'Minibüse bindim, bir süre ayakta bekledim. Daha sonra bir yolcunun inmesiyle sağ çapraz koltuğa oturdum. Ben oturduktan sonra, 'ramazanda bu şekilde giyilir mi, bu şekilde giyinmeye utanmıyor musun. Burada aile var. Bu şekilde giyinirsen taksiye bin' dedi. Ben de 'bakma o zaman' dedim. Kendisi, 'bu şekilde giyinirsen bakarım' dedi. Kendisine 'nefis denen bir şey var, Allah nefis vermiş, bakma' dedim. Ben tartışmayı uzatmamak için kulaklığı taktım, müzik dinlemeye başladım. Bir müddet sonra sol tarafımdan sanık bana vurdu. Başımı cama vurdum. O anda benim kulağımda kulaklık olduğu için sanığın ne dediğini duymadım. Ben kendimi savunmaya çalışırken beni koltuklara doğru savurdu. Olayın korkusuyla arkasından bağırıp ağlamaya başladım. Savcılık ifadesine kadar sanığın saçıma dokunarak sarkıntılık yaptığını hissetmedim, sonra kamerada gördüm. Şikayetçiyim. Davaya katılmak istiyorum. Bu olaydan sonra toplu taşıma araçlarına binemiyorum. Tek başıma sokakta duramıyorum. Olayın bende yaratmış olduğu korku ve tedirginlik nedeni ile bu problemi yaşıyorum. Ben sanığın özrünü kabul etmiyorum.'
Mahkemeye de etek ile gelmiş, helal olsun sana Türk Kadını. Dört kadının dik duruşuna bak, nasıl da güçlü bakıyorlar. Kadının etek ya da şort giymesi insanları tahrik etmiyor. Daha doğrusu, ben insansam tahrik olmuyorum, sen ve benzerleriniz oluyorsa, sizin insanlık anlayışınız ve kadınlara olan bakış açınızda sorun var demektir. Din adı altında, nasıl bir cehalet içinde yaşıyorsunuz bilmek ve anlamak çok güç. Sizlere bu gerçekleri nasıl öğretiyorlar, bunlara hangi anlayış ile doğru diyorsunuz ve bunlara bağlı olarak kendinizi adalet karşısında gayet normal bir şekilde kendinizi savunabiliyorsunuz. Erkek olmanın, sadece fiziksel güce dayandığına inandığınız kadar, çıplak ve yardıma ihtiyacı olan bir kadının karşısında nefsinize hakim olmayı bırakın, kısa etek ya da şort ile etkileniyorsanız, siz ne yazık ki adam olamazsınız. Nedeni ise, kazara bir gün kızınız olursa, gerisini biliyorsunuz...
Kim namus ve ahlak şövalyeliği yapıyorsa bilin ki en namussuzu odur. -Nietzsche
Ulan ayı oğlu ayı Ensar Vakfı'nda 7-8 yaşındaki ÇOCUKLAR tecavüze uğrarken neredeydin? Milletin orasına burasına bakıp hiç sahip olamayacağını bilip bu düşünceyle insanlara saldıracağına "Bir kereden bir şey olmaz" diyenlere sesini çıkarsaydın ya. Ama pardon ya hoşgörü dini İslamdı dimi, evet evet aynen.