Metin Külünk: "Cumhurbaşkanımızın Küresel Ölçekte Hayvan Katili İlan Edilmesinden Endişe Ediyoruz"

Uzun zamandır sosyal medyada onun bu konuyla alakalı paylaşımlarına denk geldiğimde çölde vaha görmüş gibi oluyorum. Özellikle X'teki yorumlara baktığımda yalnız olmadığımı fark ettim. Hayvanseverler, yeni yasa tasarısına karşı olanlar, sokak hayvanlarının 'uyutulması' ihtimali yüzünden uykusu kaçanlar, onun paylaşımlarıyla biraz rahatlıyor, 'O da böyle diyorsa başka bir yolu vardır ya' diyorlar.

Ak Parti eski İstanbul Milletvekili Metin Külünk'ten bahsediyorum. Yasa tasarının ilk 5 maddesinin onaylandığı  gecenin sabahında telefonda görüştük.  'İnşallah ağlamam.' diyerek başladığım konuşmanın bir yerlerinde tabii ki ağladım ancak karşımdaki sesin sahibinin de hayvanların öldürülmesinden en az benim kadar endişe duyduğunu, onların yaşam hakları için savaşmaya devam edeceğini bilmek içime su serpti.  

Külünk çok önemli bir detayların altını çiziyor ve soruyor: ' 'Şimdi hayvanlar suçlu ilan edildi. Çoğalıyorlar, insanlara zarar veriyorlar ve toplu olarak yok edilsin.' deniyor. Peki diğer suçlular yani canileşmiş şeytanlaşmış insan modeli,  kırsalda hayvanlara tecavüz eden, hayvanları  canice katleden ve toplumda elini kolunu sallaya sallaya dolaşanlar ne olacak? Bunlara adaleti nasıl sağlayacağız?'

-Tasarıdan “ötenazi” kelimesinin kaldırılmasında aktif rolünüz var ancak onun yerine “kanaat” sözcüğü eklendi. Buna da ilk tepkiyi verenlerdensiniz…

Zaten buradaki esas sorun 'kanaat' kavramında. Hayvanların 'kanaat getirilmesi halinde' uyutulma tanımının ucu çok açık. Bakın yasada boşluk olmaz, boşluk bırakırsanız orası kanunsuzlukla dolar. O yüzden beşinci maddedeki ötenazi kelimesine nasıl itiraz ettiysek “kanaat' kavramının da kullanılmasına itirazımız var. Tek bir şansımız var o da yönetmelikte bu kavramın altının, 'Toplu hayvan katliamına neden olmayacak.' şekilde doldurulması.  Kanaat getirilirken hayvanların yaşam hukuku mu esas alınacak, değilse ÖLDÜRME’mi esas alınacak? Kim kanaat getirecek? Kanaat getirilirken halkın iradesi nasıl dahil edilecek?  Kanaat getirilirken hayvanlara yönelik bireysel şiddet öldürmenin önüne nasıl geçilecek? Yani yönetmelik izafi tespitler ile kanaat getirecek yetkili organların önüne nasıl geçecek? İlçede ya da ilde kanaatlerin gerginlik ve şehirde sosyal fay hattı oluşmaması için hangi tedbirler alınacak? Bilim, kanaat sürecinde nerede olacak? Hayvanların hayatımızda ki doğal denge oluşu unutularak mı kanaat getirilecek?

-Merhametten bahsediliyor. Sizce bu tasarının tam da bundan yoksun olmasını iktidar partisi NASIL ve NEDEN fark etmiyor? Edemiyor?

Özellikle 5. maddede bir kez daha oturup düşünmeliydik, dünyaya bakmalıydık. Yerdekilere merhamet etmeyene göktekiler merhamet etmez!

-Sayın Cumhurbaşkanımızı en iyi tanıyan, onunla senelerce birlikte mücadele etmiş birisiniz. En doğru cevap sizdedir diye sormak istiyorum: Neden bu konuda bu kadar ısrar ediyor?  Büyük bir tepki var, siyaset üstü bir tepki. Bunu fark etmiyor olmasının sebebi nedir? 

Sayın Cumhurbaşkanımıza konunun nasıl, ne şekilde arz edildiği bilmiyoruz, en kritik nokta bu. Arz edilen görüntüler sadece saldırgan hayvanların parçaladığı insanlara ait ise ya da sadece çeteleşen köpeklerin oluşturduğu huzursuzluklara dair bilgiler paylaşılmışsa burada eksik bir bilgilendirme vardır.  Bu konu provokasyona çok açık. 'Hayvanlar öldürülsün.' diyen zihniyet yarın öbür gün sokağa çıkıp tereddütsüzce katliam yapabilir.  

Ki, günlerce sosyal medya hesaplarında bireysel silahlanma ve “öldürün” mesajları paylaşıldı. Yakın gelecekte aynı provokatörler tarafından öldürülmüş hayvanların fotoğrafları üzerinden ülkemize ve Sayın Cumhurbaşkanımıza yönelik kara propaganda yapmayacaklarını kimse diyemez. Bu görüntülerle sayın cumhurbaşkanımızın küresel ölçekte hayvan katili ilan edilmesinden endişe ediyoruz. Bu risk var.

-5199 uygulansaydı bu noktaya gelinmezdi. Kısırlaştırmaya bütçe ayrılamadı ama “uyutmaya” ayrılacak. Bu nasıl mümkün?

5199'da tüm ayrıntılar kapsamlı bir şekilde belirlenmiş. Şimdi buna rağmen bu kanun uygulanmadıysa, gerekenler yerine getirilmediyse, yasayı  uygulamayanlara ne diyeceğiz? Şimdi hayvanlar suçlu ilan edildi. 'Çoğalıyorlar, insanlara zarar veriyorlar ve toplu olarak yok edilsin.' deniyor. Peki diğer suçlular yani canileşmiş şeytanlaşmış insan modeli,  kırsalda hayvanlara tecavüz eden, hayvanları  canice katleden ve toplumda elini kolunu sallaya sallaya dolaşanlar ne olacak? Bu şeytanlaşmış cani modellerinin hayatın her alanında normal imiş gibi dolaşması ile sokakların güvenliği arasındaki ilişkiyi nasıl okumak gerek? Bunlara yönelik adalet nasıl tesis edilecek?  Tabii bu meselede hayvanları sokağa terk edenlerin de çok büyük payı var.  Bu da engellenmeli, hiçbir hayvan sokağa bırakılmamalı. 

-Bu meseleye karşı sergilediğiniz duruştan ötürü nasıl tepkilerle karşılaştınız? Olumlular da vardır eminim, peki ya olumsuzlar? 

Toplumun çok önemli ve büyük bir kesiminden son derece pozitif tepkiler aldım. Elbette eleştirisel yaklaşanlar da oldu ama bizim ısrarla durduğumuz yer şu: Medeniyet değerlerimizde, bu topraklardaki tarihsel varlığımızda ve milletimizin sosyal genlerinde asla hayvanlara yönelik düşmanlık yok. Böyle bir algının oluşturulmasına karşı durmaya da devam edeceğiz. Eleştirenlere de ısrarla şunu söyledik: Evet bir tedbir alınması gerekiyor ancak bu öldürmek mi? Hayır. Hayvanları toplu yok etmeyi meşru gösterecek bir kanun modeline itiraz ediyoruz, edeceğiz.

-Tasarı tartışılırken meclis TV’yi izlemişsinizdir. Orada yaşananları meclis ortamını bilen, şiddetli tartışmalarda da bulunmuş biri olarak yorumlar mısınız?

Bu hepimizin doğrudan etkilendiği, ilgilendiği, hayatın doğal dengesi içerisinde yaşamımızın birer parçası olan canlılarla alakalı bir konu. Meclisin bu konuyu çok daha sakin, kimsenin kimseyi itham etmediği bir şekilde tartışmasını isterdik. Bu politik bir konu değil, hepimizin ortak paydası olan hayvanların insan ve çevreye zarar vermeyecek ancak doğal dengenin bozulmamasına odaklı bir mesele.  Görüşmelerin hayvanları sürekli kötüleyerek, tek suçlu onlarmış gibi bir algı yaratılarak tartışılması yerine daha karşılıklı anlayışa dayalı bir model ile devam edilmesi gerektiği kanaatindeyiz.

-CHP belediyeleri yasayı uygulamayacaklarını açıkladılar. Ak Partili bazı belediyelerden de benzer açıklamalar var. Siz bu yasanın uygulanma aşamasında neler yaşanacağını ön görüyorsunuz?

“Nasıl uygulanacak?” sorusunun cevabını yaşayarak göreceğiz tabii ki bundan sonraki aşama yani yönetmeliğin oluşturulması aşaması çok önemli. Kanunun nasıl uygulanacağına dair, nasıl şekilleneceğine dair yönetmelik hazırlanırken toplumdaki bu hassasiyetin göz ardı edilmeyeceği umuyoruz. Kaldı ki doğrudan Avrupa Sözleşmesi’ne atıfta bulunarak referans göstererek hayvanların toplu öldürülmesinin yolunu açacak bu kanun maddesinin uygulanma aşamasında çok boşluk var.  Nasıl uygulanacak? Kim kanaat getirecek? Kaymakam mı? Belediye başkanı mı? Nasıl bir komisyon olacak? Hangi dinamikler üzerinden bu yasa uygulanacak? Mesela ilçedeki hayvan popülasyon artışına göre mi? Bu rakamlar neler? Sayı bellli mi? yani daha cevaplanması gereken çok soru var. Açık yüreklilikle ifade ediyoruz ki: Vicdan sahibi hiçbir belediye başkanının, akıl sahibi hiçbir belediye başkanının kanunun bu şekilde uygulanmasına rıza göstereceğini düşünmüyoruz. Dolayısıyla CHP’li belediyelerin ve bazı belediye başkanlarının itirazlarını saygıyla karşılıyoruz.

-'Güvenli sokaklar' için yola çıkıldı. Sokaklarda güvensizliğe sebebiyet veren en büyük unsur köpekler mi? 

Öncelikle şunu ifade edelim ki, bu ülkenin sokakları güvenlidir!  85 milyon memleket evladı her gün sokaklarda ve caddelerde hareket halinde, alışveriş merkezlerinde, pazarlarda ve sosyal yaşam alanlarında özgürce yaşıyor. O zaman 'güvenli sokak' kavramı üzerinden konuşmayı doğru bulmuyoruz. O halde bu kavramı bir anda ortaya çıkaran kimdir buna bakmak lazım. Sanki ülkede sokakların güvenlik problemi varmış algısını inşa etmek isteyenler kimlerdir? Köpek saldırısı sebebiyle yaşamını yitirmiş vatandaşlarımız var.  Elbette bir tek vatandaşımız asla zarar görmemelidir ve de tedbir almak esastır. Ancak oluşturulmak istenen algı, Türkiye'nin her noktası güvensizmiş algısı. “Bu algıyı oluşturan kim?” sorusunun cevabını verirsek hayvanlara düşmanlık üzerinden Türkiye’nin hangi senaryoyla karşı karşıya bırakılmak istendiğini de görme şansına sahip oluruz.

Instagram

Bu makalede öne sürülen fikir ve yaklaşımlar tamamıyla yazarlarının özgün düşünceleridir ve Onedio'nun editöryal politikasını yansıtmayabilir. ©Onedio

Popüler İçerikler

Montella Görevini Bırakırsa A Milli Takım'ın Başına Kim Geçmeli?
Bahis Reklam ve Teşvik! Acun Ilıcalı, TV8 ve Exxen Yetkilileri Hakkında Soruşturma Başlatıldı
TSK'dan Atatürkçü Teğmenlerin Kılıçlı Yemini İçin Açıklama: "Mesele Kılıç Değil, Emre Uyulmaması"