Jane Tylus'un 'Siena: City of Secrets' kitabında da bahsettiği gibi, gezerken labirenti andıran daracık ve düzensiz sokaklarında küçük rengarenk pervazlı pencerelere ve kapılara bakıp 'Bu kapılar ve pencereler acaba hangi sırları saklıyor?' diye aklınızdan geçireceğiniz şehirdir Siena.
İtalya'nın hemen hemen tüm şehirlerini gezmiş biri olarak Siena benim favorim. Gezginler için Floransa'ya yakınlığı ne kadar avantaj olsa da şehir halen Floransa, Roma, Milano ve Venedik kadar tanınmamaktadır.
'Cathedral of Santa Maria Assunta' ya da bilinen meşhur adı ile 'Duomo of Siena', özellikle renkleri ve iç mimarisi ile İtalya'nın en farklı dini yapılarından biridir. 1215-1263 yılları arasında yaklaşık 50 yılda tasarlanmış olan yapının tamamen bitirilmesi 19. yüzyıla kadar sürmüştür. Katedral siyah-beyaz mermerlerden ve granitlerden yapılmıştır. Siena'nın kurucuları olan Senius ve Aschius'un atlarının renklerinin siyah - beyaz olması bu renklerin Sienalılar için sembol niteliğinde olmasına neden olmuştur. Bu yüzden simge yapıda simge renkler kullanılmıştır.
Siena Duomo Kathedral, Piccolomini Kütüphanesi, Cennet Kapısı, Baptishane, Crypt, Müze ve Bitirilmemiş Gözlem Kulesi (Façade) olmak üzere 7 ana kısımdan oluşmaktadır. Genellikle yazılarımda ücretlerle ile ilgili çok bilgi vermiyorum ancak burası için özel bir parantez açmam gerekiyor. Eğer her bir kısma ayrı ayrı bilet almaya kalkarsanız 3-5 euro derken baya bir para ödemeniz gerekir. Ama hemen girişte satılan 'Opa Si Pass' biletine 13 euro ödeyerek bu kısımların hepsini gezebilirsiniz.
Siena Duomo'nun tavanı Dünya'nın en güzel tavanlarından biri olarak kabul edilmektedir. Bir sonraki resimde ne demek istediğimi anlayacaksınız. Ama Siena'da hemen hemen her kapalı mekanın tavanı muazzam. Ama bunların içinde Duomo içinde bulunan Piccolomini Kütüphanesi ve Siena Baptishanesi'nin tavanları ve işlemeleri ayrı bir güzel ve büyüleyici.
Siena Duomo'nun tavanı, kadraja sığmaması ve düzensiz çokgen mimarisi ile fotoğrafçıların kabusu olmuş bir tavandır. Emin olabilirsiniz ki Duomo'dan çıktığınız andan itibaren arkadaşlarınızdan boyun masajı rica edeceksiniz. Etrafında St. Peter ile başlayan ve 3. Lucius ile biten 172 papa ve 36 kralın heykelleri ile çevrelenen tavan gerçekten muazzam bir mimariye sahip.
Duomu'nun 7 kısmından biri olan inşası tamamlanmamış gözlem kulesine mutlaka çıkmanız gerekiyor. Siena'yı ziyaret eden birçok turist hemen Siena Kulesi (Torre Del Mangia)'ne çıkarak burayı es geçiyor ama fotoğrafçılar için bu kule ünlü Torre Del Mangia'ya göre daha güzel açılar sunuyor.
Kuleye tırmandığınızda muhteşem mimarisi ile Torrel Del Mangia (Siena Kulesi) hemen dikkatinizi çekecektir. Şehrin her bir noktasına uzun uzun bakıp 'O zamanlarda yaşamak acaba nasıldı?' diye düşünmekten kendinizi alamayacaksınız.
Kuleden 360 derece bakış imkanı ile şehrin her tarafını rahatça izleyebilirsiniz.
Muhteşem değil mi?
Siena sokaklarının labirent şeklinde ve dapdaracık sokakları bana Diyarbakır ve Mardin'in sokaklarını hatırlattı. Ama turizme kazandırılması açısından düşündüğümde mevcut durum derin ahlar çekmeme neden oldu.
İtalya'nın hemen hemen her sokağında Vespa motorsikletleri görebilirsiniz. Herhalde motorsikletten başka teknoloji ve tarihin bu kadar uyumlu olduğu başka bir araç yoktur. O rengarenk sokaklarda yine aynı güzellikte ki motorlar, fotoğrafçılar için harika fotoğraflar çekmelerini sağlıyor.
Meydan'a doğru yürürken aniden muhteşem bir kule ile karşı karşıya gelmeye hazır olun. Piazza Del Campo'ya tüm heybeti ile tepeden bakan bu kule 1338-1348 yılları arasında şu an belediye binası olarak kullanılan Palazzo Pubblico'nun parçası olarak inşa edilmiştir. Osmanlı'nın 50. yılında adamların o tarihte yaptığı bu kuleyi görünce bir afallıyoruz doğrusu. 112 metrelik bu kule çıkıldığı anda muhteşem Toskana Ovalarını ve Siena şehrini tamamen görme imkanını sunmaktadır.
Piazza Pubblico'nun sağ tarafında bulunan küçük avluya girmenizi şiddetle tavsiye ederim. Girdiğinizde sadece kafanızı yukarı kaldırıp bakmanız yeterli.
Bir çoğumuz 'Palio' kelimesini FIAT'ın küçük arabalarından hatırlar. Palio İtalya'nın en ünlü at yarışlarına denmektedir. 1650 yılında beri her yıl 2 Temmuz ve 16 Ağustos tarihlerinde Palio geleneği Piazza Del Campo'da gerçekleştirilmektedir. Meydan daha önce ölüm yarışlarına, çoklu boks maçlarına ve 16. yy'da boğa güreşlerine ev sahibi yapmaktayken, boğa güreşlerinin yasaklanması sonucu Palio geleneğine ev sahipliği yapmaya başladı. Bu yarışlarda her at ve binici şehrin 'Contrada' adı verilen şehrin 17 semtinden birini temsil etmektedir. Bir at yarışının bile turizme nasıl kazandırılacağının en güzel cevabını Siena Palio vermektedir. Her yıl onbinlerce turist bu yarışları izlemek için buraya gelmektedir. Meydan ayrıca Gaia Havuzu, Palazzo Pubblico, Torre Del Mangai ve İşkence Müzesi gibi birçok yapıya daha ev sahipliği yapmaktadır.
The Fonte Gaia (Gaia Havuzu,) Piazza Del Campo'da bulunan ilginç şaheserlerden biri. Biz de havuzlar yapıldıktan bir kaç yıl sonra bozulup kapatılırken bu şaheser tam 700 yıldır görevini başarı ile gerçekleştirmektedir. İşin ilginç kısmı ise o dönemde altına ince borular döşenerek suyun 25 km uzaktan getirilerek havuzu doldurmasıdır.
Zamanında çok duymuşuzdur: 'Herkes evinin önün süpürsün, temizlesin' diye. Siena sokakları zaten bal dök yala misali tertemiz bir de üstüne şehirde yaşayan herkes, turizme katkıda bulunmak için görevini başarıyla gerçekleştirmektedir. Hemen hemen her kapının önünde küçük bir heykel ya da dekoratif eşyalar görebilirsiniz.
Geleneksel Zıplama Fotoğraflarıma Siena'yı da ekledik çok şükür.
Derin bir acı ile şehirden ayrılma zamanı. Bir tavsiye daha: Siena'ya yine yakında bulunan Volterra, San Gimignano, Monteriggioni, Montepulciano kasabalarını da mutlaka ziyaret etmelisiniz.
Ben geçen sene yerel bir tur şirketiyle gezmiştim Siena'yı. Farkında olmadan şehri gezilebilecek en güzel günde gezmiştim, 15 Ağustosta. Bütün şehir bir gün sonraki Yarışlara (Palio) hazırlanıyordu. Şehir festival havasına girmişti bile. Siena ya aynı zamanda "bayrak şehri" diyorlar ve bütün şehir bayraklar ile donatılmıştı. Herkes Palio yarışlarında mahallesinin bayrağını asmıştı. Hatta bunun için çok katı gelenekleri varmış, şuan tam hatırlamıyorum, ama aile içinde yarış haftası görüşülmüyor muş farklı takım tutan varsa eğer. Siena tek kelime ile Fantastik! mükemmelliği bir yana kesinlikle fantastik bir şehir. Duomo türünün tek örneği zaten, emin olun burada okumaktan yorulacağınız kadar güzellikleri var katedralin, sırf onun için galeri açsak yeridir. Ayrıca şehrin modern hali ile tarih akan sokakları arasındaki geçişi. Hangi birini yazsan eksik kalır gerçekten. İtalya seyahati düşünüyorsanız ve sanata meraklıysanız (sanata merakınız yoksa gitmeyin zaten) mutlaka ama mutlaka gidin.
Shingeki no Kyojindeki köye benziyo maşşallah
floransanın aynısının tıpkısı bu ne güzellik