Gabriel Garcia Marquez'in 'Yüzyıllık Yalnızlık' adlı romanı, muz endüstrisi üzerindeki etkisini anlatan önemli bir eserdir. Ayrıca, muz, Amerikan kültüründe de önemli bir yere sahiptir. Elvis Presley'in sevdiği bir yiyecek olan muz, bazı popüler şarkılarına da ilham konusu olmuştur.

Sonuç olarak, muzun dünya genelindeki ekonomik, kültürel ve edebi önemi oldukça büyüktür. Ancak, muz endüstrisiyle ilgili olarak karşılaşılan ciddi sorunlar da var ola geldiğini ve “Muz Cumhuriyeti” tanımının ardında yatanları da bilmek gerekiyor. 

“Banana Republic” yani Muz Cumhuriyeti terimi, genellikle Latin Amerika ülkeleri gibi, düşük gelirli ülkelerdeki politik ve ekonomik koşulların belirli çıkarlara hizmet eden bir şekilde kontrol edildiği durumlarda kullanılır. Bu tanımın nasıl ortaya çıktığını bilmeyi kim istemez?

Muz Cumhuriyeti terimi, ABD’de O.Henry adlı yazar tarafından 1904 yılında yayınlanan “Cabbages And King” adlı kitabında kullanıldı.

O. Henry, bu terimi Honduras’taki zayıf bir hükümetin bir Amerikan şirketi olan United Fruit Company tarafından kontrol edildiği bir senaryoda kullanmıştı. United Fruit Company, Honduras’ta büyük miktarda arazi sahibi olmuş ve ülkedeki siyasi olayları manipüle etmişti. Bu nedenle, Honduras ve diğer ülkeler “Muz Cumhuriyetleri” olarak anılmaya başlandı. 

Aslında bu senaryo değildi. Gerçek bir iktidar hikayesini anlatıyordu. 

Honduras’ta yerleşik El Pulpo şirketinin doğuşu ve yükselişi, dünya muz ticaretindeki tarihi değişimlerle yakından ilgili oldu. Tabii ki Muz Cumhuriyeti tanımının doğuşu ile de… 1899'da, muz ithalatı için kullanılan, Panama kanalının açılması ve Amerika Birleşik Devletleri'nin muz tüketiminde lider konuma gelmesi, Latin Amerika'da istikrarsızlıklara sebep olduğu söylenebilir. Bu dönemde, ABD'nin büyük muz şirketleri Latin Amerika'da topraklar ve muz üretim tesisleri satın aldı ve yerli halka karşı zorbalık, insan hakları ihlalleri ve yolsuzluk yapmakla suçlandı. Bu sebeple de El Pulpo’ya halk, Ahtapot adını takmıştı. 

El Pulpo şirketinin kurucusu Manuel Bonilla, eski bir Honduras devlet başkanıydı ve El Pulpo'yu, ülkenin muz üretiminde artan Amerikan hegemonyasına meydan okumak için kurmuştu. Bonilla'nın muz tesisleri ve ihracat limanları, Latin Amerika'daki diğer ülkelerle işbirliği yaparak El Pulpo'nun Latin Amerika muz ticaretinde hakimiyet kurmasına yardımcı oldu.

Ancak, El Pulpo'nun yükselişi kısa ömürlü oldu. Şirket, 1930'larda Panama Hastalığı nedeniyle büyük bir darbe aldı ve iflas etti. Bu dönemde, Amerikan şirketleri, özellikle Chiquita (önceki adı United Fruit Company), Latin Amerika'daki muz ticaretinde daha da güçlü hale geldi. 

Birçok Latin Amerika ülkesinde, muz endüstrisi Amerikan şirketlerine büyük ölçüde bağımlı hale geldi ve bu şirketler, ülkelerdeki hükümetleri etkileme ve kontrol etme yeteneği kazandı. Bunun sonucunda, birçok ülkede Amerikan çıkarlarına karşı çıkan hükümetler, Amerikan şirketleri tarafından devrildi. Guatemala bunlardan biriydi. 1950’lerde devlet başkanı Jacobo Arbenz, Amerikan şirketi United Fruit Company’e ait toprakları kamulaştırdı ve bunları yerli halka dağıttı. Bunun sonucunda Amerikan şirketi, Arbenz’i “komünist” ilan edip, CIA ile birlikte onu deviren darbeye destek verdi. Buyurun size muz cumhuriyeti…

Bu bağlamda, Honduras'ta Chiquita ve Dole gibi ABD merkezli muz şirketleri Latin Amerika ülkelerine yönelik müdahaleci politikalar izledi. Bunun sonucunda Honduras'ta da çeşitli darbeler yaşandı.  2009 yılında gerçekleşen darbenin de, muz ticaretinin bir sonucu olduğu iddia ediliyor.  

Bugün, dünya muz ticareti hala büyük ölçüde ABD merkezli şirketlerin kontrolünde ve Latin Amerika'daki istikrarsızlık ve yolsuzluk gibi sorunlar devam ediyor. Ancak, muz endüstrisi değişiyor ve Asya ve Afrika gibi yeni oyuncuların ortaya çıkmasıyla rekabet artıyor. Bugün, dünya muz üretiminin en büyük ülkeleri sırasıyla: Hindistan, Uganda, Ekvator, Çin, Filipinler, Brezilya, Endonezya, Kongo, Kolombiya ve Tayland.

Eldeki verilere göre, muzun geleceği hakkında ümit verici ve endişe verici senaryolar yazılıyor. Öncelikle, dünya nüfusunun artması ve gelişmekte olan ülkelerdeki muz tüketiminin artması, muz talebinin yükselişine neden oluyor. Bu talebi karşılamak için, dünya genelinde muz üretiminin artması gerekiyor. Ancak, Panama Hastalığı gibi hastalıkların yayılması, iklim değişikliği ve tarımsal uygulamalar nedeniyle muz üretimi sınırlı kalıyor.

Ne yapılmalı? 

Günümüz tarım trendleri ve stratejileri açısından bakarsak; muz üreticilerinin, çeşitlendirilmiş bir ürün yelpazesi oluşturarak ve sürdürülebilir tarım uygulamalarına geçerek muz endüstrisinin geleceği için bir umut olduğu düşünülmektedir. Bazı bölgelerde, organik muz üretimi ve fair trade uygulamaları gibi alternatif yöntemler geliştirilerek sürdürülebilirliği sağlamak hedeflenmeli.

Bunun yanı sıra, muz endüstrisinde dijital teknolojilerin kullanımı da artıyor. Internet of Things (IoT) cihazları, sensörler ve yapay zeka, tarım uygulamalarının verimliliğini artırmak ve muz üretiminde daha sürdürülebilir bir yaklaşım sağlamak için kullanılmalıdır.

Muz gibi; küresel tarım ürünlerinden şeker, soya, ayçiçek, palm vs emtiaları incelerken, ardındaki ekonomik ve politik ilişkileri de düşünmek gerekiyor. Küba’nın tarih boyu başına gelenlerde, küresel şeker politikaların etkilerini aramak gerekiyor.  Belki de sadece tarım ürünleri değil petrol ve günümüzde çip yani yarı iletkenleri hatta nadir metalleri de bu bağlamda ele almak gerekiyor: “Ey muzum sana söylüyorum, kuzum sen anla!”

Sonuç olarak, muz veya başka bir tarım endüstrisi hem olumlu hem de olumsuz yönleriyle geleceğe doğru yine de ilerliyor. Nüfus artışı ve şehirleşme ile beraber talebin yükselişi ve sürdürülebilirliği sağlama hedefleri, endüstrinin büyüme potansiyelini artırıyor. Ancak, hastalık ve iklim değişikliği gibi faktörler, endüstriyi tehdit etmeye devam ediyor. Her ne kadar, muz ve iktidar ilişkisi eskisi kadar olmasa da; bu nedenle, muz endüstrisi aktörleri, sürdürülebilir tarım uygulamaları ve dijital teknolojilerin kullanımı gibi alternatif yaklaşımlarla gelecekteki zorluklara hazırlıklı olmalılar. Aksi takdirde, muz cumhuriyetleri varlığını sürdürmeye devam edecek…

Linkedln

Facebook

Twitter

Instagram

Bu makalede öne sürülen fikir ve yaklaşımlar tamamıyla yazarlarının özgün düşünceleridir ve Onedio'nun editöryal politikasını yansıtmayabilir. ©Onedio

Popüler İçerikler

Montella Görevini Bırakırsa A Milli Takım'ın Başına Kim Geçmeli?
Domuz Eti Skandalıyla Gündeme Gelmişti: Köfteci Yusuf Yeni Bir Sektöre Giriş Yapıyor!
Göç İdaresi Başkanlığı Duyurdu: Türkiye'deki Suriyeli Sayısı Açıklandı