Müge Anlı'nın sabah kuşağında yayınlanan aktüel polisiye programı yeni başlayanlar için gerçekten şok edici ve ülke gerçeklerine yakınlaştırıcı olabilir. Uzun süredir takip edenler ise artık katili iki bölümde çözecek seviyeye geldiler. Ünlü programcı birkaç haftadır benzerlerini daha önce görsek de böylesini hiç görmediğimiz bir aileyi ve konuyu işliyor. Palu ve Tahnal ailesinin hikayesi sizin de beyninizi yakacak.
Gelin, detaylı anlatalım.
Önce 32 yaşındaki anne Meryem'in, bir yıl sonra da o sırada 8-9 yaşlarında olan kızı Melike'nin kaybolduğu belirtiliyor.
Meryem Tahnal, Ahmet Tahnal'la evlenip İstanbul'a yerleşiyor ve iki çocuğu oluyor. Daha sonra kocasının kendisine fuhuş yaptırdığı iddiasıyla aile evine geri dönüyor. Kocası barışmak için eve gelince Meryem Tahnal'ın babası damadını öldürüyor ve cezaevine giriyor. Her şey aslında böyle başlıyor.
Bu olaylardan sonra annesi, oğlu, kızı, iki erkek kardeşi, bir kız kardeşi ve eniştesiyle yaşamaya başlayan Meryem Tahnal'ın, öldürülen kocasının ailesiyle bir olup fuhuş, uyuşturucu, organ mafyası işlerine girdiği ve ailesinin bilgilerini sürekli bir ajan gibi diğer tarafa aktardığı öne sürülüyor. Bu arada kocasının ailesinin aslında öz teyzesi ve dayısı olduğunu belirtmek lazım. Bu sebeple kimin kim olduğunu anlamak zorlaşıyor.
Kocaeli'de dört katlı binaları, Üsküdar'da da bir evleri olan aile tehditler sebebiyle küçük bir arabada 10 kişi 3 ay yaşamaya başlamış. (Daha sonra ailenin dedesi olayın bu sebeple değil, eniştenin evleri satması sebebiyle olduğunu açıkladı) Arabada yaşadıkları sırada bir gece Meryem Tahnal tuvalet ihtiyacı için arabadan inmiş ve bir daha geri dönmemiş. Bir yıl sonra da küçük kızı ortadan kaybolmuş.
Kayıp olan genç kadının arabanın dışında bir ağaca bağlı görüldüğü, aç bırakıldığı, küçük kızın da yine aç bırakıldığı ve karnına açlığını hissetmesin diye taş bağlandığı, tüm bunları enişte Tuncer Ustael'in yaptığı söylendi. Yine küçük Melike'yi evlatlık edinmek için aileyle konuştuğunu söyleyen bir kişi, eniştenin, çocuğun tecavüze uğradığı gerekçesiyle evlatlık verilemeyeceğini söylediğini açıkladı.
Enjektörle gezdiği, kendi çocukları dahil pek çok insanı cezalandırdığı, aç bıraktığı, yarım hocalık yaptığı, muska yazdığı gibi birçok olayı çıktı. Ayrıca enişte Tuncer'in, kayıp Meryem Tahnal'ın kendisine iğne yaparak dört defa tecavüz ettiğini de ifadelerinde belirttiği, ortaya çıkan detaylar arasındaydı.
Kayıp Meryem'in öz annesi Havva Palu ve kardeşleri Fatih'le İsa, 'o dönem Meryem'i Tuncer'in cezalandırdığını, darp ettiğini ve genç kadının bu sebeple hastalanıp öldüğünü' ifade etmişti. Kayıp küçük kıza ise, içine cin girdiği düşüncesiyle ispirto içirildiği ve kızın bu sebeple hastalanıp öldüğü, daha sonra enişte Tuncer tarafından gömüldüğü, tüm aile tarafından verilen ortak ifadenin beyanlarıydı.
Kayıp genç kadının kaybolmadan kısa süre önce bankadan kredi çektiği, kaybolmadan bir gün önce maaşını çekmesi için annesine vekalet verdiği ve kaybolduktan sonra nüfus cüzdanının erkek kardeşinin üzerinde çıktığı belirlendi. Aile ifadeleri tehdit altında verdiklerini söylüyor, ancak ailedeki küçük çocuklar dahil herkesin çelişkisiz şekilde aynı olayı anlatmış olması kafa karıştırıyor.
Çocukları Sosyal Hizmetler tarafından alınınca 'kurum görevlisi kadın psikoloğa tehdit ve darp suçlamasından arandığı' ortaya çıktı. Ancak 5 gün cezaevinde kaldıktan sonra tahliye edildi ve yeniden programa döndü.
Aile yaşadıkları her şeyden kayıp Meryem'in kocasının ailesi, kendilerinin de kardeşi veya teyze ve dayıları olan Tahnal ailesini sorumlu tutuyor. Onlara göre bu aile sürekli peşlerinde, defalarca çocuklarını kaçırdı, ayrıca kayıp Melike'yi de onların kaçırdığını, tüm mahalleliye para dağıttıklarını iddia ediyorlar.
Kayıp Meryem'in oğlu, kayıp Melike'nin de abisi olan Recep Tayyip; annelerinin kaybı sonrası eniştelerinin kendilerini bir odaya kapattığını, asla dışarı çıkarmadığını ve yemek vermediğini anlatıyor. O zamanlar 9 yaşında olan çocuk camdan kaçarak kendini kurtardığını, sokakta açlıktan bayılınca polise ve oradan da yurda teslim edildiğini, bu sayede hayatta olduğunu ifade etse de teyzesi ve anneannesi olanları kabul etmiyor ve Recep Tayyip'in kaçırıldığını söylemeye devam ediyorlar.
Çocuk yarım saat içinde bulunmuş olsa da, üzerindeki eski iğne izleri ve içinde kırılmış iğneler sebebiyle polise teslim edilmemiş. Aile çocuklarının kaçırıldığını ve izlerin de o sırada oluştuğunu iddia ediyor. Ancak yeni ortaya çıkan hastane raporları ailenin 4 yaşındaki oğlu Enes ve 9 yaşında kaçan yeğen Recep Tayyip'in üzerinde tecavüz bulgusuna rastlandığını, Enes'in bu durum ve içinde kalan iğneler sebebiyle iki kez ameliyat olduğunu ortaya koydu.
Anne Havva Palu'nun Kocaeli'deki dört katlı evini ve Üsküdar'daki evini damadına verdiği ortaya çıktı. Yine Tuncer Ustael ve ailesinin apartman görevlisi olarak çalıştığı daireden koli koli bayat ve son kullanma tarihi geçmiş gofretleri ambalajlarını değiştirerek taze gibi paketlemesi sebebiyle atıldığı öğrenildi.
Ailenin satılan evinde, duvarlarda Arapça yazılar, kırılan duvarların içinden muskalar ve bidonlarla sirkeler çıktı. Yayına bağlanan cezaevi arkadaşları, Tuncer Ustael'in yarım hocalık yaptığını ve insan dışkısına ayetler yazarak insanların hayatını karartabileceğini söylediğini iddia etti.
Yayınlanan son bölümde işler bir daha değişti. Suçlanan enişte bu kez ortada cinayetler olduğunu ancak kendisinin ilgisinin olmadığını, ne olduysa anne Havva Palu'nun bildiğini söyledi. En son konuya terörün de dahil edilmeye çalışılması Müge Anlı'ya bile pes dedirtti.
Cocugun adi Recep Tayyip yazınca okumayı biraktim. Cem yilmaz'in hani marjinal bizdik ifadesi bu aileleri cok iyi özetliyor. Baslari kapali veya aile muhafazakar genelde hepsi malum partiye oy veriyor ama olay cinsellige sahtekarliga gelince ne kural kalıyor ne din... Allah kimseyi bunların eline dusurmesin ozellikle de çocukları
Olayda cinayet var, ensest var, pedofil bir sapık var, nitelikli dolandırıcılık var, gasp var, şiddet var. Var da var. Ve on yıl boyunca elini kolunu sallaya sallaya gezen iblis aile televizyonda şov peşinde.
yeryüzünde işlenebilecek her türlü günahı okudum demin. Ayaklarına baktım ters mi diye şeytanın ete kemiğe bürünmüş hali gibi