Maneviyatı ile ünlü şehrimiz Konya; medrese, türbe, müze ve tarihi ev bakımından oldukça zengin bir kültüre ev sahipliği yapıyor. Merkezdedeki tarihi yapıları ile turizme katkı sağlayan Konya, aynı zamanda çevresindeki doğal güzellikler ile de görülmesi gereken odak noktalardan biri.
Konya ve etrafında mutlaka gezilmesi gereken ilgi çekici lokasyonları sizin için araştırdık!
Konya'nın en önemli simgelerinden olan Mevlana Müzesi, 1278 tarihli en eski Mesnevi'nin yanı sıra; bugünkü kemanların atası kabul edilen 8 telli keman, çeşit çeşit sabır taşları ve Galileo döneminde astronomi derslerinde kullanılan küre gibi benzersiz objelerle dolu. Birbirinden farklı bölümlerden oluşan müzede Mevlana'nın akıl hocası Şems'e ait bir türbe ile sayısız Selçuklu türbesi de mevcut. Her yıl yerli yabancı pek çok turistin ziyaret ettiği müze, tarihi yansıtan simgelerin sergilendiği muhteşem bir alan.
Halk arasında 'yüksek tepe' olarak adlandırılan Alaeddin Tepesi, aslında kent merkezindeki bir höyük ve höyüğün altında prehistorik bir tarih yatıyor. Dümdüz Konya Ovası'nın tek yükseltisi olan tepe, hemen altındaki ışıklı kavşağın seyredildiği güzel bir seyir tepesi olarak kullanılıyor. Ayrıca civarda Anadolu Selçuklu'nun en önemli ve en büyük camilerinden olan Alaeddin Camii de yer alıyor. Bu anlamda hem kültürel hem de tarihi bir merkez olarak öne çıkıyor.
1538 yılında Kanuni Sultan Süleyman tarafından yaptırılan Konya Bedesten Çarşısı, 2013 yılında restore edilerek yeniden işlev kazanan etkileyici bir çarşı. İçinde mimarisi korunmuş 40 adet sokak ve 2687 adet dükkan bulunan bedesten hala aktif olarak işliyor. Genellikle kıyafet, antika eşya, ev tekstili ve hediyelik eşya dükkanlarının bulunduğu tarihi çarşı; özellikle kültürel bir Konya turuna çıktıysanız birkaç parça hatıra toplamak için birebir.
Konya tarihi ve dini değerleri ile her zaman ön planda, ancak kent aynı zamanda geniş bahçeleri ve yeşillik alanları ile de biliniyor. Bunlar arasında ziyaretçilerini tropikal Filipinler iklimine ışınlayan kelebek bahçesi, adeta bir vaha olarak geçiyor. İçeride kelebeklerin geldiği tropikal faunanın yaratıldığı bahçede; kapalı uçuş alanı, açık uçuş alanı, üretim alanı ve müze olmak üzere 4 farklı bölüm yer alıyor. Girer girmez etrafınızda kelebeklerin uçuştuğu bu etkileyici mekanı mutlaka Konya gezi rotanıza eklemelisiniz.
Konya'nın bağ ve bahçesiyle ünlü ilçesi olan Meram, zamanında Evliya Çelebi'nin de etkilenerek seyahatnamesinde bahsettiği bir alan. Önceleri Konya'nın en yeşil ve sulak alanlarından olan Meram'a ait bu miras, şimdilerde Meram Bağları'nda yaşatılmaya çalışılıyor. Dönüşüm çalışmalarının hala devam ettiği bağlar, devasa boyutlu tematik parklardan ve yemyeşil sosyal tesislerden hoşlanıyorsanız sizin için harika bir dinlenme alanı olabilir.
Konya'ya gitmişken tematik parklara doyacaksınız. Kentteki bir diğer etkileyici alan olan Kyoto Japon Bahçesi, Konya'da olduğunuzu unutturacak kadar büyük bir alan. Japon peyzaj düzenlemesi, özel mimarisi ve estetik detayları ile sizi Japonya'ya götürecek Kyoto Parkı'nda Japon çay seramonilerine katılabilir ve açık büfe kahvaltı menülerinden faydalanabilirsiniz.
Konya'da şehir merkezine 40 km mesafede bulunan Çatalhöyük, insanlığa ait en eski yerleşimlerden biri ve bu nedenle mutlaka görülmesi gereken önemli bir miras. 2012 yılında UNESCO tarafından koruma altına alınan Çatalhöyük; özel kent tasarımı, çatı üzerinden akan sokak kültürü ve sosyal yaşamı ile 8000 insana ev sahipliği yapmış Neolitik bir kasaba.
Konya Selçuklu ilçesinde bulunan Sille Mahallesi, merkezden sadece 15 dakika uzaklıkta şirin mi şirin bir kasaba. Tıpkı Kapadokya gibi önemli bir Hristiyanlık merkezi olan kasabada, o yıllara ait mağara evler ve mabetler yer alıyor. Mübadeleye kadar Rumların yaşadığı Sille, şimdilerde taş konakları ve kafeleri ile Pazar kahvaltılarının en popüler mekanlarından biri.
Çoğu kişinin 'Konya'nın denizi' olarak bildiği Beyşehir Gölü, kıyısındaki Beyşehir ilçesi ve barındırdığı muhteşem tabiatı ile endemik pek çok bitki ve kuş türüne ev sahipliği yapıyor. Çevresinde bisiklet yollarının, yürüyüş rotalarının ve kamp alanlarının bulunduğu Beyşehir Gölü'nün ortasında bir ada ve ada üzerinde de Mana Köyü mevcut. Beyşehir ilçesinin kendisi ise doğal güzelliklerinin yanı sıra; Anadolu dönemine ait surları, camileri, türbeleri ile mutlaka görülmesi gereken tarihi bir ilçe. Bu nedenle Beyşehir'in mutlaka Konya gezi planlarına eklenmesi gerekiyor.
Türkiye'deki tuz ihtiyacının %40'ını karşılayan Tuz Gölü'nün büyük kısmı Konya'da bulunuyor. Türkiye'nin üçüncü en büyük ve en sığ gölü olarak bilinen Tuz Gölü, gün batımı veya gün doğumunu izlemek için en ideal lokasyonlardan biri. Her yıl fotoğraf kulüplerinin uğrak rotalarından olan alanda siz de harika kareler yakalayabilirsiniz.
'Nasreddin Hoca Diyarı' olarak adlandırılan Akşehir, zamanında hocanın göle maya çaldığı Akşehir Gölü'nü barındırıyormuş fakat göl zaman içinde kurumuş, çevresindeki yaşam ise günümüze kadar gelmiş. Bölgedeki Gülmece Parkı, Nasreddin Hoca'nın mezarı olduğu düşünülen bir alana kurulmuş ve bu nedenle yıl içinde pek çok turisti çekiyor. Ayrıca civardaki Rüştü Bey Konağı ile etnografya müzesi de Nasreddin Hoca'ya ait eserler ve canlandırmalarıyla görülmesi gereken yerler arasında sıralanıyor.
Kışın bi başka güzel oluyo Konya