Mozart Dinlemek Sizi Daha Zeki Yapar Mı?

Prof.Dr. Tayfun Uzbay, ülkemizin en değerli ve evrensel bilim insanlarından biri. Tıbbi farmakoloji alanında gerçekleştirdiği çalışmalarla alana ışık tutan ve yazdığı çok değerli kitaplara “okumayı” fazlasıyla hak eden bir yazar aynı zamanda. Tayfun Hocam’dan söz ederken kendisine ve gıyabında hep “okurun bol olsun” derim. En nihayetinde bu dileğimi buradaki, Onedio Yazio’daki köşeme taşımaya karar verdim ve kendisinin izni ve katkısıyla bir dizi halinde Hocam’ın son kitabı ve arka kapağını yazmaktan gurur duyduğum İnsanlar ve Yanılgılar kitabından bazı bölümleri sizle paylaşmaya başlıyorum. 

Prof. Dr. Tayfun Uzbay İnsanlar ve Yanılgılar kitabı ile bu yanılgıların sebeplerini; yanılgıların nöropsikolojisini, nörobiyolojisini ve nörokimyayasalını ele alıyor. Kitabın arka kapağında yaptığım yorumda; “Ülkemizde bilim dünyasının en önemli figürlerinden olan Tayfun Uzbay Hoca’nın aşkta, bilimde, özgüvende, zihnimizde, belleğimizde, sebeplerde ve sonuçlarda nasıl yanıldığımızı gösteren bu eşsiz kitabı, tam da ihtiyaç olan bir zamanda ‘zamanın ruhunu’ bize açık eyliyor, iyi ki de yapıyor, iyi yapıyor' demiştim. Şimdi de bu yazıda noktasına virgülüne dokunmadan Tayfun Hoca’nın İnsanlar ve Yanılgılar kitabından müzik ve zeka ile ilgili bir kısmı sizinle paylaşacağım, bence iyi de yapacağım.

Potansiyel yanılgısı size beyninizde farkında olmadığınız, saklı kalmış, muazzam bir kullanılmayan zihinsel kapasite olduğunu düşündürür.

Bu kapasite orada durur ve sizin ona ulaşmanızı bekler. Bu müthiş güce ulaşmanın yolunu bulabilmeniz için kuyruğa giren ve size bir şeyler pazarlamaya çalışanlar sizi iki şeye inandırarak yanıltırlar: Birincisi, insan beyninin içinde halen kullanılandan çok daha yüksek düzeyde, farklı koşul ve bağlamlarda faaliyet göstermeye hazır bir potansiyel saklıdır. İkincisi, çok basit ve hızlı sonuç veren tekniklerle bu potansiyelden kolayca faydalanabilirsiniz. “Mozart etkisi” hiçbir bilimsel kanıta dayanmayan bu iddiaları milyonlarca dolarlık ticarete dönüştüren bir şehir efsanesinin mükemmel örneklerinden biridir.

Amerika’daki Wisconsin Üniversitesi’nden Dr. Frances Rauscher lisans eğitimini müzik alanında aldıktan sonra psikoloji alanında doktora yapmış biridir. Doktora sonrası müziğin beyin üzerine etkilerini araştıran çalışmalar yapmıştır. Dr. Rauscher, 1993 yılında Kaliforniya Üniversitesinden Fizik Profesörü Gordon Shaw’la birlikte yine aynı üniversitenin Öğrenme ve Bellek Nörobiyolojisi Merkezinden psikolog Catherine Ky ile Türkçe’ye Müzik ve Uzamsal Görev İcraatı (Music and spatial task performance) olarak çevrilebilecek bir sayfalık basit bir makale hazırladı.(1)  Makale ilginç bir şekilde dünyanın belki de en ünlü ve ciddi bilim dergisi olan Nature’da yayımlandı. Müzisyen kökenli bir psikolog, öğrenme ve bellek alanında çalışan başka bir psikolog ve bir fizikçiyi bir araya getiren makalenin ana teması nöronlar arası elektriksel faaliyetlerin klasik müzik eserlerinin matematiksel yapısı ile bir ilişkisi olabileceği şeklindeydi. Bu benzerlik üzerinden doğru müzik dinlemenin beyin işlevlerini artıracağı öngörülmekteydi. 

Yazının Nature gibi bir dergide basılmış olması önemini ciddi biçimde artırmış, konu sadece bilim dünyasının değil medyanın da ilgisini çekmişti. Gordon Shaw, Fox Family televizyon kanalında çok izlenen bir saatte teorisini büyük bir şevk ve inançla toplumla paylaştı. Mozart’ın müziği ile beyin dalgaları arasında sıkı bir benzerlik söz konuydu. Mozart müzikleri dinlemek beyninizi geliştiriyor, beyninizin kavrama ve öğrenme yeteneğini artırıyordu. Bu ifadeler Shaw’ı önce Amerika sonra da dünya çapında popüler bir bilimci yaparken Mozart’ın bestelerini içeren CD ve benzeri materyallerin dünya çapında satışı patladı. Konu Mozart ile de sınırlı kalmıyor, Mozart ve benzeri klasik müzik bestecilerinin eserleri adeta yeniden keşfediliyordu.

Bu müthiş teoriyi sınamak için iddia sahipleri üniversite öğrencileri üzerinde standart IQ testleri kullanılarak basit deneysel bir çalışma yapıldı. Öğrenciler üç gruba ayrıldı. Her grupta 12 kişi yer aldı. Birinci gruba günlük faaliyetlerine başlamadan önce on dakika süre ile Mozart eseri dinletildi.  İkinci gruba yine on dakika süre ile rahatlatıcı bir talimat dinletildi. Son grup kontrol grubu olarak ayrıldı, onlar diğer iki grubun aksine hiçbir şey dinlemeyip on dakika süre ile uygun bir ortamda sessizce bekletildiler. Yapılan değerlendirmede sessiz bir yerde oturan 100 puan alırken, rahatlama talimatlarını dinleyenler 111 ve Mozart dinleyenler 119 puan aldı.(2) Yeni teorinin bütün kanıtı bu basit çalışmaya dayanıyordu. Bugün zekâyı ne kadar gerçekçi ölçtüğü tartışılan IQ skorunda rahatlatıcı talimat dinleyenlere göre 8 puanlık artış gözlenmesi, Mozart müziğini zekâyı artıran, üstelik bunu çok çabuk yapan bir unsur haline getiriyordu.  Kısaca Mozart dinlemek öğrencileri daha zeki yapıyordu. Buna dayanarak verilen beyanatlar medyanın coşkusunu daha da artırdı.  Önemli gazeteler Mozart dinlemenin beyin için harika bir şey olduğunu ima eden manşetler atıyordu. Televizyon kanallarında müzik ve beyin ilişkisi tartışılıyordu.

(1) Rauscher FH ve ark. Nature, 365: 611, 1993. 

(2) Bu bilgiler Christopher Chabris ve Daniel Simons’ın Türkçe’ye çevrilen Görünmez Goril isimli kitabından derlenmiştir (Görünmez Goril – Sezgilerimiz Bizi Nasıl Yanıltır? Christopher Chabris ve Daniel Simons, Say Yayınları, Çeviren: Bülent Doğan, İstanbul, 2018).

Mozart müziği futbol takımı çalıştıran antrenörlerden, çocuğunu daha zeki yapmak isteyen ebeveynlere kadar geniş bir kullanım alanı buldu.

“Müzik ruhun gıdasıdır” sözü “Müzik beynin gıdasıdır, müziksiz beyin iyi gelişemez”e dönüştü. Devlet işe el attı. Amerika’nın Georgia Eyaleti Valisi yeni doğum yapan ailelere bebeklere dinletilmesi için Mozart CD’leri dağıttı. Slovakya’da Kosice-Saca Özel Hastanesi'nde yeni doğan bebeklere radyo kulaklıklarıyla günde 5 kez Mozart'ın 'Eine Kleine Nachtmusik' isimli parçası dinletildi. Yetkili hekimler bunun gerekçesini 'Bilimsel araştırmalar müzik dinleyen çocukların daha akıllı olduğunu ortaya koyuyor' şeklinde açıkladı. Örnekler çoğaltılabilir. Merak edenler internette kısa bir araştırma yaparlarsa buna benzer birçok haber ve uygulama ile karşılaşacaklardır. 

Müzik şirketleri de bir anda ayaklarına gelen bu fırsatı kaçırmadılar. “Beyninizi Geliştirmek İçin Mozart” ve benzeri sloganlarla piyasaya birçok CD sürdüler. Bu CD’lerin hemen hiçbirinde deneyde kullanılan parçanın kullanılmaması ironik olsa da artık bunun da bir önemi kalmamıştı. Satışlar milyonları buldu. Amerikalı dansçı ve koreograf Don Campbell “Mozart Etkisi (The Mozart Effects)” sözcüğünü marka haline getirerek insanları daha zeki yapmak ve onların beyinlerini güçlendirmek için hem çocuklara hem de yetişkinlere yönelik bir dizi kitap ve CD’yi hayata geçirdi. Kitap CD’ler yok sattı.

Rauscher 1995-1998 yılları arasında, Mozart etkisini savunan ve okul çocuklarını da kapsayan daha iddiasız bilim dergilerinde birkaç bilimsel makale daha yayınladı.(3)  Ancak bu makaleler Nature makalesindeki ilk iddiaları desteklemekten ya da kanıtlamaktan uzaktı. Başka bir sorun daha vardı. Benzer alanda çalışan başka araştırıcılar yaptıkları çalışmalarda Mozart Etkisi’ni desteklemek bir tarafa Rauscher’in ilk makalesindeki deney ile elde edilen sonuçları bile tekrarlayamamışlardı. Amerika Birleşik Devletleri’ndeki Appalachian State Üniversitesi’nden psikoloji profesörü Kenneth Steele 1997-1999 yılları arasında gerçekleştirdiği çalışmalarda benzer deneyleri yapmasına rağmen Mozart Etkisi’ni destekleyebilecek hiçbir sonuca ulaşamadı.(4)  Amerikan Psikoloji Topluluğu’nun önde gelen dergisi Psychological Science bu yeni sonuçları “Mozart etkisinin gizemi: Deney tekrarlanamadı” başlığı ile yayınladı. (5)  

Ünlü Görünmez Goril (The Invisible Gorilla) kitabının yazarlarından Psikolog Christopher Chabris sadece Steele’in çalışmalarını değil benzer konuda araştırma yapan başka çalışmaları da bir araya getirerek 16 farklı çalışmanın bir meta analizini yaptı. Sonuç klasik müzik dinlemenin zekâ artırıcı herhangi bir etkisi olmadığı şeklindeydi. Chabris’in gerçekte zekâ ya da beyin geliştirici Mozart Etkisi diye bir etki olmadığını ortaya koyarak tartışmalara nokta koyan analizi de Nature’da yayımlandı. (6)  Mozart dinledikten sonra ortaya çıkan sözde bilişsel iyileşme ya da beyin kullanımındaki artma başka çalışmalarda tekrar edilemeyince bilimsel olarak böyle bir etkinin olmadığı kanıtlanmış oldu. Bunu ilk iddiayı ortaya atanlar da kabul etti. Ancak atı alan Üsküdar’ı çoktan geçmişti. Bundan on yıl sonra gerçekleştirilen bir ankette insanların hala Mozart dinlemenin zekayı artırdığına inandığı ortaya çıktı. Bugün de müzik ile zekanın artırılabileceği inancı halk arasında hala hatırı sayılır ölçüde taraftar buluyor. 

(3) Kaynaklar: Rauscher FH ve ark., Neurosci Lett, 185: 44-47, 1995; Rauscher FH ve ark., Neurol Res, 19: 2-8, 1997; Rauscher FH, Shaw GL. Percept Mot Skills, 86(3 Pt 1): 835-841, 1998; Rauscher FH ve ark. Neurol Res, 20: 427-432.

(4) Kaynaklar: Steele KM ve ark., Percept Mot Skills, 84(3 Pt 2): 1179-1184, 1997; Steele KM ve ark., Percept Mot Skills, 88(3 Pt 1): 843-848, 1999.

(5) Steele KM ve ark., Pschol Sci, 10(4): 366-369, 1999.

(6) Chabris C. Nature, 400: 826-827, 1999.

Mozart Etkisi neden aralarında doktorların ve yöneticilerin de olduğu bu kadar çok insan tarafından benimsenmiştir?

Birçok ebeveyn neden bebekleri ve çocukları için beyinleri gelişecek inancıyla CD ve DVD’lere para vermiştir? İnsanlar müziğin ve filmlerin çocuklarının zekâsını kolayca yükselteceğine inanmaya neden bu kadar yatkındır? 

Mozart Etkisi insanlardaki potansiyel yanılgısı üzerine kurgulanmış ustaca bir sömürü stratejisidir. Herkes çok fazla emek vermeden kolayca daha zeki olmak ister. Mozart Etkisi bu talebe cevap veren duyulmak istenen bir hikâyedir. İçindeki kısa ve heyecan verici anlatı sadece klasik müzik dinleyerek daha zeki olunabileceğidir. Aynı isimle basılan kitap da bu yanılgıyı kullanarak oldukça popüler olmuştur. Kitap bedeni iyileştirmek, zihni güçlendirmek ve yaratıcı ruhu serbest bırakmak için müziğin gücünü kullanmaktan söz eder. Bu çocuğunun daha zeki olmasını isteyen ve bunu kolay yoldan halletmek isteyenler için harika bir fırsat sunar. Böylece anne ve babalar çocukları ile etkileşime girerek emek vermek yerine çocuklar için hazırlanmış özel programları izletmeyi ya da klasik müzik dinletmeyi yeterli görüyor. Kolay ve ebeveynlerin de işine gelen bir yol. 

Washington Üniversitesi Çocuk Sağlığı Enstitüsü’nden Profesör Frederick Zimmerman 2007 yılında gerçekleştirdiği bir araştırmada üç aylık bebeklerin yaklaşık %40'ının düzenli olarak televizyon, DVD veya video izlediğini gözlemledi. İki yaş civarında bu oran %90'a yükseliyordu. On iki aylıktan küçük olanlarda günde ortalama bir saat olan izleme süresi iki yaşta 1,5 saate çıkıyordu. Ebeveynler bu kadar küçük çocukları medyaya maruz bırakmalarının nedenlerini sayarken eğitici olduğuna inandıklarını da ifade etmişlerdi.(7)  Ancak Mozart Etkisi ve benzeri safsatalara inanmak ve bunları çocuklara hatta bebeklere uygulamak zararlı da olabilir.  Bebeklerin izlemesi için tasarlanan filmler, videolar ve müziklerin etrafında dönen yıllık para 100 milyon doları geçmiş durumda. Amerikan Pediatri Akademisi ise 2 yaşından küçük çocukların TV ya da film izlemesinin gelişimleri bakımından olumsuz etkileri olduğunu belirterek ebeveynleri uyarıyor, ancak bu uyarılar kimsenin umurunda değil.

Film izlemek ya da Mozart dinlemek beyni geliştirmiyor yaklaşımı sadece “Bebek Einstein (Baby Einstein)” markasından yılda yaklaşık 200 milyon dolar kazanç sağlayan Disney’i çok kızdırdı. Disney yetkilileri ürünler doğru kullanıldıklarında bebeklerin sağlığına ve mutluluğuna çok olumlu etkileri olduğunu söylemeye devam ettiler. Bu tür söylemler medyada daha çok yer bulurken böyle bir etki olmadığını ileri süren bir sürü ciddi çalışma çok daha az ilgi gördü. Kamuoyunda ilk kâşiflerin yarattığı algı oldukça güçlüdür.  Medya bilimsel meselelerde ilgisini çeken ilk yayınlanan çalışmaya inanılmaz ağırlık verir ve oldukça parlatır. Daha sonra gelenleri, özellikle de aksi görüş belirtenleri, genellikle ihmal eder. Bu taraflılık pek de şaşırtıcı değildir; şöhreti sıra dışı keşfi ilk yapan kazanır. Daha sonra olup bitenler, içinde sıra dışı ilgi çekici başka bir hikâye taşımıyorsa medya için çok da önemli değildir. Genellikle görmezden gelinir.  

(7) Zimmerman FJ ve ark., Arch Pediatr Adolesc Med, 161(5): 473-479, 2007.

Burada biraz durup, müziğe haksızlık etmeden bazı noktalara açıklık getirmek gerekir.

Müziğin insanın ruh hali (duygu durumu) üzerine çeşitli etkileri vardır. Sevdiğiniz bir şeyi dinlediğiniz zaman ruh haliniz iyileşir, ruh haliniz iyi olunca da bazı zihinsel testlerde biraz daha başarılı olabilirsiniz. Müzik ders çalışırken veya bir aktivite yaparken motive edici ya da dinlenirken sakinleştirici etkiler yapabilir. Tarih boyunca müziğin zihni dinlendirici ve motive edici etkilerinden tedavi amaçlı olarak da faydalanılmıştır. Osmanlı döneminde, 1400’lü yılların sonlarında Edirne Darüşşifası’nda su sesinin ve müziğin olumlu etkilerinden yararlanılarak bazı ruh hastalıkları tedavi edilmeye çalışılmıştır. Tedavi edilmeye çalışılan hastalıklar arasında depresyon ve şizofreni gibi psikozların da olduğu biliniyor. Osmanlı döneminde icra edilen klasik müzik makamları hastaların ruhsal durumuna uygun olarak kullanılmıştır. Depresif ve melankolik kişilere rast ve uşşak gibi mutluluk ve keyif veren, saldırgan ve hırçın hastalara nihavent gibi sakinlik ve huzur veren makamlarda bestelenmiş eserler dinletilirdi.(8)  Müziğin egzersizin yararını artırdığı, empatiyi kolaylaştırdığı, işitsel ve diğer duyusal becerilere katkı sağladığı ve sosyal aktiviteleri kolaylaştırdığı konusunda halihazırda bilim dünyası da hemfikirdir. (9)

……………

Prof. Dr. İsmail Tayfun Uzbay Kimdir?

1982 yılında İstanbul Üniversitesi Eczacılık Fakültesi’nden mezun oldu. Gülhane Askeri Tıp Fakültesi (GATA) Tıbbi Farmakoloji Anabilim Dalı’nda 1992 yılında doktorasını tamamladı. Aynı bölümde 1995 yılında doçent, 2003 yılında profesör unvanını aldı. 1997-1999 yılları arasında ABD’de, University of North Texas ve İtalya’da University of Cagliari’de araştırıcı öğretim üyesi olarak çalıştı. 2003-2011 yılları arasında GATA Tıp Fakültesi, Tıbbi Farmakoloji Anabilim Dalı Başkanı, 2011-2013 yılları arasında GATA Yüksek Bilim Konseyi üyesi olarak görev yaptı. 2003-2012 yılları arasında TÜBİTAK Ulakbim Türk Tıp Dizini Kurulu üyeliği ve 2004-2012 yılları arasında Sağlık Bakanlığı Madde Bağımlılığı Tedavi Usulleri Bilim Komisyonu üyeliği görevlerini yürüttü. 2007-2016 yılları arası Türk Eczacıları Birliği (TEB), Eczacılık Akademisi Bilim Kurulu Üyesi, 2016-2019 yılları arasında Eczacılık Akademisi Başkanlığı görevini yürütmüştür. Halen T.C. Üsküdar Üniversitesi, Tıp Fakültesi, Dâhili Bilimler Bölüm Başkanıdır. Ayrıca Nöropsikofarmakoloji Uygulama ve Araştırma Merkezi (NPFUAM) müdürlüğü ve Rektör Danışmanlığı görevlerini de yürütmektedir. 43. Dönem (2021-2023) TEB Merkez Heyeti Üyesidir.

(8) Sarı E. Müzik Ruhun Gıdasıdır, Nokta E-Kitap, Net Medya Yayıncılık, Antalya, 2016, s. 108.

(9)  Thompson WF,Macdonald C. Sci Am Mind, 26(2): 32-41, 2015.

Popüler İçerikler

Narin Güran'ın Babası Arif Güran İlk Mahkeme Sonrası Konuştu: "Kızımı Nevzat Bahtiyar Katletti"
Türkiye'de 9.05'te Hayat Durdu! Atatürk'e Saygı Duruşu!
Apar Topar Çıkarılmışlardı: Kızılcık Şerbeti'nde Giray ve Heves Ayrılığının Gerçek Nedeni Ortaya Çıktı
YORUMLAR
21.01.2023

Millet ne kadar gerizekaliysa artik mozart’dan medet umuyor :)

genetik miras iQ 89 kuramını piyanoyu gözüne soksan değiştiremezsin..

26.01.2023

Mozart dinleyen daha zeki olmaz dinleyecek kapasitesi olan zaten zekidir belki ilham fikir ve düsünceye her müzik gibi yardım edebilir kişiden kişiye değişir.müzik yeni yerler yeni insanlara yeni yemeklere benzer ufuk açar müzik dünyası farklı dünyalardır düsünmesini duymasını bilene profesör olmaya gerek yok

SEN DE YORUMUNU PAYLAŞ