2025’te yapılan bir çalışma, yeniden doldurulabilir sürahilerde ve plastik şişelerde yüksek seviyede bakteriyel kontaminasyon bulunduğunu ortaya koydu. Bunun yanı sıra 2024’te yayımlanan bir araştırmada bazı şişelenmiş sularda litre başına on binlerce mikroplastik parçacığı tespit edildi. Diğer bulgular, şişelenmiş suyun genellikle musluk suyundan daha yüksek mikroplastik yoğunluğuna sahip olduğunu ve bunun iltihaplanma, hormonal dengesizlikler ve vücutta parçacık birikimi gibi potansiyel sağlık etkileriyle bağlantılı olabileceğini gösteriyor.
Mikroplastiklerin yanı sıra plastik şişelerden suya kimyasal maddelerin de sızabildiği biliniyor. PET şişelerin üretiminde kullanılan antimon, plastikleri esnek tutan ftalatlar ve BPA’nın yakın akrabaları olan BPS ile BPF gibi bisfenol türevleri suya geçebilen başlıca kimyasallardandır. Bu sızıntı özellikle şişelerin arabada, depolarda veya güneş altında uzun süre beklemesiyle artar. Tüm bu veriler birlikte değerlendirildiğinde, musluk suyunun birçok ülkede hem daha sıkı denetlenmesi hem de daha düşük kirletici seviyeleri göstermesi nedeniyle çoğu zaman şişelenmiş sudan daha güvenilir bir seçenek olduğu anlaşılmaktadır.
Arkadaşlar burası İngiltere/Amerika falan değil.. Adını hiç duymadığınız bi bakteriden ölmek istemiyorsanız sakın Musluk Suyu içmeyiniz. Amerikada falan musluk suyu içilebiliyor. O yüzden pet suyu bu deneyde daha kötü olabilir. Bizde öyle bişey yok. Hiç bişey olmazsa kireçten mideniz delinir. Sakın.
Tabi ki bir tercihtir ama kadınların kendilerinin en verimli olabilecekleri çağlarda kariyer yönetimlerini şu şekil harcamaları sanırım sadece Türklere özgü bir durum. Dünyaya baktığımız zaman böyle bir sekteye uğrayan çok nadir kadın kariyerler görüyoruz. Belli ki hızlı yükselmişler edindikleri kariyerin bir anlamı değeri olmamış.Aşk evlilik bir şeydir ama sonuçta ünlülerin çoğu boşanıyor ve sonuçta erkek kariyerine devam edebiliyorken kadın sadece eviyle ilgilendiği için bir daha sektöre geri dönemiyor. Gri eşofmanın dayanılmaz hafifliği ağır basıyor.