Bu yıl 10 bini aşkın mülteci, Ortadoğu'da yaşananlardan ötürü evlerini, ülkelerini terk ederek yeni bir hayat kurma çabasıyla Yunanistan'a ulaştı. Hemen hemen hepsinin de yolculuk boyunca yanlarında sadece minicik bir çantaya sığdırdıkları eşyaları ve tükenmemesi için uğraştıkları umutları var.
Uluslararası Kurtarma Komitesi'nin işbirliği ile fotoğrafçı Tyler Jump tarafından, Avrupa'ya ulaşabilmek ümidiyle çıktıkları bu yolculukta mültecilerin yanlarına neler aldıkları fotoğraflandı.
Aboessa, Suriyeli bir anne ve henüz 20 yaşında. Eşi ve 10 aylık kızıyla birlikte Suriye'deki Yarmouk kampından kaçmış, sınırı geçip Türkiye'ye geldikten sonra da lastik bir botla Avrupa'ya doğru yola çıkmışlar. Sahilde devriye gezen Türk polisi durdurup botu motorundan ayırmış. Denizde güçlü akıntıya karşı kürek çekmek zorunda kalmışlar. Bu yolculukta yanında bu fotoğrafta görülen küçük çantasından başka hiçbir şeyi yok.
Aboessa'nın her şeyi, 10 aylık minik kızı. Çantasında kendine ait bir şarj aleti ve cüzdan dışında her şey de kızına ait. Onu güneşten korumak için bir şapka, her türlü hastalığa karşı hazırlıklı olabilmesi için ilaçlar, bebek bezi, bir çift çocuk çorabı ve yine kızı için bir saç bandı var.
Omran henüz sadece 6 yaşında bir çocuk. Anne ve babasıyla Şam'dan kaçan Omran, Almanya'daki akrabalarının yanına ulaşabilmeyi diliyor. Herkesten daha çok umudu var ve gülümsemeyi hepimizden iyi biliyor. Onun da yanında her çocuğun okula giderken günlük kullandığı sırt çantasından başka bir şeyi yok.
Oluşabilecek kesik ve çizikler için krem ve tamponlar var. İlaç ve yedek bir alt-üst kıyafet taşıyor yanında. Omran için en değerlisi ise, en sevdiği atıştırmalık olan Marshmallow'u.
Iqbal, 17 yaşında bir delikanlı. Afganistan'daki evini terk etmiş, İran'da vurulma tehlikesi atlatmış. İran'dan Türkiye'ye de yürüyerek gelmiş. Şu anda Midilli'de, ancak buradan sonra ne yapacağını o da bilmiyor.
Yanında yedek bir gömlek, bir pantolon, bir ayakkabı, kişisel birkaç bakım eşyası var. Bunların dışında, telefon, para ve hem İran, hem Afganistan, hem de Türkiye'ye uygun simkartlar var. Bakım eşyaları arasında yüz beyazlatıcı bir krem de var...
Suriye'den kaçmak zorunda kalan 34 yaşında bir eczacı. Ailesini Türkiye'de bırakmak zorunda kalmış. Yunanistan'a geçiş sırasında sahil güvenlik botlarını patlatmış. 45 dakika kadar kurtarılmayı beklemiş.
Yanında ıslanmış eski bir telefon, yeni telefon, 16 GB'lık bir harici, ıslanmasın diye sarılmış para ve şarj aletleri var.
Nour, 20 yaşında Suriyeli bir sanatçı. Suriye'de 7 yıldır gitar çalıp resim yapıyormuş. İç savaşla birlikte yanına 2 çanta alıp kaçmaya karar vermiş. Ancak kaçabilmesi için konuştuğu tacirler, yanına tek bir çanta alabileceğini söylemiş. O da bu küçük açntasını almış.
Kız arkadaşının hediye ettiği bir saat ve bir arkadaşının hediye ettiği -asla yere değmesine izin vermediği- bir tesbih var. Yine arkadaşlarından hediye olan küçük bir Suriye bayrağı, Filistin tılsımı, gitar penaları ve bileklikler var. Özel eşyalarının sarılı olduğu minik bir çanta, kimlik, yedek bir t-shirt ve eski bir telefondan başka eşyası yok...
Bu ailenin 31 üyesi var... Suriye'den yola çıktıklarında her üyenin de bir çantası varmış. Ancak botları batınca tüm eşyalarını kaybetmişler.
Onun da içinde, yedek bir çift ayakkabı, pantolon, t-shirt, 2 küçük kutu süt, bisküvi, tarak, kadın pedi, ıslak mendil ve birtakım medikal eşyaların bulunduğu su geçirmez bir küçük çanta var. Yaşadıkları yüzünden de her geçen gün umutları biraz daha kayboluyor. Bunu aile üyelerinden birinin sözleri de açıkça gösteriyor.
Hassan 25 yaşında Suriyeli bir genç. Yanında taşıdıkları ise ardında asılı: yedek bir gömlek ve pantolon.