Fast Fashion, yani sürekli yeni modellerin çıktığı ve tüketildiği bu akım aslında ne kadar masum görünürse görünsün, hem insanların sağlığıyla hem de hayatlarıyla oynuyor. Biz de tüketim çılgınlığına katkı sağladıkça aslında birer katile evriliyoruz...
Bu sezonlar da sürekli olarak değişiyor, yeni ürünler geliyor. Bitmek bilmeyen indirimlerle tüketicileri yani bizleri içine çekmeye devam ediyor.
Fakat, yöneticileri bunu önemsemedi.
Daha az maliyet için bin kişi yıkılan binanın altında hayata gözlerini yumdu. Hem de günlüğü 1 dolara bile denk gelmeyen maaşlarıyla beraber.
Böylelikle, çiftçiler kanser oldu ve hayatlarını kaybetti. Hatta borçlu çıkarıldıkları için bir dizi çiftçi böcek ilaçlarını içerek hayatlarına son verdi.
Hepsi asgari ücretle çalışmak istedikleri içindi.
Yetinmeyi bilmediğimiz için, kadınlar hayata bu bakışları atmak zorunda kalıyor. Fast Fashion markaları bu insanların hayatlarına mâl olurken bizlerin paralarını kullanıyor.
Aslında giderek fakirleşiyorlardı.
Apple montaj fabrikasında bildiğim kadarıyla intihar edenleri tutmak için bina etrafında fileler gerili.
Şimdi bu insanlara komünizmi anlatsak gider bizi ihbar ederler "efendilerine". E ne yapalım şimdi, tüketen sınıf burjuvazi, aç bırakılmakla, işsizlikle tehdit edilen sınıf işçi sınıfı. İşçi sınıfı -ki dünyanın %75'inden fazlasına denk geliyor- kendi kıymetini bilsin, emeğinin kıymetini bilsin... Afrika'dan iltica etmiş Afrikalı biri bize "komünizm kötüdür, ama siz iyi insanlarsınız" diyor. Sağ ol ya eksik olma... Ne diyeyim canım efendim yaktı bizi patron ağa devleti sözüyle cümlemi noktalıyorum...
Bir ürünün fiyati o ürünün üretim maliyetinden dolayı degil satıcı ve firmanın kahpeligi yüzünden o gördügünüz fiyattır. Ne yazık ki kapıtalist dünyanın en acı gerçegi satıcının alıcıdan her zaman 3-0 önde oldugu gerçegidir.