- Kendini sürekli başkalarıyla kıyasla.
Ama yalnızca açken kıyasla, daha etkili olur.
Yorulduğunda dinlenme.
Buzdolabına yürü. Çünkü duygular sindirilmiyor ama karbonhidratlar sindiriliyor, değil mi?
Sosyal medyada herkesin tabağına bak.
- Herkes fit, herkes sağlıklı, herkes “gluten free”.
Sen sadece “mutluluk free”.
‘Kendini sev’ klişesini yanlış anla.
Kendini ancak tatlı yerken sev.
Küçük şeylerden keyif alma, küçük şeyleri ye.
Bir kurabiye, bir mazeret, bir bahane.
Negatif insanlardan kopma.
Onlarla kahve iç, dertleş, sonra dertleşmenin acısını tatlıyla bastır.
Geçmişte takıl, geleceğe kaygı duy.
Sonra bu duyguları bir paket cipsle kapat.
Kendini eleştir, ama hiç değiştirme.
“Ben buyum” de, ama dolabındaki dondurmaya ses etme.
Hata yapmaktan kork.
Ama yemeğin tuzunu fazla kaçırmak serbest. O hata sayılmaz.
Mutlu insanları toksik ilan et.
- Çünkü senin kadar dolu (mideli ve duygusal) kimse yok.
Mutluluk zor iş.
Mutsuzluk daha pratik.
Bir kek, bir kahve, bir iç çekiş kadar yakın.
Ama belki de mesele “yemek” değil.
Belki de biz, doymayı unutalı çok oldu.