Michael Jordan ve Chicago Bulls Efsanesini Anlatan Son Dönemlerin En İyi Belgeseli: The Last Dance

ESPN tarafından hazırlanan ve Netflix'te yayınlandığı ilk andan itibaren izlenme rekorları kıran The Last Dance müthiş bir kurguya sahip. Hal böyle olunca 7'den 77'ye herkesin izleyip bayıldığı bu belgeseli sizler için inceledik.

Editör Notu: Belgeseli(mini diziyi) henüz izlemeyenler için SPOILER içerir.

ESPN ve Netflix ortaklığı ile hazırlanan The Last Dance 1984 yılından 1998 yılına kadar geçen sürede NBA'in en iyisi olarak bilinen ve saygı duyulan Michael Jordan'ın kariyerini ve Chicago Bulls'u anlatıyor.

Toplamda 10 bölüm olarak hazırlanan ve normalde Haziran 2020'de yayınlanması planlanan The Last Dance her hafta yeni bir bölüm ile uluslararası platformlarda sadece Netflix üzerinden erişilebiliyor. İlk bölümü izleyici rekoru kıran mini diziyi gelin hep birlikte inceleyelim.

Belgesel-mini dizi COVID19 pandemi süreci nedeniyle planlanandan erken yayına girmiş.

Şu ana kadar Netflix üzerinde bölümlerin tamamı yayınlanmış değil. Mini bir dizi ve belgesel olarak ele alabileceğimiz The Last Dance ilk bölümden itibaren sürükleyici yapısı ile ön plana çıkıyor.

Michael Jordan'ın hayat hikayesinde en baştan itibaren konuyu detaylı aktaran mini dizide ilk önce Jordan'ın üniversite yıllarındaki basketbol takımı başarısı ve NCAA performansına tanık oluyor. İlk günden itibaren sürekli kazanmaya oynayan ve kendini aralıksız geliştiren Jordan'ın bu çabası NBA'i adım adım getiriyor.

Jordan öncesinde bitik bir takım imajı çizen ve hatta Chicago'da alay konusu olan, oldukça başarısız olan Chicago Bulls'a tanık oluyoruz.

Olaylar kulüp direktörü olarak Jerry Krause'nin 1985 yılında gelmesi ile birden değişiyor. NBA seçmelerine katılmadan önce adı sık şekilde NBA takımları ile anılan Michael Jordan'ı koçunun ikna etmesi ile birlikte draft'larda görüyoruz.

5.sırada Chicago Bulls tarafından draft edilen Jordan daha o dönemde dahi yükselen yıldızlar arasında gösterilerek

Çalışma disiplinin üstünde duruyoruz çünkü Michael Jordan'ın kusursuz denilebilecek iş ve antrenman disiplini onu daha üçüncü maçta takım yıldızı yapıyor.

Attığı sayılar, takımın düşük bir performansta devam etmesine rağmen Jordan'ın isteği, yetenekleri ve her maçtaki sayı performansı inanılmaz bir düzeye geliyor. Tam bu aşamada daha ilk yıldan Chicago Bulls tribünleri hınca hınç dolmaya başlıyor.

Mükemmel! Bir star doğuyor hikayesine tam da burada dahil oluyoruz.

Belgesel-mini diziyi izlerken Chicago Bulls'un yönetimini de yakından tanıyoruz. Burada çok önemli bir isim yer alıyor: Jerry "Jerome" Krause.

Krause kulübün sahibi Jerry Reinsdorf tarafından 1985 yılında (Jordan'ın kulübe gelmesinin 1 yıl ardından) kulüp yöneticisi olarak atanıyor. Krause ve tüm yönetim Jordan'ın sadece 1 yıllık olağanüstü performansının ardından oturup plan yapıyor. Onun en iyi NBA'de oyuncuları arasına gireceğini anlamalarının ardından strateji değişiyor. Takımın zayıf noktalarına önemli genç yetenekleri transfer ediyorlar. Krause'nin buradaki becerilerine de tanık oluyoruz ancak Krause ne Phil Jackson ne de oyuncular tarafından sevilmiyor. Hatta sürekli olarak ağır bir şekilde hem antrenmanlarda hem de basın önünde aşağılanıyor. 

Verdiği demeçler ve yarattığı gerginlik, kontratlardaki Scottie Pippen'a karşı olan cimriliği eleştiriliyor. Olaylar da 1997-1998 sezonunda takımı dağıtacağına, herkesin takas edilebileceğine dair demeci ipleri koparıyor.

Efsanevi koç Phil Jackson'a gelmeden önce Burada bir önceki koç Doug Collins'in de hakkını yemeyelim. İnanılmaz bir şekilde sınıf atlatıyor takıma.

Görevde kaldığı 3 yıl boyunca takıma önemli katkılar sağlayan ayağa kaldıran Collins oyunu Jordan üzerine kuruyor.

Bu harika mini dizinin ismi de Chicago Bulls ile 6 kez NBA şampiyonu olan ve rekorlara ambargo koyan Phil Jackson'dan geliyor. Hikayesi ise hem çok hoş hem de hüzün içeriyor.

Bu belgesel-mini dizide Phil Jackson'ın efsane stratejilerine ve takım yönetimine tanık oluyoruz. Jackson, 1987'de Doug Collins'in yardımcısı olarak göreve başlıyor. 1989'da takımın başına geçmesiyle de sadece NBA'i değil tüm dünyayı domine eden Bulls ve Jordan efsanesi başlıyor. 

Başladığı her sezon için bir slogan/tema seçen Phil Jackson, kulüp yöneticisi Jerry Krause ile çok gergin geçen sezonların ardından taraftarların ve medyanın da baskısı ile son bir sezonluk daha sözleşme yapıyor. Takımın başında çıkacağı son sezonun temasını ise 'The Last Dance' olarak belirliyor. Bu da izlediğimiz mini diziye adını veriyor.

Michael Jordan'ın hayat hikayesine dahil olurken ve 1986-1989 döneminde takımın Jordan'ın üzerine kurulmasıyla ilerlerken yeni ve tüm dünyanın karşı koyamayacağı fenomen takım oluşuyor.

Her bölümde Michael Jordan ile farklı bir ekip üyesinin bağlantısı, başarısı ve ilişkileri ele alınıyor. Takıma katılan ve belkemiği olan Scottie Pippen, Dennis Rodman ve efsaneleşen koç Phil Jackson'ı izliyoruz.

Bu belgesel-mini dizi tüm dünyada en çok izlenenler arasına şimdiden girdi bile.

Belgesel boyunca hem Jordan'a olan hayranlığımız kat ve kat artıyor. Hem de Jordan ile birlikte NBA'in de sınıf atlayışını görüyoruz. Tüm dünyada kendi fenomenlerini yaratan Chicago Bulls ve oyun anlayışı izleyen herkesi ekrana kitlemeyi başarıyor. 

Bakalım ilerleyen bölümlerde neler göreceğiz? 

Popüler İçerikler

Fenerbahçe Asbaşkanı Acun Ilıcalı'dan Zehir Zemberek Sözler: ''Teraziden Kaçan Bir Takım Görüyoruz''
Yabancılar Hayran Kaldı: Mourinho'nun Trabzonspor Maçındaki Heyecanı Dünyanın Dilinde
TÜİK, Ekim Ayı Enflasyonunu Açıkladı: Yıllık 48,58'e Geriledi! Kira Zam Oranı da Belli Oldu
YORUMLAR
05.05.2020

Canlı maçları gece izliyorduk çok şaşalı yıllardı. NBA takımları resmen show yapıyorlardı. Jordan. Rodman, Pippen bunlar bulls un show girls leri idi :D. 99 depremine de NBA maçı izlerken yakalanmıştım.

05.05.2020

Scottie Pippen, sırf fakirliğinden dolayı "ya sakatlanırsam da iyice dara düşersek" endişesinden dolayı uzun vadeli komik bir rakama imza atmış, yıllarca en iyi ikinci oyuncu olup en düşük maaşı olan 122. adam olmuş.. Cidden yazık

05.05.2020

Jerome Krause sağolmasın.

05.05.2020

gece 03:00 e dıdıdıdıdıt diye öten saçma bi saatin alarmını kurup, kanal d başına geçip sessiz kalmaya çalışarak ne izledik be. ortaokul bebesine yapılır mı bu hashd. Murat kosava ve Kaan kural da ayrı zevk veriyordu, hatta smaçlara smaç basket demeyen bir tek Murat kosovaydı

SEN DE YORUMUNU PAYLAŞ