Sultanahmet Cezaevi’ndeyken, bir İtalyan kasa hırsızıyla aynı koğuşa düşmesi ona altın tepsiyle sunulmuş bir fırsat gibiydi. İtalyanca bilmediği için çaresiz kalan bu İtalyan mahkumu, Eyüplü Halit kısa sürede etkisi altına aldı. Onunla Fransızca ve Rumca konuşarak güvenini kazandı. Halit, bu mahkumu Mussolini’ye duygu yüklü bir mektup yazmaya ikna etti.
Mektupta Halit, Mussolini’ye büyük bir hayranlık duyduğunu, İtalya’yı desteklediği için hapse atıldığını ve ailesinin açlıktan perişan olduğunu yazdırdı. Olaylar kısa sürede büyüdü. İtalyan Başkonsolosu, bizzat Sultanahmet Cezaevi’ne geldi ve Halit’e Mussolini’den gelen para dolu bir zarf teslim etti. Cezaevinde herkes şoktaydı. Diplomasiden güvenlik makamlarına kadar herkes Eyüplü Halit’in çevirdiği bu işi anlamaya çalıştı ama iş işten geçmişti. Mussolini bile Eyüplü Halit’in kurduğu bu oyunda dolandırılanlardan biri oldu.
Eyüplü Halit'ten sonra bu işler kurumsallaştı. Şimdikiler icraatlarını yasal kılıfa da sokarak yapıyor. Venezüela'dan bahsediyorum, kimse yanlış anlamasın 😉
Vay be o da zamanında badem bıyık bırakmış. Adolf’ün bıyığına benziyor hemde.
Kalkınma hareketinin onursal başkanı 😜