Bize bu konuyla ilgili bütün soruların bilimsel cevaplarını veren bir başucu kaynağımız var. 1992 yılında kıymetli hocamız Doğan Cüceloğlu’nun kaleminden çıkan ve hala güncelliğini yitirmeyen İçimizdeki Çocuk kitabını tekrar hatırlayalım ve hocamızı da anmış olalım. Çok net bir gerçeklikle yüzleştiriyor bizi. İçimizde sanki sadece bir çocuk varmış gibi davranıyoruz. Oysa tek başına değil, bir anne ve bir baba da var orada.
Her normal, sağlıklı insanın içinde değişik sesler vardır diyor Cüceloğlu ve ekliyor: “Bu sesler içimizdeki çocuğun dünyasını dile getirdikleri kadar, içimizdeki ana babanın da dileklerini dile getirirler. İç ana-baba gerçekçi, deneyimli, ciddi ve sonuca yöneliktir. İç çocuk hayal doludur, masallar ve efsaneler yaşamının bir parçasıdır. Oyuncudur, enerji küpüdür, şevk, heyecan ondan gelir, sonuca değil, sürece yöneliktir. Başkasının ne diyeceğine önem vermez, onun için önemli olan yapmakta olduğu faaliyetin coşkusudur. Sağlıksız iç çocuk, sevilmemiş, yerilmiş, bastırılmış ve utanca boğulmuş bir geçmişi dile getirir. İç çocukla iç ana-baba arasında yer alan çatışmaların birdenbire farkına varılamaz. Bu tür çatışmalar içimizde yer alır; kişiye huzursuzluk verir, kafayı karıştırarak açık-seçik düşünmeyi engeller. Kişi bir tür zihinsel felce uğrar, oluşan iç çatışmalar doyumlu ve verimli bir yaşam sürmeyi engeller. İç çatışmaların en belirgin özelliği, çatışmanın temelinde yatan her iki sesin de hemen hemen aynı güçte olmasıdır. Örneğin iç ana-baba, “Bir hafta sonra sınavın var ders çalışman gerek der, iç çocuk ise, sınava daha bir hafta var şimdi arkadaşlarınla sinemaya git, sonra çalışırsın der”. Buradaki seslerin güç dengesi önemlidir. Bir ses biraz güç kazanıp karar o sesin yönünde alınınca, öbür ses sizi rahat bırakmaz, suçluluk duygusu verir, akılsız olduğunuzu, büyük bir hata yaptığınızı tekrar tekrar size söyler. Çoğu kez bu sesten kurtulmak için verdiğiniz karardan vazgeçer ve yine kararsız kalırsınız, kafanız karışmaya devam eder…”
Hatırlayamadım kimin lafıydı: "Çocuk sevilmediği yaşta kalır, sonra da büyümez" Doğru bu. Yakın çevremdeki tanıklıklarımdan biliyorum. Çocuk gibi sevinen, çocukça beklentileri olan insanlara iyi ve merhametle davranmak gerektiğini düşünürüm bu yüzden. Ne korkunç şey, küçücük bir çocukken yeteri kadar sevilmemiş olmak...
içinizdeki çocuğu öldürmemek
Mutluluğun formülü çok açık…