Sanırım hepimiz aynı fikirdeyiz. Bir şeylerin ters gittiğinin farkındayız, ama tam olarak neyin ters gittiği konusunda emin değiliz...
Sanırım hepimiz aynı fikirdeyiz. Bir şeylerin ters gittiğinin farkındayız, ama tam olarak neyin ters gittiği konusunda emin değiliz...
O sözü hatırlatır: 'Bunca insan yalnızken neden bunca insan hala yalnız?'
Dün istediğin şeyi bugün yaptığında, ondan aldığın keyif kısa süreli oluyor ve çok geçmeden tatminsizlik yine baş gösteriyor.
Tüketim çılgınlığı sadece maddi anlamda değil, duyguları da hızlı tüketir olduk.
Hep daha fazlası istendiği için bu mutlulukların yüzüne bakılmaz oldu.
Yine yarının farklı olacağını söyledin, yine dünkünden farkı olmadı.
Sabah kalkar kalkmaz bildirimlere bakmadan, uykudan önce haber akışına göz atmadan yapılamayan bir dönem.
Depresyon ve hatta intihar... Hiçbir şeyi yokmuş gibi görünen insanlar, bir bakarsın ki ertesi gün intihar eder.
Telefon şarjının daha uzun gitmesi için harcanan çaba, insanların açlıktan ölmemesi için harcanan çabadan çok daha fazla.
Belli bir şekil algısı oluşunca da herkesin o şekle bürünüp tek tipleşmesi.
Çok izle, çok oku ama çok moda olduğu için bir ihtiyaç hissetme ve o filmi/kitabı beğenmiş gibi yapma.
Bir şeyler yapmak isteyip yapamayacağını düşünmek ve olanların daha da canını acıtması.
Gerçek arkadaş nedir, ne değildir?
'Devlete sırtını daya, ömür boyu rahat edersin.' diyenlerin 'paramı kazanayım da işin kendisi önemli değil' kafasında olmaları. 😔
Hayallerini gerçekleştirmek istersin ancak birileri seni sabit bir yere zincirlemiş gibi hissedersin.
Sırf başkası ne der düşüncesiyle modaya uyum sağlama zorunluluğunun hissedilmesi.
Yarın yaparım dediğin iş, yarın da aynı düşünceyle yarına ertelenecektir.
Alışanlar yüzünden sıkıntıyı çekenler diğerleri oluyordur.
Gerek mekan, gerek kişiler, gerekse zaman... Yeter ki başka bir yer olsun isteği.
Ah o arada kalmışlık hissi...