Hala genç olduğunu düşünerek 'aa ne münasebet!' ses tonuyla yer vereni neredeyse suçlu konumuna düşürür. Kabul et teyze, yaşlısın ve artık sana yer verilecek.Telefonunun sesi de epey açıktır, böylece konuşmayı baştan sona dinlemiş oluruz. Bu diyaloglarda erkek olanlar genelde iş konuşur, kadınlar ise ailedeki sağlık sorunlarını.Gideceği yol belki de 20 dakika falandır ama ne okusam kar diye düşünüp yer bulur bulmaz nefes bile alınamayan ortamda kitabını okumaya başlar. Ayaktayken okuyan aşırı azimli modelleri de vardır.Onun da canı candır, o da yorgundur ve o da oturmak istemektedir. Hasbelkader kaptığı metrobüs koltuğunu bırakmak istemez, ben verene kadar birileri verir diye düşünür ve bir yandan da ineceği yeri kaçırmamak kulağı durak anonsundadır.Aralarında sesli geyik yaparlar ve kendilerine atılan sitemkar bakışlara aldırış etmezler. Genelde topluca okulu asıp sinemaya falan kaçmaktadırlar.Kapının tam denk geleceği yerleri adı gibi bilmektedir. İlk binenlerden olduğu için yer kapma şansı maksimum seviyededir, oturacağı yeri yaşlıların pek tercih etmediği bölgelerden seçer.Nasıl yürüyebilmektedir, oraya kadar nasıl gelmiştir cevabı yoktur. Allah'ın bir hikmeti olarak metrobüse ulaşmıştır. Adeta oturan her insan için gönderilmiş bir vicdan testidir.Giyiminden kuşamından diğer metrobüs insanlarından ayrı olduğu belli olur. Elinde milyarlık telefonlar tabletler falan bulunur. Biraz para kazanmaya başlayıp altına alacağı arabasıyla bu metrobüs belasından kurtulma planları kurmaktadır.'Lan burası iki kişilik mi, kaykılsam mı acaba, bir kişi oturunca da çok yavşak gözüküyorum be' şeklinde düşüncelerle yolculuğunu kendine zehir eder. Dışarı zor atar kendini.Sevgili olma aşamasında olduklarından kızın başında beklemektedir ve metrobüs içindeki trafiği tıkar. Kızın önerdiği boş yerlere geçmeyi reddeder ve esprili sohbetler açmaya kasar.İkisi de oturamamıştır ve erkek, çevreden gelecek tehlikelere karşı sevgilisini korur. Genelde bir köşeye kızı sıkıştırıp önüne geçer veya tam arkasından sarılır.Çocuğu kucağıma alayım da ayaktakilerden biri otursun demez. Ayakta duran yaşlı teyze varsa onun telkiniyle falan alır çocuğunu ancak.Deodorantların ucuz olduğunu birileri bu kişilere söylemeli.Daha geniş alan olduğundan kapıların önlerini mesken ederler ve hiç ilerlemezler. Top geçer adam geçmez mottosunu benimsemişlerdir. Metrobüsten inerken en son bunları güçlükle ekarte edersiniz.Şoföre olan tepkisini diliyle damağı arasında ses çıkararak gösterir ve bir daha yapmaması konusunda uyarmış olur. ikinci severde bu sesin desibeli artar, alev saçan gözler bu sese eşlik eder.İsyankar tavrını toplu taşımada göstermenin bir şekli olarak volüme abanır, sayesinde bizler de nasipleniriz. Eğer bildiğiniz şarkılarsa güzel olur da diğer türlüsü kafa şişirir.Yanında oturan kişinin üstüne fizik kuralları dahilinde olabildiğince abanır. En ilginci de bu uykucuların duraklarını kaçırdığı görülmemiştir. Uyuyoruz ayağına bizi mi yiyorsunuz lan yoksa??Dolu metrobüslerde sürekli ayakta seyahat ettiği için alışık olmayan bünyesi o boşluğu reddeder. Öyle mutludur o takılmayın ona bırakın ayakta gitsin.