Milletçe övündüğümüz o kadar çok şey var ki saymakla bitmez. Bunlardan bazıları gerçekten çok haklı, ne kadar övünsek az. Ama bazıları var ki artık duymaktan bıktık, o kadar gereksiz! Tanıdığınız her insandan mutlaka ve mutlaka en az bir kere bunlardan birini duyduğunuza eminiz. Buyrun isterseniz övünmekten bıkmadığımız şeyleri gözden geçirmeye...
Herkes bi yerin göçmeni zaten. Hele dünyanın şu son durumunda kimin nereli olduğu belli değil, bunun da pek bir önemi yok. Bu arkadaşımız kendisinin Avrupalı, bizim de köylü olduğumuzu ima ederek çeşitli egolarını okşuyor. Bırakın, okşasın...
Afiyet olsun şekerim de napalım yani? Kimisi o şekil içer, kimisi bu şekil, kimisi de öbür şekil... Herkesin popisi farklı.
'Bakın bizim imalatımız bu, üstelik kendisi bir erkek' diyen ebeveynlerin tercih ettiği övünme şekli. Bir çocuğun cinsiyetiyle övünmenin çok ilginç sonuçlarını isterseniz bu başlıkta tartışmayalım. Allah bağışlasın annesi, babası...
Geç otur, puanın 5! Sanki otomatik vites kullananlar araba kullanmıyor... Bu ikili deliliği anlamak mümkün değil değerli arkadaşlar.
Bu özellik diğerlerine göre biraz daha övünülesi sanki. Ne bileyim, sanki hayatta birçok şeyi başarmaktan daha güzel bir his gibi. Yine de abartmamak lazım tabi.
Mesela diyelim ki Mahsun Kırmızıgül. Şöyle oluyor: 'Ya ben onu tanıyorum ya. Bizim eski komşu vardı, Naile Abla. Onun su faturası yatırdığı yerdeki gişe memuru, bunun köylüsüymüş.' O kadar yani...
Allah mesut bahtiyar etsin öncelikle. Sonrasında da bu işin atomu parçalamak gibi bir şey olmadığını birileri artık böyle insanlara söylesin. Evlendiysen evlendin. Çocuk da çok tatlı olmuş, Maşallah... Üfff....
Gittiği yer de sanki Şanzelize... Hepimiz gidiyoruz sonuçta bu kişinin gittiği yerlere. Bir de görmeyen kalmasın bütün sosyal medya hesaplarından paylaşım yapanlar var ki imdaaaaatttt!!!
Sırf şu lafı söylemek için fırsat kollayanlar var.
-Başım çok ağrıyor ya
+Bi ağrı kesici mi içsen ki?
-BEN İLAÇ KULLANMIYORUM!!!
(Ay çok özür dileriz)
Nedense hiç kimsenin sıradan bir okul hayatı yok. Anlatılan anılara göre herkes çok haşarı, inanılmaz anarşist ve çok çılgın. Bir kişi de çıkıp demiyor ki 'Ben normal bir öğrenciydim!'
Dobralıkla patavatsızlık arasında çok ince bir çizgi var herhalde ve o çizgiyi herkes göremiyor olsa gerek. Çünkü bu iyi bi şey mi yoksa kötü mü, daha buna bile karar verebilmiş değiliz.
Buna aslında klasik bir baba övünmesi de diyebiliriz. Eğer bir karpuz güzel çıktıysa, gün içerisinde babadan 'Çok güzel karpuz seçmişim di mi? Güzel karpuz seçerim ben' cümlelerini birkaç yüz defa duymak mümkün.
Bunu duyan Mark Zuckerberg'in göz yaşları içerisinde Amerika'yı terk ettiği konuşuluyor, inşallah doğru değildir. :(
Açacağın olmadığı durumlarda bu bir çözüm evet. Yapanı da oldukça havalı gösterdiği bir gerçek. Ancak ortamda açacak olsa bile bunu alışkanlık haline getirip açacak kullanmayan insanlar var. Sırf kendisi övülsün diye!
Sanki üşümeyince ne oluyorsa? Sen bi zatürre ol da biraz da biz görelim.
Arızadan kastım basur arkadaşlar, söylemeyeyim dedim ama duramadım. Ülser de olmamışsa hele övüne övüne bitiremez. Al su iç al!
Bu bir devlet sırrı, bu bir pandora'nın kutusu... Ne var bize de söylesen zalım? Ne olur biz de gidip 250 gram kaşar, 300 gram tulum peyniri alsak. Ah be peynirci, arkandan o kadar övülüyorsun ki...
Selanik'i sevmemiz avrupayı sevidiğimizden değil Atamıza olan sevgiden yemişim avrupayı
"Ben çocukken sarışınmışım. Gözlerim de koyu kahve gibi duruyo ama güneşe bakarken yeşil oluyo. Aslında beyaz tenliyim güneşten esmer oldum. Yalnız ben Tekirdağ'lı değilim Çorlu'luyum. Türk dizisi izlemiyorum hele müziğini hiç dinleyemiyorum. Ben Alamanya'da yaşaşadığım için... Nasıl yeğyonuz bu çuklataları Avrupa'da heç böyle değel. Aslen Van'lıyım ama sekiz yaşından beri İzmir'deyim. Yani İzmir'liyim denilebilir.
çayı şekersiz içmek yok üzdün piç