Gazeteci Murat Yetkin, blogunda kaleme aldığı yazısındaTürkiye'nin Doğu Akdeniz'de Yunanistan ve Fransa ile yaşadığı gerilim ile Suriye ve Libya politikasına değindikten sonra sözü İsrail- Birleşik Arap Emirlikleri anlaşmasına getirdi.
Yetkin şunları kaydetti:
ABD Dışişleri Bakanı Mike Pompeo, 13 Ağustos’ta kendi çabalarıyla İsrail ve Birleşik Arap Emirlikleri’nin (BAE) normalleşme anlaşması imzaladıklarını duyurdu. (Aynı gün Yunanistan da İsrail’e kendisine Heron insansız hava araçlarını ödünç verdiği için teşekkür ediyordu. İsrail’in amacı Fransa, ya da Yunanistan’dan farklı: İsrail’in amacı Türkiye’yi kendisiyle yeniden barışmaya, kendi koşullarıyla zorlamak.) Dışişleri Bakanlığı, Türkiye’ye karşı her taşın altından çıkan BAE’ni Filistin davasını satmakla suçladı.
BAE Veliaht Prensi Muhammed bin Zayid (uluslararası politikada MBZ diye anılıyor) ve Suudi Veliaht Prensi Muhammed bin Salman (o da MBS) Türkiye’ye karşı her hareketin destekçisi. Başta dini bütün bir Cumhurbaşkanı, Tayyip Erdoğan’ın bulunması, İslamcı kökleri olan AK Parti’nin hükümette olması onları engellemiyor. Mısır, Türkiye’nin Doğu Akdeniz, Orta Doğu ve Libya’da en önemli rakibi. Zaten Mısır’da Abdül Fettah Sisi darbesinin arkasında da Türkiye’yle iyi ilişkiler kuran seçilmiş Başkan Muhammed Mursi’yi deviren Suudi ve BAE yönetimleri vardı. Kuveyt ve Bahreyn da onlarla birliktedir.'
'Erdoğan, Türkiye’de halka Orta doğu halklarının Osmanlı yönetimini özlediğini anlatmaya çalıştıkça, Arap yönetimlerinin Türkiye karşıtlığı tırmanıyor' diyen Yetkin, şöyle devam etti:
Erdoğan’ın açmazı, bir yandan Müslüman dünyanın liderliğine soyunmak isterken, diğer yandan kendilerine “kavm-i necip” yani “soylu halk” adını takan Arap dünyasında sadece kendilerine dört asır kılıçla hükmeden Türk sıfatıyla algılanmasıdır. Ayasofya’nın cami olarak ibadete açılmasının Sünni Arapların umurunda olmaması, hatta Erdoğan’ın yaptığına karşı durup Batı’ya yaranmak amacıyla tepki göstermeleri, sanırım en çok Erdoğan’ın canını acıtmıştır.
Sünni Arap kabileleri bundan bir asır önce önce Türkiye’ye karşı İngiliz ve Fransızları Orta Doğu’ya çağırıp işbirliği yapmış, onlar (ve petrol) sayesinde devletler kurmuşlardı. Bugün aynı kabilelerin Türkiye’ye karşı Batıyla hatta bir zamanlar diplomatik ilişkisi var diye Türkiye’yi kınadıkları İsrail ile iş birliği yapmaları şaşırtıcı değil. Libya ve Katar’ı halihazırdaki çıkar birliği nedeniyle ayrı tutarsak, Arapları birleştiren şeyin artık İsrail değil Türkiye karşıtlığı olduğu söylenebilir.
Şaşırtıcı olan Erdoğan’ın bunu görmek istememesi. Çünkü bu noktada Erdoğan’ın ideolojisi ile siyaseti çelişiyor. O yüzden Erdoğan’ın en büyük açmazı bu.
Bizdekiler hala Arap sevdalısı hala almaya devam ediyoruz bu Arapları ülkeye. Hiçbir Arap Türkleri sevmiyor ama bizimkiler hala bu bedevilere özeniyor. Bizi batıran bu Araplar olacak Amerika ya da İsrail değil
Alakası yok. Araplar Türkleri hiçbir zaman sevmedi ki. Oturun Türkler hakkındaki Arap hatıratlarını okuyun bakalım. Siz de göreceksiniz. Araplar Türkleri itici bulurlar. Kafir bulurlar. Her dönemde de kazık atmak için ellerinden geleni yapmışlardır.
Bi adam düşününün çıkarı olmayan ve beyne sahip herkse ondan nefret ediyor