Mürettebatının Tamamı Ansızın Kaybolan, Ürkütücü Bir Hayalet Gemi: Mary Celeste

Takvimler 1872 yılının Ekim ayını gösteriyordu. Mary Celeste, kaptan Benjamin Briggs'in kumandasında uçsuz bucaksız denizin serin sularına açıldı. 4 Aralık tarihinde başka bir gemi tarafından denizin ortasında bulunduğunda ise, herkes gördükleri karşısında hayretler içine düşecekti.

Mary Celeste'in Geçmişi

Gemi esasında 1861 yılında inşa edilmişti ve ilk adı Amazon'du. Geminin ilk kaptanı Robert McLellan ilk seferine çıktıktan 9 gün sonra beklenmedik bir şekilde öldü. Daha sonra ise John Parker kumandasında seyrederken bir balıkçı teknesiyle çarpıştı. Aynı zamanda garip bir şekilde gemi tamir edilirken tersanede yangın çıktı. Sonrasında ise yine Manş denizinde bir gemiyle çarpıştı. 1867 yılında karaya oturdu. Bu talihsiz olayların tümü gemiye lanetli gözüyle bakılmasına sebep olmuştu. 1868 yılında gemi tamir edildikten sonra ismi Mary Celeste olarak değiştirildi ve Amerika ile Adriyatik denizi arasında ticaret için kullanılmaya başlandı.

Kaptan Benjamin Briggs

Benjamin Spooner Briggs başarılı bir denizciydi. Mary Celeste'in kaptanlığını  yapıyordu. 1872 yılı Ekim ayının sonlarına doğru yine Adriyatik denizine, İtalya'ya uzanan bir yolculuğa çıktı. Gemide karısı Sarah ve kızı Sophia'dan başka 7 adet mürettebat bulunuyordu. Geminin kargosu ise 1700 varil alkoldü.

Geminin Bulunuşu

Dei Gratia gemisi mürettebatı 4 Aralık 1872 günü, saat öğlen 13.00 sularında uzakta bir gemi gördüler. O dönemlerde okyanus uçsuz bucaksız bir bilinmez olduğu için (ki günümüzde halen böyledir) denizciler okyanustan çok korkarlardı. Hatta çoğu suya girmekten korktuğu için yüzme bile bilmiyordu. Bu sebeple okyanusun ortasında başka bir gemi görülünce ona selam verilir ve mürettebat, onlara yalnız olmadıklarını hatırlattığı için sevinirlerdi. Fakat bu görülen gemide bir gariplik vardı, sanki kontrolsüz bir biçimde okyanusta öylece sürükleniyordu. Dei Gratia kaptanı, bu gemiye yaklaşmaya karar verdi.

Gizemli Bulgular

Mary Celeste'i gören denizciler bir anda şaşkına döndüler. Çünkü geminin içerisinde tek bir insan bile yoktu. Koca okyanusun ortasında bulunan sahipsiz bir gemi iyiye işaret değildi. Geminin yelkenleri yer yer yırtılmıştı ve Mary Celeste, Ceberitarık Boğazına doğru kendi kendine sürüklenmekteydi. Fakat bu kimsesiz geminin içerisindeki tesadüfler bu kadarla kalmamıştı. Hiçbir çatışma veya kaza izinin olmaması çok garipti. Gemini güvertesinde 1 metre yüksekliğine ulaşmış su olmasına rağmen, Mary Celeste batmamıştı. Aynı zamanda 1 filika, pusula ve seyir defteri de kayıptı. Gemideki kargo ve mürettebatın erzağı aynen yerli yerindeydi. Dolayısıyla bir korsan saldırısı olmuş olsaydı bütün mallar yağmalanırdı. Peki Mary Celeste'in mürettebatı nereye gitmişti?

Sir Arthur Conan Doyle

Mary Celeste vak'asının basına yansımasıyla birlikte birçok komplo teorisi de peyda olmaya başladı. Hayalet gemi hikayesi insanların fazlaca ilgisini çekiyordu. Tam da bu sıralarda Londra'da yayınlanan bir dergide J. Habakuk Jephson isimli birisinin ifadeleri yer aldı. Buna göre Jephson, Mary Celeste gemisinde yolcuydu. Hikayede özetle, geminin en baştan beri lanetli olduğu ve en sonunda içindekilerin bu lanetin kurbanı oldukları anlatılıyordu. Geminin geçmişinde yaşanan gizemli olayların da açığa çıkmasıyla, insanlar iyiden iyiye bu hikayeye inanmaya başladılar. Fakat daha sonra Jephson hikayesinin, sadece Arthur Conan Doyle adlı yazarın ürettiği bir öykü olduğu ortaya çıktı. Fakat bu kurmaca hikaye o kadar ilgi görmüştü ki, Arthur Conan Doyle'un daha sonra yazacağı Sherlock Holmes romanlarına da zemin hazırladı.

De Gratia Mürettebatı Şüpheli

Mary Celeste'i bulan De Gratia gemisi mürettebatı, şaşkınlıklarını atlattıktan sonra gemiyi beraberlerinde Ceberitarık Boğazına getirmişlerdi. Gemiyi sapa sağlam bulup getirdikleri için ödül istediklerinde ise, insanlar Gratia mürettebatına şüpheyle bakmaya başladılar. Bazıları onların Mary Celeste gemisini yağmalayıp mürettebatını öldürdüklerini ve sonra da bu hayalet gemi yalanını uydurduklarını iddia etti. Fakat De Gratia gemisi, Mary Celeste'ten tam 1 hafta sonra yola çıkmıştı. Mürettebatın bu yağma planı için Celeste'e ulaşması mümkün değildi. Sonuç olarak De Gratia mürettebatı mahkemece aklandı.

Korsanlar mı Saldırdı?

Bir komplo teorisi de Mary Celeste'in Osmanlı korsanları tarafından kuşatıldığı yönündedir. Fakat söz edilen bölgede yıllardır korsanlık vak'asına rastlanmamıştı. Üstelik gemideki erzak ve kargo yükü aynen duruyordu, eğer korsan saldırısı olsaydı gemi mutlaka yağmalanırdı. Dolayısıyla bütün bu bulgular ve kanıtlar bu teoriyi çürütüyordu.

Fırtına Teorisi

Mary Celeste gemisindekilerin iklimsel bir felakete uğradıklarını da öne sürenler olmuştur. Korkunç bir fırtına sonucu güverteye dolan fazlaca sudan korkarak, insanların gemiyi terk ettikleri teorisi öne sürülmektedir. Fakat Mary Celeste'in okyanusta olduğu Kasım ayı içerisinde pek fazla fırtına yaşanmamıştı. Üstelik böyle bir fırtınaya rastlansa bile, kaptanın tercihi ufak bir filika ile kaçmak yerine devasa gemiye sığınmak olacaktır. Dolayısıyla bu teoriye açılan kapılar da tıkanmaktadır.

En Kuvvetli İhtimal

Mary Celeste olayının eski bulgu ve teorilerinden faydalanarak, geminin kargosuyla alakalı yeni bir tez ortaya sürülmüştür. Bu teori, ortaya atılanların içerisinde en kuvvetlisidir. Buna göre Mary Celeste, çok kuvvetli olmasa da sert bir fırtınaya tutulmuştu. Fırtınada sallanan geminin kargo bölümündeki birkaç varil yerinden düşerek parçalandı. (Mary Celeste bulunduğunda kargosundan 4 veya 5 varilin eksik olduğu tespit edilmişti.)  Dökülen alkolün çıkarttığı buhar ve keskin koku bütün gemiyi kaplamıştı. Kaptan Briggs, zehirlenme endişesiyle bütün mürettebatı, karısını ve kızını filikaya indirdi. Filika gemiye bir halatla bağlıydı, zira alkol buharlaşınca gemiye geri döneceklerdi. Fakat talihsiz bir şekilde filikayı gemiye bağlayan halat koptu. Mary Celeste ise sonuna kadar açık yelkenleri sayesinde okyanusta hızla uzaklaşmaya başladı.

Özet ve Sonuç

Teorinin devamında ise, mürettebatın küçük filika içerisinde günlerce sürüklendikten sonra açlık ve susuzluk sonucu yaşamlarını kaybettiği kabul edilmektedir. Mary Celeste'in arkasında bulunan kopuk halat parçası da bu teoriyi kısmen kuvvetlendirmektedir. Mary Celeste olayıyla alakalı en kuvvetli ve gerçekçi teori budur.

Netice itibarıyla bu tip paranormal ve açıklanamaz gözüyle bakılan olaylara tarihin her devrinde rastlanmaktadır. Yine tarihin her devrinde bu olaylar insanlar tarafından abartılmıştır ve esasında insanlar tarafından açıklanamaz bir gizem haline getirilmiştir. Bu tip olayların açıklanması için ise daima akla ve modern bilime müracaat etmeliyiz.

Popüler İçerikler

HTŞ Lideri Colani Kadına Başını Örtme Talimatı Verdiği Videoyla İlgili İlk Kez Konuştu
Kızılcık Şerbeti'nin Görkem'i Özge Özacar'dan Pembe'nin Osmanlı Tokadına Yanıt
151 Gündür Oğlu Fatih'i Arayan Baba Esra Erol'a "Bulamıyorsan Müge Anlı'ya Çıkalım" Deyince Ortalık Karıştı
YORUMLAR
06.08.2016

o kapak resmini çok mu aradınız :((

06.08.2016

katılıyorum

06.08.2016

Bu tarz içerikler hep favorilerim olmuştur.Bunu da ekledik listeye.Gece 01.00'den sonra başlayacam okumaya,tişikkirler sipirmen :)

06.08.2016

Gece 12'den sonra okusan olmaz mı? :)

06.08.2016

mürettabatın tamamı kaybolduysa hikayeler nerden geliyor? kaptan jack sparrow klasikleri

06.08.2016

Okumadan yorum atma klasiği. Hikaye gemiyi bulanlardan geliyor.

TÜM YORUMLARI OKU (27)