Dünya Klasikleri! Güncelliğini Hep Koruyan, Mutlaka Okumanız Gereken 29 Dünya Klasiği Roman

Dünya klasikleri yazıldığı dönemin çok ötesinde olan yazarların, sayfalara döktüğü tecrübeler ve hayal gücünden oluşur.  Dünya klasiklerini okuyarak vizyonunuzu ve ufkunuzu genişletmenizi şiddetle tavsiye ediyorum. Okuduktan sonra neden klasik haline geldiğini daha iyi anlayacaksınız. Bugün sizler için hazırladığım dünya klasikleri listesi içinde en iyi kitapları seçmeye çalıştık. Bu okunması gereken klasikler listesi ile keyifli vakitler geçirebilirsiniz. 

Gelin hep birlikte dünya klasikleri kitapları listesine göz atalım. 

Not: Eğer İyi bir çeviriden okursanız kitabın özünü daha iyi kavrarsınız. Mutlaka okunması gereken klasikler veya en iyi dünya klasikleri listesi yapıyorsanız bizim listemize de mutlaka bakın.

1. Charles Dickens - İki Şehrin Hikayesi

Hapsedildiği Bastille zindanından kurtarılan Doktor Manette ile iş işten

geçmeden İngiltere'ye göndermiş olduğu kızının on sekiz yıl sonra buluşmaları

ve Londra'da yeni bir yaşam kurmaları; sevgi, dostluk, özveriyle örülmüş bu

yaşamın Paris'te gelişen devrim dalgasının haberleriyle gölgelenişi, iki şehri

yansıtıyor okuyucuya. Paris'teki karanlık günlerin karşısında Londra'daki

aydınlık ve dingin günler yer alıyor. Ancak her iki şehir de karanlığın içinde

umudu, aydınlığın içinde hüznü taşıyor.

2. Victor Hugo - Notre Dame’ın Kamburu

Victor Hugo, olayları ince ince ördüğü Notre-Dame'ın Kamburu adlı ünlü

eserinde, insan hayatında kaderin yerini de sorgulamış, kaleme alındığından bu

yana birçok sanat eserine, özellikle de filmlere esin kaynağı olan muhteşem bir

roman çıkarmıştır ortaya.

3. Jane Austen - Aşk ve Gurur

1775 yılında, İngiltere taşrasında doğan Jane Austen, kadın olduğu için, çağının yazılı olmayan ama zorunlu ahlaki yargılar gereği, romanlarını takma adla yayınlamış bir yazar. 

Aşk ve Gurur, önüne pek çok engelin dikildiği, farklı sınıflardan gelen iki gencin mutlu sonla biten aşkının klasik romanı.

4. Ivan Gonçarov - Oblomov

Rus edebiyatının hiçbir kahramanı, ne Raskolnikov, ne Mişkin, ne Prens Andrey, eski Rus insanını, hatta bütün Doğuluları Oblomov kadar açıklıkla, en özlü yanıyla temsil etmez. Doğu, belki de ilk defa olarak Gonçarov'un bu büyük eserinde kendi kendini tanımaya, Batı'dan farkını anlamaya başlamıştır. 

Oblomov klasik kahramanlar gibi genel bir tip, Don Kişot gibi, Tartuffe gibi insanlığın bir halini göstermekle birlikte, zamanına, çevresine sıkı sıkıya bağlı bir insandır.

5. Lev Nikolayeviç Tolstoy - Diriliş

Diriliş, Tolstoy'un yaşadığı sırada çıkan son romanıdır. Tolstoy, yıllarca üzerinde düşündüğü ve pek çok kuramsal eser yazdığı insanlık sorunlarını bu kitapta edebi bir kurgu içinde ele aldı. Diriliş sadece Sibirya'ya giden bir mahkûm kafilesinin yolculuğunu değil, yaşamın anlamını kavramak adına kişinin kendini yeniden var etme sürecini anlatan bir başyapıttır

6. Ivan Turgenyev - Babalar ve Oğullar

1859 yılının Mayıs ayında baba Nikolay Petroviç Kirsanov, üniversiteyi bitirmiş oğlu Arkadiy'in dönüşünü heyecanla beklemektedir. Oğlunun değerli arkadaşım diye tanıştırdığı Bazarov, çitliğe adımını atar atmaz gelenekselden derin bir kopuşun, bir kuşak çatışmasının temsilcisi olduğunu belli eder. Sadece doğa bilimlerinin yasalarına inanan genç Bazarov, kırsal kökenli aristokrasinin kent kökenli aydınlar ile yaşadığı gerginliği yansıtır.

7. Gustave Flaubert - Madam Bovary

Madam Bovary, 19. yüzyıl Fransız kadınının kıstırılmış hayatını ve iç dünyasını oldukça şeffaf bir şekilde ele alırken, dönemin kadın erkek ilişkilerine de ayna tutan bir başyapıt.

8. Ernest Hemingway - Yaşlı Adam ve Deniz

Yaşlı Adam ve Deniz, Heminway'in en ölümsüz eserlerinden biridir. Yaşlı bir Kübalı balıkçının açık denizde Gulf Stream'e kapılmış olarak dev bir kılıçbalığıyla olan can yakıcı mücadelesini son derece sade ve kuvvetli kelimelerle anlatır. Bu hikâyesiyle Hemingway, yenilgiye karşı cesaret, kayba karşı şahsi başarı temasını kendine has modern üslubuyla yeni baştan heykelleştirmiştir.

9. Fyodor Mihailoviç Dostoyevski - Karamazov Kardeşler

Dostoyevski'nin yaşam birikiminin tümünü ve sanat gücünün doruğunu içeren bu roman, gerçekte insanı insan yapan ne varsa, onlara adanmış bir destan niteliğini taşır. Yazar, hiçbir romanında 'Karamazov Kardeşler'de olduğu denli insan ruhuna inmemiş, insanoğlunu bu denli kesitler biçiminde, içgüdülerinin ve istencinin tüm görünümüyle sergilenmiştir. Bir aileyi konu alan ve bir felaketler zinciri olarak gelişen olay örgüsü, bireysel ögelerin yanı sıra, on dokuzuncu yüzyılın ikinci yarısındaki Rus toplumunu da geçirdiği sarsıntıların tümüyle, dünya edebiyatında bir eşi daha bulunmayan bir sanat aynasından yansıtır.

10. Honore De Balzac - Vadideki Zambak

Bu roman, on dokuzuncu yüzyıl Fransız yazınının iki büyük yöneliminin:

Romantizm ile gerçekçilik akımının kavşak noktasında ortaya çıkar ve dünyanın

en ünlü aşk romanlarından biri olarak gerçek yerini alır. Balzac, aşka derin

bir gerçeklik kazandırırken, çağının toplumsal olgularını ve koşullarını

yansıtmaya da büyük özen gösterir.

11. James Joyce - Dublinliler

Joyce ilk önemli yapıtı olan Dublinliler'i kaleme almaya başladığında henüz yirmi iki yaşındaydı. Kentin yoksullarının canlı bir portresini sunması ve onların 'kaba saba' dillerini kendi edebiyatının ögelerinden biri haline getirmesi kitabı yayımlatmasını geciktirse de, 1914'ten itibaren Dublin artık eski Dublin olmaktan çıkmıştı. Bozguna uğramış yaşamların gözünü budaktan sakınmayan bir gerçekçilikle kaleme alınışı ve toplumsal çöküş, cinsel arzu, istismar, yozlaşma gibi konuların dile getirilmesi Joyce'un insanlık durumunu emsalsiz bir gözlemle aktarmasını sağlıyordu.

12. Emile Zola - Germinal

Germinal, genellikle Émile Zola'nın en iyi eseri ve Fransız edebiyatının en iyi romanlarından biri olarak gösterilir. Roman, 1860'larda kuzey Fransa'da, uzlaşmaya yanaşmayan maden işçilerinin şiddetli ve gerçek grev öyküsünü konu alır. Germinal'in, yüzün üzerinde ülkede orijinali ve çevirileri yayınlanmıştır. Ayrıca eser beş sinema uyarlaması ve iki televizyon yapımına ilham kaynağı olmuştur.

13. Johann W. Geothe - Faust

Goethe'nin Faust'u, büyülü güçler elde etmek ve bilinmeyenleri öğrenmek için ruhunu Mephistopheles adındaki şeytana satan gezgin hokkabazın öyküsünü anlatır. Eski bir Alman masalının oldukça uç bir uyarlanışı olan Faust'u yazmak altmış yıl sürdü. Bunun sonucunda Goethe yaşamı boyunca kafasını kurcalayan tüm sorulara ahlak yasalarından mitolojiye kadar bu büyük dramatik ve şiirsel yapıtta yer vermeyi başardı. Faust yazarın tüm ahlaksal, sanatsal ve felsefi gelişiminin capcanlı bir belgesidir.

14. Aleksandr Sergenyeviç Puşkin - Yüzbaşının Kızı

Pyotr Grinyov, 17 yaşına geldiğinde, emekli bir asker olan babasının ısrarıyla askerliğini yapmak için Orenburg'a gönderilir. Burada Yüzbaşı Mironov'un kızı Maşa'ya âşık olur. Maşa ile Pyotr arasındaki aşk başladıktan kısa süre sonra Pugaçov ayaklanması patlak verir. Rusya'nın uzun modernleşme serüveninde Çar Petro tarafından tasfiye edilene kadar kritik roller oynayan Kazakların da desteğiyle 'ayaklanma' büyür. Maşa ile Pyotr arasındaki ilişkinin arka planına kişisel anlatıları şekillendiren Pugaçov Ayaklanması oturur. Yüzbaşının Kızı, geleneğin erken döneminde Puşkin'in tarihsel romana kattığı simetri, denge ve ikna edicilik ilkelerinin hayatiyetini gösteren, çarpıcı bir anlatı.

15. Maksim Gorki - Ana

Kitabın ana karakteri olan 'Pelageya' veya bir başka deyişle 'Ana',

kendisini sürekli döven işçi kocasının ölümünden sonra oğlu Pavel ile baş başa kalır. Bir süre sonra oğlunu, o kasabadaki kavgacı, geçimsiz gençlikten farklı olarak olgun bir kişiliğe bürünürken bulur. Evleri kitaplarla dolmaya başlayınca Ana, oğlunun gizli yaşantısını merak eder. Pavel, anasını sosyalizm ile ve ezilen işçi, köylü sınıfının burjuvalarla olan çatışmasıyla tanıştırır ve asıl olaylar başlar.

16. Daniel Defoe- Robinson Crusoe

Defoe bu ölümsüz eserinde, gemi kazası sonucu düştüğü ıssız bir adada hayatta kalma mücadelesi veren Robinson Crusoe'nun hikâyesini ustalıkla anlatır. İnsan doğasını çok iyi tanıyan yazar güçlü kalemi ve yalın üslubuyla insanlık tarihinin her döneminde, her okurun kendisinden bir şeyler bulabileceği bir kahraman yaratmayı başarır.

17. Erich Maria Remarque - Batı Cephesinde Yeni Bir Şey Yok

Savaşın incittiği insanlara bir ses veren Erich Maria Remarque, bize hatırlattıklarıyla her zaman el üstünde tutulması gereken bir yazar. Savaşın dehşetini, beraberinde getirdiği yıkımı, insanoğlunu birbirine nasıl yabancılaştırdığını birinci ağızdan, çarpıcı bir şekilde dile getiren Remarque, savaşla ilgili bildiğimizi sandığımız gerçekleri sorgulamamızı sağlarken, edebiyatın ne kadar güçlü ve ölümsüz bir kaynak olabileceğini de bir kez daha kanıtlar.

18. Stendhal - Kırmızı ve Siyah

Yükselme ihtirası ile yanıp tutuşan bir genç olan Julien Sorel'in zaman

zaman ikiyüzlülüğe kadar varan içten pazarlıklı halini, gerçekten bağlı olduğu

dünya görüşünü ve Napolyon hayranlığını saklamaya çalışırken yaşadığı bunalımı

anlatan roman, bu yönü ile bir psikolojik roman olma özelliği de taşır.

19. Jack London - Demir Ökçe

Jack London'ın 1907'de yayımlanan Demir Ökçe adlı eseri, modern

karşı-ütopyacı romanların ilki sayılır. Totaliter ve baskıcı sistemdeki toplumu

tanımlamak için kullanılan karşı-ütopya kavramı, bu kitapta, ABD'de oligarşik

bir tiranlığın yükselişinde yansıyor. George Orwell'in Bin Dokuz Yüz Seksen

Dört adlı romanına da esin kaynağı olan Demir Ökçe, toplumda ve siyasette

gelecekte yer alacak değişiklikleri irdeler.

20. Herman Melville - MOBY DICK Beyaz Balina

'Pequod' adlı bir balina gemisinin son yolculuğunu, balinaların nasıl avlandıklarını, geminin sonunda nasıl battığını anlatan Moby Dick, ilk bakışta denizlerde geçen bir serüven romanı sanılabilir. Ne var ki insan Moby Dick'i okudukça, okuduklarını düşündükçe, kitabın derinliğini, gerçek anlamını sezmeye başlar. Bu derinliği, bu gerçek anlamı sezemeyenler ise, balina avıyla ilgili, heyecanlı bir öykü olarak, gene de Moby Dick'in pekâlâ keyfini çıkarabilir.(Önsöz'den)

21. John Steinbeck - Gazap Üzümleri

John Steinbeck, Gazap Üzümlerim 1930'larda ABD'de  yaşanan Büyük Göç'ün bir anlamda destanı olarak kaleme  aldı. Genç yaşlı, kadın erkek, binlerce emekçinin verimli  topraklara yolculuğunu ve bir ulusun yaşadığı dönüşümü  işleyen bu roman, aynı zamanda iyi bir yaşam düşüyle Oklahoma'dan kalkıp Kaliforniya'ya doğru yola çıkan Joad  ailesinin öyküsüdür.

22. Nikolay Vasilyeviç Gogol - Ölü Canlar

Çiçikov, Rusya'da şehir şehir dolaşıp, feodal kanunlara göre toprak sahiplerinin malı olan köle köylüleri satın almaktadır. Ancak istediği köylüler çalışmasını iyi bilen ya da sağlıklı olanlar değil, tam aksine ölü olanlardır. Dönemin eleştiri oklarını üzerine çeken feodal yapısının temeli olan fikirlerle karşı koyan roman, bu bakımdan belli kesimlerin sözcüsü olmuştur.

23. Oscar Wilde - Dorian Gray’in Portresi

Bütün ömrünü 'Güzel'in peşinden koşmaya adadı. Dorian Gray'in Portresi adlı eserinde kendi dünyasının olanca estetizmini ortaya koyar: Şiddetli ve az rastlanır duyuları aramak, zevki ve ruhu baskılayan her şeye başkaldırmak, gerçek sanatçının toplum veya ahlak kurallarına üstünlüğü gibi özelliklerin hepsi bu eserinde vardır. 

Zevk için yaşadığına hiçbir zaman yazıklanmayan, tanımadığı hiçbir hazzın kalmamasıyla övünen, flüt sesleriyle, ilkbahar çiçeklerinin süslediği, patikalardan indiğini söyleyen Oscar Wilde'in bu eserinde çok şey bulacaksınız.

24. Alexadnre Dumas - Monte Cristo Kontu

Dumas, klasik romanın kilometre taşlarından biri olan bu yapıtında, Doğu'ya, klasik

mitolojiye ve insan psikolojisine duyduğu tutkulu ilgiyi coşkun bir anlatıda,

ustalıklı diliyle harmanlıyor.

25. Emily Bronte - Uğultulu Tepeler

Ölümünden bir yıl önce bitirdiği Uğultulu Tepeler'deki kişilerin yalnızca hayal ürünü kişiler olmadığı, Brontë'nin çevresindeki gerçek kişilerden derin izler taşıdığı da bir gerçektir. Sevgi, kin, nefret, öç alma tutkusu gibi güçlü duygularla örülü bu gençlik öyküsü, patladı patlayacak bir cinsellikle doludur. Daha otuz yaşındayken veremden ölen, son derece duyarlı, hiç evlenmemiş bu genç kadın yazar, tüm canlılığıyla bu romanda vardır.

26. Miguel De Cervantes Saavedra - Don Kişot

Don Kişot'u bilirsiniz, hani şu ince uzun, sakallı, şövalye romanları okuya okuya sonunda şövalye olmaya özenen roman karakteri. Dulcinea del Toboso'ya aşıktır, kendi gibi zayıf, çelimsiz Rocinante adlı bir atı vardır. Seyisi, yardımcısı, dostu Sanço Panza ile atışır sık sık. İşte yel değirmenlerine savaş açan bu aşık, yaşlı şövalye, Miguel de Cervantes Saavedra'nın yazdığı bu romanın başkahramanıdır.

27. Umberto Eco - Gülün Adı

Çok katmanlı bir yapıt olan romanda, 1327 de İtalya daki bir manastırda geçen bir cinayet soruşturması anlatılıyor. Ama günümüz edebiyatına bambaşka bir soluk getiren, yepyeni bir türün kapılarını açan Gülün Adı, hem ortaçağ Hıristiyan dünyasını derinliğine irdeleyen bir tarihsel roman; hem de büyük bir ustalıkla kurulmuş, soluk soluğa okunan bir polisiye öykü.

28. Robert Musil - Niteliksiz Adam

Avusturya edebiyatının çağımız dünya edebiyatına armağan ettiği en büyük yazarlardan biri olan Robert Musil, bu romanı üzerinde neredeyse bütün yaşamı boyunca çalışmıştır. Niteliksiz Adam, gerçek anlamda bir çağ ve geçiş dönemi romanıdır. Yazar tarafından “İmpkralya” diye adlandırılan, gerçekte 19. yüzyılın sonunda ve 20. yüzyılın başında artık çöküş sürecine girmiş olan Avusturya-Macaristan İmparatorluğu’nu simgeleyen bir ülkede Musil, modernizm sürecindeki bir toplumun ve bireyin tüm çalkantılarını sergilemeyi amaçlar.

29. Anten Çehov - Hikayeler

Martı, Vanya Dayı, Üç kız kardeş ve Vişne Bahçesi adlı oyunların yazarı olarak bilinen Çehov, sadece Rus değil, aynı zamanda dünya edebiyatının en büyük hikâye anlatıcılarından biridir. Anlatılarındaki kişilerin, karakterlerin, olayların oluşturduğu mozaik, bir yanıyla yirminci yüzyıla yönelmiş Çarlık Rusya'sında, aristokratlardan bürokratlara, aydınlardan sıradan insanlara, toplumsal hayatın canlı bir görüntüsünü sunarken, bir yandan da insanın en temel özelliklerine ayna tutar.

Popüler İçerikler

İki Torunlu Mücevher Kralı 30 Yıllık Eşinden Genç Sevgilisi İçin Tek Celsede Boşandı
Arkeolog Muazzez İlmiye Çığ 110 Yaşında Yaşamını Yitirdi
Montella Görevini Bırakırsa A Milli Takım'ın Başına Kim Geçmeli?