Misafirlikte Ağız Tadıyla Yemek Yerken Keyfinizi Kaçıran 13 Detay

Diyelim ki çalıştığınız şirkette Ahmet adında birisi sizi evinde iftara davet etti. Üzerine bir de annesi Hatice teyze de telefondan baskı yapınca onları kıramadınız, daveti kabul ettiniz. İşte o akşam yemeğinde başınıza gelebilecek keyif kaçırıcı 13 şey:

1. Masada başkasının yerine oturmak

Ahmet'le telefonda konuşa konuşa adresi buldunuz nihayet. Yani, akşam ezanı okunmadan iftara yetiştiniz. İçeri girdiğinizde Hatice teyze çıktı mutfaktan. Islak elini öptünüz, başınıza koydunuz. Hatice teyzenin 'Nasılsın yavrum iyi misin? Annen baban nasıllar? Onlar da iyiler mi?' gibi sorular sorması bittikten sonra 'E yavrum ayakta kaldın. Gel şöyle geç sen otur ben de yemekleri getireyim hemen.' teklifi çok cazip gelir ve büyük adımlarla sofraya doğru ilerlersiniz. Ahmet'in de 'Sen otur, rahatına bak. Ben geliyorum şimdi.' deyip gitmesi üzerine salonda yalnız kalırsınız ve sofrada oturacak bir yer ararsınız. Gözünüze kestirdiğiniz köşeye oturur, halının desenlerini incelemeye başlarsınız. O sırada Hatice teyze çıkagelir: 'Hee oraya mı oturdun? E bizim bey hep oraya oturur da... Sen bir yana kayıver he mi yavrum. Heh sağolasın!' Yanaklarınız kızarır, terlemeye başlarsınız...

2. Bardağın kirli olması.

Yerinize oturdunuz, pideler masanın köşelerine dağıtıldı. Hem televizyondan, hem de mahalledeki camiden ezan sesi duyulunca orucu açmaya karar verdiniz. 'Hurma midemi ağrıtır...' diye düşündünüz ve önce bir bardak su içmeye yeltendiniz. Bütün gün o kadar susamışsınız ki, bardağı ağzına kadar doldurdunuz. Tam içecektiniz ki, bardaktaki yağ lekeleriyle karşı karşıya geldiniz. Başta 'İçilmez ki bu!' diye düşünseniz de daha sonra susuzluğa dayanamayıp içmek zorunda kaldınız...

3. Hatice teyzenin masaya koyduğu kaşığın ıslak olması.

Makineden yeni çıkmıştır, insanlık hali dersiniz. Ama sonra aklınıza gelen 'Acaba gerçekten makineden yeni çıktığı için mi ıslaktı? E ama sıcak değildi? EYVAH?!' düşünceleri hiç de mantıksız gelmez. Doğrusu, tek bir çözüm yolu var: kaşığı yere düşürmüş gibi yapın, yenisini getirsin Hatice teyze. Eğer o da ıslaksa ve sıcak değilse anlayın ki korktuğunuz başınıza gelmiş, aynı kaşığı yarım saliseliğine suya tutup getirmiş.

4. Size denk gelen kaşığın tırtıklı olması.

Diyelim ki Hatice teyzenin getirdiği ikinci kaşık temiz. Gönül rahatlığıyla sıcacık ezogelin çorbadan bir kaşık alırsınız. O da ne? Kaşığı ağzınızdan çıkarıp şöyle bir bakarsınız ki kaşığın ucunda bir sivrilti var. 'E bununla da yemek yenmez ki ama... Dudak kanatır bu!' diye düşünseniz de içinizden, çorbasını çoktan bitiren Hatice teyzeye bir şey söyleyemezsiniz.

5. Çorbaya sinek düşmesi.

Başınıza gelenler yetmezmiş gibi, bir de sinekle uğraşmak zorunda kalırsınız. İnadına yaparmış gibi, gözünüzün içine girmeye çalışır. Baktı sizde çorbayı verecek göz yok, o da direkt olarak çorbaya dadandı ve içine düştü. Siz ne yaptınız? Ayıp olmasın diye diğer taraftan birkaç kaşık almak zorunda kaldınız ama sinekli tarafa dokunmadınız.

6. Kesmeyen bıçaklar.

Derken çorbalar biter, börekler gelir. Masada çatal arar gözleriniz. 'Hah! İşte orada!' dersiniz ve böreği kesmeye başlarsınız. Ya da kesmeye çalışmaya başlarsınız desek daha doğru olur. Çünkü Hatice teyze kesmeyen bıçaklardan getirmiş!

7. Ahmet'in; çatalı ve bıçağı tabağa sürterek içler ürperten o sesi çıkarması.

Siz böreğinizi zar zor yerken karşınızda börekle didişen Ahmet, çatalı var gücüyle bastırır ve ... mutsuz son! İnsanın tüylerini diken diken yapan o sesi duyduktan sonra Ahmet'e sert bir bakış atılır ve altyazı geçer. Artık Ahmet çatalı nasıl tutması gerektiğini anlamıştır.

8. Ne işe yaradığı bilinmeyen mendiller.

Fakat bir sorun daha vardır. 'Aman oğlum misafir gelecek azıcık sosyetik olsun sofra...' diyen Hatice teyzemizin sofraya koyduğu kumaştan mendillerin ne için kullanıldığı bilinmez. Siz tam böreği ısırırken kıymanın yağı dudağınız kenarından aheste aheste süzülür. Hemen o bez parçasıyla silersiniz ağzınızı. Oysa kafayı kaldırdığınızda size UFO görmüş masum köylü gibi bakan Ahmet'in o mendili dizlerinin üzerine koyduğunu fark edersiniz. Artık yerin dibine girme faslı başlamıştır...

9. Maydanozun salatada değil Ahmet'in dişlerinde olması.

Sofrada hararetli hararetli sohbet edilirken ortamı yumuşatmak adına bir espri patlatırsınız. Buna gülen Ahmet dişlerinin maydanozla bütünleştiğinin farkında değildir bile, o sadece güler. Hem de kısa bir gülüş değil, maydanozu gözümüze sokmak istercesine, 10 dakika boyunca aralıksız güler. Peki ya maydanoz? Maydanozun sonu bitkisel hayat!

10. Ahmet'in ağzındaki bakla.

Kendini yemeğe kaptıran Ahmet dışarıdan nasıl göründüğünün hiç farkında değildir. Oysa siz onun ağzındaki diş minelerinin limon atomlarıyla nasıl savaştığını 1080p izliyorsunuzdur.

11. Yemeğin çataldan düşmesi.

Ne olursa olsun yemeğe devam etmek istersiniz. Üzerinde bir dolu nar ekşisi biriken domatesi görünce ağzınız sulanır. Çatalı batırırsınız, tam ağzınıza götürürken ... PAT! ... Ne oldu? Domatesi siz değil, masa örtüsü yedi.

12. Üzerinize yemek dökülmesi.

Peki ya o domates masa örtüsüne değil de sizin yeni aldığınız beyaz T-shirt'ünüze dökülseydi? Hemen gidip içeriden ceketinizi alırdınız ve 'Burası da biraz soğuk oldu sanki...' diye kıvırmaya çalışırdınız. Yemezlerdi tabi...

13. 'Yine bekleriz' sorununa samimiyetsizce cevap vermek zorunda kalmak.

Bu maceralı akşam yemeğinin ardından bir tatlı keyfi yapmak istiyorsunuz. Kazasız belasız bu tatlıyı da yedikten sonra 'Ben artık kalkayım...' seremonisi başlıyor. 'Yine bekleriz' diyen Hatice teyzeye şöyle bir bakıyorsunuz ve ... aslında 'Tövbe tövbe! Ağzından yel alsın Hatice teyze!' anlamına gelen cümleyi kuruyorsunuz: 'İnşallah Teyze'ciğim.'

Bunların hiçbirinin başınıza gelmemesi dileğiyle keyifli yemek yemeler...

Siz de yemek yerken sinirinizi bozan durumu yorum olarak yazın, bir sonraki içeriğimde isim - soyisminizle paylaşılsın.

Popüler İçerikler

Türkiye'de 9.05'te Hayat Durdu! Atatürk'e Saygı Duruşu!
Galatasaray'ın Yıldızı Osimhen İçin Fenerbahçe Napoli ile Temasa Geçti
Fenerbahçe Teknik Direktörü Jose Mourinho ile İlgili İspanya'dan Transfer İddiası Var