Mutlaka İzlenmesi Gereken 41 Kült Film

Kült filmleri neden izlemeliyim?

'Eski film' denince muhtemelen pek çoğumuzun aklına 'izlerken uyunacak filmler' gelir, hele bir de siyah-beyaz ise. Fakat modern sinema endüstrisi artık içimizi kaldıran klişeleri salt pazarlama stratejisi olarak sinemanın değişmezi haline getirmeden önce beyaz perdede sanat, derinlik ve -belki de en önemlisi- insanın ta kendisi vardı. En nihayetinde bol patlamalı, saçma sapan aksiyonlu ve izleyene hiçbir şey katmayacak filmlerden artık gına geldiyse, sinemaya gitmek dahi içinizden gelmiyorsa, ya da 'izlediğim film bende iz bırakmalı' düşüncesindeyseniz, çok doğru yerdesiniz. 

O halde başlayalım, değil mi?

41. Potemkin Zırhlısı

Orijinal ismi Bronenosets Potyomkin olan film, aslında bir mühendis  olan Sergei M. Eisenstein tarafından 1925 yılında çekilmiş. 1905 yılında Çarlık Rusyası'na karşı yapılan halk ayaklanmasını parlatmak için Sovyet Rusya'nın Eisenstein'e bu filmi 'sipariş ettiği' de bilinen bir gerçek. Eisenstein, bu filmle birlikte 'mühendis' yönünü konuşturarak sinema endüstrisine yadsınamaz katkılar sağlar. Hikayenin anlatımında kullandığı yan öğeler, geliştirdiği -basit- efektler Potemkin Zırhlısı'nı tarihteki en önemli filmlerden biri haline getirmiş. İşin ironik tarafı, filmi çektiren Sovyet sekreteryasının filme yayın yasağı koyması olsa gerek.

Kim sever: Sovyet Rusya propagandası severler, antik sinema hayranları ve deha izlemek için boş vakti olanlar.

http://www.imdb.com/title/tt0015648/?ref_=nv_sr_1

40. Nosferatu

Şimdiki gün ışığında parlayan vampirlerin aksine; Nosferatu, eine Symphonie des Grauens  hakikaten sinematografik öğelerde çığır açmış bir film diyelim. Dracula efsanesinin beyaz perdedeki ilk uyarlaması olan sessiz ve siyah-beyaz bu filmde, karakter tepkileri mimiklerle birlikte ara ara ekranda çıkan yazılarla verilir. Eh, 1922 yapımı bir filmden Dolby Digital Surround teknolojisi beklemek pek mümkün değil sonuçta. Filmin yönetmeni F. W. Murnau.

Kim sever: Parlayan, komik vampirlerden ziyade korku öğeleriyle bezeli hakiki vampirlere ilgi duyanlar, antik sinema sevenler.

http://www.imdb.com/title/tt0013442/?ref_=nv_sr_1

39. Gone With the Wind

Aynı isimli meşhur kitabın (Türkçesi Rüzgar Gibi Geçti) başarılı uyarlaması. Pek bir şey söylemeye gerek yok hakkında, romantizm ve büyük ekonomik buhran katkılı bir amerikan başyapıtı sadece, bir kısım sosyal tespitlerle birlikte hem de. Bonusu da Clark Gable olsa gerek. Victor Fleming'in 1938 tarihli bu filminde özellikle oyunculuklar ön plana çıkıyor.

Kim sever: Eski film izlemekten gocunmayacak romantizm sevdalıları.

http://www.imdb.com/title/tt0031381/?ref_=nv_sr_1

38. Citizen Kane

Orson Welles, 1941 yılında bu filmi çektiğinde ilk planda kimse modern sinemanın bu kadar değişeceğini kestiremedi desek yalan olmaz. Haliyle biraz teknik aslında bu film. Yani esas özelliği sinema dünyasına bugünkü yüzünü kazandırması bu Yurttaş Kane'in. Fakat teknikten öte,  Bay Kane'in hırsları, duygusal boşluğu ve sonundaki o muhteşem sahne için bile izlenir. 

Kim sever: Eski sinema aşıkları, 'hayat çok boş', 'çocukluğumuz iyiydi be!' diyenler.

http://www.imdb.com/title/tt0033467/?ref_=nv_sr_1

37. The Bridge on the River Kwai

II. Dünya Savaşı zamanında geçen, Japon - İngiliz askerleri arasındaki esaret ilişkisinden dem vuran, 1957 yapımı David Lean filmi. elbette çekildiği yıllara ait, savaş karşıtı duruştan kaynaklanan bir naiflik var filmin içinde, fakat yine de yeri geldiğinde tokat vurmaktan hiç geri durmuyor. Adıyla müsemma olan  filmde esas konu esir askerlere Kwai Nehri üzerinde köprü yaptırılması.

Kim sever: Dostluk, barış, kardeşlik vurgusundan hoşlananlar, insan psikolojisi üzerine yapıtları takip edenler.

http://www.imdb.com/title/tt0050212/?ref_=nv_sr_1

36. Fando y Lis

Yanan bir piyanoyu çalan piyanistin olduğu film. Bir de giriş sahnesinde güzel bir hanımefendi gül yiyor. Evet. Bildiğimiz yiyor. Sinemanın huzursuz çocuğu Alejandro Jodorowsky, 1968 yapımı bu filminde 'aşk' için ne yapılabileceğini mistik bir dille, Fando ve Lis isimli iki karakterin gözünden anlatmış. Örneğin John Lennon bu filmi izleyince o kadar etkilenmiş ki, o zamanın meblağında yüklü bir para vermiş bay Alejandro'ya, yeni filminde kullansın diye.

Kim sever: Bir kısım Ferhatlar, Şirinler. Şaka bir yana, bu film farklı. Herkes sevmeyebilir.

http://www.imdb.com/title/tt0061643/?ref_=fn_al_tt_1

35. Papillon

'Kelebek', bay Charriere'nin aynı isimli kitabından uyarlama, Franklin J. Schaffner tarafından 1973 yılında çekilmiş. Fransız sömürge adalarında hapse atılan Charriere'nin yaşanmış hikayesini anlatır bu film. Her ne kadar çoğunlukla kitabının verdiği hazzı vermese de, yine de kült filmler arasına girmeyi kesinlikle hak ediyor. Fazla spoiler vermeme kuralına sadık kalıyorum, zira böyle gerekli. Özellikle bu filmde. Kitabı da şiddetle tavsiyedir.

Kim sever: İnsanoğlunun azmini görmek isteyen herkes.

http://www.imdb.com/title/tt0070511/?ref_=nv_sr_1

34. Seksmisja

Juliusz Machulski tarafından 1984 yılında çekilen bu yapıt, neredeyse tamamen şans eseri keşfedilen eserlerden. Bu fantastik Polonya filminde, hibernasyon yöntemi ile uykuya yatırılan iki gönüllü uyandıklarında 'sadece kadınların yaşadığı' bir dünyada olduklarını fark ederler, olaylar gelişir. Muhtemelen Idiocracy'e esin kaynağı olmuş bu film, yer yer absürt mizah yapmak için biraz aşırıya kaçsa da kesinlikle izlenesidir.

Kim sever: Absürt mizahtan rahatsız olacaklar haricinde herkes.

http://www.imdb.com/title/tt0088083/?ref_=fn_al_tt_1

33. Ben Hur

William Wyler imzalı 1959 yapımı bu film insana 'Gladyatör de film miymiş yahu?' dedirtir. Milattan sonra I. yüzyılda yaşayan bir Yahudi'nin bir kısım olaylar sonucunda cezalandırılması, akabinde onun intikam yeminiyle gelişen, zamanının fersah fersah ilerisinde olan bir filmdir Ben Hur. Şimdiki 'esir gladyatör' temasını işleyen tüm film/dizilere ilham olduğunu rahatlıkla söyleyebiliriz. 

Kim sever: Tarih/kahramanlık sekansından hoşlanan herkes.

http://www.imdb.com/title/tt0052618/?ref_=fn_al_tt_1

32. Judgment at Nuremberg

II. Dünya Savaşı'ndan sonra yenik Nazi  subaylarının  -Hermann Göring dahil olmak üzere- yargılandığı Nuremberg mahkemelerini sinemaya yansıtan ilk film. Yakın tarihte bunun hikayenin üç bölümlük mini-dizisi de çıktı, fakat kalite olarak yanına Stanley Kramer'in 1961'de çektiği bu filmin yanına yaklaşamıyor ne yazık ki.

Kim sever: Yakın tarih sevenler.

http://www.imdb.com/title/tt0055031/?ref_=nv_sr_1

31. City Lights

Charlie Chaplin'in yazıp yönettiği 1931 yapımı film, oldukça eğlenceli, bir yandan dramatik ve ünlü yönetmen/senarist/oyuncunun en sevilen filmi. Sosyal göndermeler, bay Chaplin'in o sevimli hareketleri ve sair bir tarafta dursun; Türk filmlerine dahi ilham olmuştur bu başyapıt. Belli bir yaşın üzerindekiler hatırlayacaktır, sarhoş olunca Kemal Sunal'ı sevip evine çağıran, ayılınca tanımayıp kovan zengin karakter birebir bu filmden alınmıştır. 

p.s. i love you blind flower girl.

Kim sever: Siyah-beyaz film izlemekten gocunmayacak herkes.

http://www.imdb.com/title/tt0021749/?ref_=nv_sr_1

30. To Kill a Mockingbird

Robert Mulligan'ın 1962 yılında aynı isimli romandan uyarlayarak çektiği film. Amerika'da, büyük buhran zamanında siyahi halkın gördüğü ayrımcılığı anlatan eser, Türkçe'ye 'Bülbül'ü Öldürmek' olarak çevrildi. Hasılı, bir olaydan dolayı suçlanan siyahi bir adamın yargılandığı mahkeme, onun savunmasını yapan beyaz bir avukat. Önyargılar, nefret suçları, sosyal diskriminasyon... 

Kim sever: Yakın tarihi, drama unsurlarını seven herkes.

http://www.imdb.com/title/tt0056592/?ref_=nv_sr_1

29. Lolita

Vladimir Nabokov'un aynı isimli kitabından uyarlama. Stanley Kubrick

bu filmi çekerken tepki göreceğinden pek bir korkmuş, zira 1962 yapımı bu film, tıpkı esinlendiği roman gibi -biraz- rahatsız edici. Aynı zamanda fazla uzun, standart Kubrick filmlerine göre dahi haddinden fazla 'karamsar' gibi. Hoş mevzuu pedofili. Tabii karamsar olacak.

Kim sever: İnsani duyguları sorgulamayı ve haliyle Nabokov'u sevenler.

http://www.imdb.com/title/tt0056193/?ref_=nv_sr_1

28. Scarface

Yaralı yüz gibi bir 'kahraman'ı sevmemek nasıl mümkün olabilir? Brian de Palma'nın 1983 yapımı filminde toplumda hiçbir yere sığmayacak, sert bir mafya patronu anlatılır. Hikaye, üzerinden yıllar geçse de Al Pacino'nun en bilinen karakterlerinden biri olarak kalmaya mahkumdur. Şiddete A Clockwork Orange'nin sembolizminden sıyrılarak, saf gerçeklerle bakıyor bu filmde De Palma. Scarface O kadar başarılı bir yapıt ki, hala internet dünyasında 'meme'leri dolaşmaya devam ediyor.

Kim sever: Mafya filmlerinden tiksinenler haricinde herkes.

http://www.imdb.com/title/tt0086250/?ref_=nv_sr_1

27. El Topo

Jodorowsky'in seyircinin kafasına metaforları, alegorileri ve analojileri hiç sektirmeden yağdırdığı 1970 yapımı film. Bir vahşi batı teması var, fakat bu öyle bildiğimiz lalettayn vahşi batı anlatılarından değil. Kendi yargılarını oluşturmaya çalışan, bunu yaparken dingin bir felsefeci edasıyla 'tanrı'sını arayan bir adamın hikayesi bir yerde. Biraz fazla karışık, olağandışı yoğun. 

Kim sever: Bu film de Fando y Lis gibi. Zor biraz. Felsefeye ilgi duymalı izleyecek olan.

http://www.imdb.com/title/tt0067866/?ref_=nv_sr_1

26. Dersu Uzala

Akira Kurosawa'nın en etkileyici filmlerinden başka bir tanesi. 1975 yapımı bu filmde bir Rus askeri birliğinin haritalandırma çalışması esnasında tanıştığı Dersu Uzala isimli dünya iyisi avcının hikayesini anlatılır. Dersu acılarıyla, hayatıyla barışıktır. Doğa ona neyi verirse alır, haline şükreder. Biraz yavaş tempoda ilerlese de kesinlikle izlenmesi gereken bir insan analizidir.

Kim sever: Yalınlıktan ve sorgulamaktan hoşlanan herkes.

http://www.imdb.com/title/tt0071411/?ref_=nv_sr_1

25. The Shining

Tekrarlayan sahneler. Üç tekerlekli bisiklete binen çocuklar, korkutan korku filmleri. Bir yazar, eşi ve çocuğuyla çekildiği gözden ırak bir evde kendini kendinden dahi koruyacak kimsesi olmadığında ne yapar? işte bu sorunun cevabını arar 1980 yapımı bu filmde Stanley Kubrick. 

Kim sever: Gerilim/korku filmi seven herkes.

http://www.imdb.com/title/tt0081505/?ref_=nv_sr_1

24. Sunset Blvd.

Yazılmış en kayda değer diyaloglardan bazılarını içeren 1950 yapımı harikulade Billy Wilder filmi. Eski bir sinema yıldızının şaşaalı günlerine geri dönmek için çevirdiği dolapları anlatan bir dram. mutlaka izlenmeli. 

Kim sever: Siyah-beyaz filmlerden gocunmayacak herkes.

http://www.imdb.com/title/tt0043014/?ref_=nv_sr_1

23. La Dolce Vita

Kara mizah. Evet. hem de özeleştirinin dibine vurmuş, toplumdan iğrenen, sefa düşkünü bir adamın maceralarını 'ti'ye almaya dahi zahmet etmeyen kara mizah. Frederico Fellini'nin beynini öpmek istiyor insanın 1960 yapımı bu filmi izleyince. 

Kim sever: Sinema seven herkes. Sonuçta 'Hayat Güzel'dir.

http://www.imdb.com/title/tt0053779/?ref_=nv_sr_1

22. Taxi Driver

Martin Scorsese'nin 1976 yapımı, geniş anlamda bilinen şahane ve kült filmi. Özellikle diyaloglarıyla -ve elbette monologlarıyla- öne çıkar, akli melekelerini yavaş yavaş kaybeden -şimdilerde ptsd diyorlar- bir vietnam gazisinin toplum içinde 'sevmedikleri' ile mücadelesini anlatır. 25th hour'a ve Pulp Fiction'a ilham olmuş bir ayna sahnesi vardır ki akıllar almaz.

Kim sever: İyi filmin değerini anlayan herkes.

http://www.imdb.com/title/tt0075314/?ref_=nv_sr_1

21. The Elephant Man

Aynı isimli kitaptan uyarlama olan, 'fil adam' hastalığına yakalanmış talihsiz bir gencin hikayesini anlatan, 1980 yapımı David Lynch imzalı grotesk bir film. David Lynch her zamanki gibi kurguyu bir karmaşaya boğmak için elinden geleni ardına koymasa da, bu kez onun ayrıntıcılığı fazlasıyla işe yaramış. 

Kim sever: İnsanların kötü yönlerini görmekten imtina etmeyecek herkes.

http://www.imdb.com/title/tt0080678/?ref_=nv_sr_1

20. Solaris

Stanislav Lem'in Solaris'inin Andrey Tarkovskiy tarafından -ana fikir sabit kalmaka kaydıyla- darmadağın edilerek önümüze sürüldüğü, kelimelerin kifayetsiz kalacağı, 1970 yılına ait bir başyapıt. Solaris gezegeninde kurulu bir uzay üssünde yapılan araştırmalar esas konu olsa da, film ilerledikçe ':(' tepkisini vermemek elde değil. Kimsenin tanımayacağı Rus oyuncuların performansları ise inanılmaz iyi. Sadece şunu soralım: Geçmişte kaybettiğiniz ve çok sevdiğiniz biri size verilseydi ne yapardınız?

Kim sever: Durağan ve bol karakter tahlilli, diyaloglu film sevenler.

http://www.imdb.com/title/tt0069293/?ref_=nv_sr_1

19. Ladri di Biciclette

İtalyan aileler ve bisikletleri desek yeterli olurdu sanırım. Elbette olmazdı. II Dünya Savaşı'nın akabinde ailesini geçindirmeye çalışan bir babanın bisiklet çalmasıyla başlar Vittorio de Sica imzalı 1948 yapımı film. Realizmin dibinin dibidir, izleyenin bir şekilde etkilenmemesi imkansızdır. Sinema tarihinin en önemli sahnelerinden biri de bu filmdedir.

Kim sever: Siyah beyaz film sevmekle ilgili bir problemi olmayan, 'ben

sadece bilim-kurgu/fantastik izlerim' demeyen herkes.

http://www.imdb.com/title/tt0040522/?ref_=nv_sr_1

18. Blade Runner

Ridley Scott'un 1982 yapımı bilimkurgu-ütopyası (distopya?), şimdilerde

çekilen bilimkurguların çoğuna ilham oldu denilebilir. Bu filmdeki -zamanına göre- teknolojik gelişmeler adını duyurmaya yardımcı olsa da, esas olan sosyolojik ve psikolojik tahlilleridir. Onlarca şey söylenebilir, fakat gerçek olduğunu bilmek imkansızdır. O yüzden söylememek daha evla. 

Kim sever: Bilimkurgu, fantastik, felsefe filmlerini seven herkes.

http://www.imdb.com/title/tt0083658/?ref_=nv_sr_1

17. The Grapes of Wrath

John Steinbeck'in Gazap Üzümleri isimli romanının şahane film uyarlaması. John Ford'un yönettiği 1940 yapımı film, anlatı boyunca kitaba sadık kalıyor ve bunun yanında büyük buhran dönemindeki mevsimlik işçileri tıpkı steinbeck'in anlattığı gibi ilmek ilmek işliyor, oyunculuk, ışıklandırma ve tonlama harikulade. Bunun bonusu da Henry Fonda. Yalnız, uyarmak şart; şeftali ağaçlarındaki çocuklar insanı fazlaca ümitsizliğe sürükleyebilir.

Kim sever: Drama filmlerden hoşlanmayanlar haricinde herkes.

http://www.imdb.com/title/tt0032551/?ref_=nv_sr_1

16. 8 1/2

İşte yine Fellini. Seni nasıl anlatsak sekizbuçuk? Anlatamayız. Çünkü sen o kadar iç içe geçmiş, hayalle gerçeği karıştırmış bir filmsin ki, seni ancak Fellini çekebilirdi zaten. Ya da belki Jodorowsky. Neyse, bu eser, fantastik bir film çekmeye çalışan bir yönetmenin yaşadıklarını hayalleriyle çeşni ederek anlatıyor. Oldukça değişik, beyin çürütebilir.

Kim sever: Akışın birbirine dolaştığı filmleri sevenler.

http://www.imdb.com/title/tt0056801/?ref_=fn_al_tt_1

15. 2001: A Space Odyssey

Ustalara saygı kuşağı. Stanley Kubrick'in hayatı boyunca kuvvetle muhtemel en çok uğraştığı film. Roman uyarlaması olması bir tarafa, Kubrick bu filmin gösterim tarihini birtakım teknolojik zorluklardan ve başka sıkıntılardan dolayı sürekli ileriye attığı için insanlar 'hakikaten 2001'de çıkacak galiba' demeye başlamışlar, neyse ki 1968 yılında gösterime girmiş. Onun haricinde film adıyla müsemma. Derin uzay yolculuğu yapan bir geminin içindeki tayfa, onlara yarenlik eden ve kendi düşünsel kapasitesi olan bir uçuş bilgisayarı. Interstellar'da da buraya gönderme vardı hatta. Çok konuşmak lüzumsuz bu film hakkında, zira herkesin mutlaka izlemesi gerekiyor.

Kim sever: Herkes sevmeli.

http://www.imdb.com/title/tt0062622/?ref_=nv_sr_1

14. The Godfather

5. sınıf, babamın ve annemin kitaplarının hepsini elden geçirmişim, okul kütüphanesi bitmiş. Babamın başının etini yiyorum her gün, 'bana yeni kitap' diye. Bir gün Mario Puzo'nun 'Baba'sı ile geliyor. Hayranlıkla okuduktan sonra 'bunun ne güzel filmi çekilir' diye düşünüyorum çocuk aklımla. Hakikaten de öyleymiş. Ne güzel filmi çekilirmiş. Var ol Francis Ford Coppola.

Kim sever: Mafya filmlerine karşı aşırı antipatisi olanlar haricinde herkes.

http://www.imdb.com/title/tt0068646/?ref_=nv_sr_1

13. Rear Window

Ayağı kırılan meraklı bir adamın insanları arka penceresinden izlemesini Alfred Hitchcock çekince böyle olur işte. Bir odada geçen filmlere dönük 

saygının başlangıcıdır aynı zamanda. İnsanları anlatır. Onların heveslerini, isteklerini, çaresizliklerini.

Kim sever: Nispetle durağan geçen filmleri sevenler.

http://www.imdb.com/title/tt0047396/?ref_=nv_sr_1

12. Monty Python and the Holy Grail

Of. eğer

modern anlamda ironi ve geyik muhabbeti varsa Monty Python (Terry Gilliam ve Terry Jones) sayesindedir. Absürt mizahın en derinlerine kadar inip gülmekten gözyaşartıcı etkisi olan 1975 yapımı bu film, Kral Arthur'un kutsal kase arayışında karşılaştığı zorlukları anlatır. Elbette her kademesinde, bilinen tarihin her figürüyle inanılmaz dalga geçerek. 

Kim sever: Gülme fonksiyonları çalışır durumda olan herkes.

http://www.imdb.com/title/tt0071853/?ref_=nv_sr_1

11. Il Buono, Il Brutto, Il Cattivo

Meksika Açmazı'ndan selamlar. Tahmin edilebileceği üzere bu film vahşi batı tandanslı. Üç karakterimiz var -ki hala günlük hayatta kendilerine atıfta bulunulur bazen- iyi, kötü ve çirkin. Hepsi kendi yolunda giderken bir şekilde hayatlarının kesişmesi ve kişisel hırslarının analizi ile devam ediyor. Zevkten zevke koşturma potansiyeli vardır 1966 yapımı Sergio Leone imzalı bu filmin. Bonusu Clint Eastwood'un gençliği.

Kim sever: Vahşi batıyı seven herkes.

http://www.imdb.com/title/tt0060196/?ref_=nv_sr_1

10. Paths of Glory

Kubrick'in 1957 yapımı bu filminin bir son sahnesi var, aman Allah'ım. Ah, bir sahnesi daha var... Tamam, tamam. Bahsedelim: I. Dünya Sahnesi, Marne cephesi. Savaş. Korkmak. Savaş. İnsan. Rütbe. Hüküm. Savaş. İnfaz.

Kim sever: Savaş filmleri sevmeyenler hariç herkes.

http://www.imdb.com/title/tt0050825/?ref_=nv_sr_1

9. Apocalypse Now

Coppola'nın Vietnam filmlerine tamamen yeni bir bakış açısıyla giriştiği, 'savaş'ın çok farklı sorgulandığı, 1979 yapımı yarı mistik film. Karakterlerin yavaş gelişimi inanılmayacak derecede iyidir, aynı zamanda filme harcanan emek aklın havsalanın almayacağı seviyededir. Spoiler vermeyelim, fakat bazı sahnelerin 'gerçekten' çekildiğini öğrenildiğinde fena halde şaşırtır. 

Kim sever: İnsan çılgınlığını ve uç noktaları görmek isteyen herkes.

http://www.imdb.com/title/tt0078788/?ref_=nv_sr_2

8. Stalker

Tarkovskiy'in 'hiçbir şey anlatmadan milyonlarca konudan bahsettiği' 1979 yapımı muhteşem bir film. Çok yavaş ilerlemesini bir tarafa bırakırsak, o kadar güzel diyaloglar ve renkler barındıran bu film, karakter çatışmasını ön plana çıkararak gerilimi had safhada tutmayı da başarıyor. Hayır, daha fazlasını anlatmaya gerek yok. izleyin.

Kim sever: Diyalog ve yavaş geçişleri seven, imgesel anlatıma önem verenler.

http://www.imdb.com/title/tt0079944/?ref_=fn_al_tt_3

7. Life of Brian

Monty Python ekibinin gülmekten ağlatacak 1979 yapımı filmi. Bu kez Terry Gilliam tek başına yönetmen koltuğuna oturuyor, haliyle filmde esprilerin akışı biraz daha zorlaşıyor, anlamak için biraz da olsa daha fazla kafa yormak gerekiyor. Yine de iki saate yakın bir süre kahkahalar atarak güldürmesi -neredeyse- garanti olan bir film, 0 yılında Kudüs'te geçer. Konusu da elbette Mesihtir. 

Kim sever: İroni kavramına aşina olan herkes.

http://www.imdb.com/title/tt0079470/?ref_=nv_sr_1

6. 12 Angry Men

Bir odada geçen filmler demiştik, değil mi? Sidney Lumet'in yönettiği 1957 yapımı kült film, bir jüriyi anlatır. Bir çocuğun cinayetten 'idam' ile cezalandırılması istenir filmin başında, jüride olanların hepsinin 'işi gücü' vardır, hemen hükmü verip gitmek isterler. Fakat kanuna göre hükmün oybirliği ile verilmesi gerekmektedir. Ve olaylar gelişir.

Kim sever: Sevmeyecek insanların varlığı pek mümkün gibi görünmüyor.

http://www.imdb.com/title/tt0050083/?ref_=nv_sr_2

5. Das Boot

Wolfgang Petersen imzalı, 1981 yapımı bu filmi izledikten sonra çekilmiş tüm denizaltı filmlerini tekrar tekrar izleme ihtiyacı hasıl olur bünyede. Ama bu güzellikteki asla bulunamaz. II. Dünya Savaşı esnasında bir alman denizaltısında yaşanan gerçek olaylardan esinlenen bu filmde, oyunculuklar aşmış düzeydedir. Özellikle kaptan karakterinin ve makinist Johann'ın tepkileri insanı şoka uğratacak kadar gerçektir. Petersen bu filmi çekerken oyuncular gerçekten klostrofobik hissetsin, denizaltıda yaşayan insanlar gibi davranabilsinler diye karakterleri uzunca bir süre setten çıkartmamış. Yalnız bu filmle ilgili önemli bir not: muhakkak director's cut izleyiniz. Almanca versiyonunu.

Kim sever: Klostrofobik insanlar hariç herkes.

http://www.imdb.com/title/tt0082096/?ref_=fn_al_tt_1

4. Casablanca

Belki de Ingrid Bergman oynadığından, erkeklerde farklı hisler uyandırır Michael Curtiz'in yönettiği 1942 yapımı bu film. Konumuz eski bir aşk hikayesi, bununla birlikte savaştan Amerika'ya kaçmak. Nazi Almanyası hükmündeki Kazablanka şehrinde geçen bu film duygusal filmleri sevenlerin hayatında pek önemli bir yere sahiptir.

Kim sever: Drama/duygusal film seven herkes.

http://www.imdb.com/title/tt0034583/?ref_=fn_al_tt_1

3. Rashomon

Akira Kurosawa'nın en başarılı filmlerinden. Bu filmle ilgili yorum yapmak ziyadesiyle zordur; zira algı, gerçeklik ve insanoğlunun tanımladığı tüm kavramlar bükülebilir. Bu başyapıt da tam olarak onu anlatır işte. İnsanların birbirlerini görmesi, düşünmesi, iletişimleri... Tek kelimeyle muhteşem bir filmdir kayıp samuray Tajomaru'nun oynadığı Rashomon.

Kim sever: Varlık ve insan üzerine düşünen herkes.

http://www.imdb.com/title/tt0042876/?ref_=nv_sr_1

2. Dr. Strangelove

Sert kara mizaha hoş geldiniz. Özellikle Kubrick çekince böyle oluyor işte, insanın izledikçe izleyesi geliyor. 1964 yapımı bu filmin konusu soğuk savaş. Sovyetler Birliği ve Amerika arasındaki nükleer kriz bir anda patlak veriyor ve çılgınlıklar silsilesi başlıyor. Yine kült bir sahnesi var, spoiler vermeden 'rodeo' denebilir sadece. Çapkın general ise ayrı bir fantazi dünyasında. Ha, bir de bu filmle ilgili bir dipnot: Peter Sellers bu filmde 3 karakteri aynı anda oynuyor, 3 önemli karakteri hem de.

Kim sever: Mizah ve ironi seven herkes.

http://www.imdb.com/title/tt0057012/?ref_=nv_sr_1

1. Shichinin no Samurai

Bir Japon mitinin Kurosawa tarafından elden geçirilip sinemaya aktarılması nasıl mı olur? 'İyilerin en iyisi' olur aslında. 1954 yapımı bu filmde bir köye yardım için toplanan 7 güçlü samurayın hikayesi anlatılır. Fakat bu hikaye elbette alelade değildir, film boyunca insan şaşkınlıktan şaşkınlığa sürüklenir. 

Kim sever: Japon sinemasına özel garezi olmayan herkes.

http://www.imdb.com/title/tt0047478/?ref_=fn_al_tt_1

Popüler İçerikler

Berfu ve Eser Yenenler'in 3. Kez O Ses Yılbaşı'na Katılmaları Tepki Topladı
Sosyal Medyada Süren Öğretmenlik Tartışması: Az Çalışıp Çok mu Maaş Alıyorlar?
"Aşk Solcudur..." Kızılcık Şerbeti'nde Deniz Gezmiş Anıldı