'Siber suçları halihazırda sistemin bütünlüğüne karşı işlenen suçlar, sistemin işleyişine karşı işlenen suçlar ve verilere karşı işlenen suçlar olarak değerlendiriyoruz. Sanal evrenler, simülasyonlar veya yeni adıyla metaverse denilen kavramlar aslında yine yazılım kodlarından, verilerden ve donanımlardan oluşuyor.
Bütün bunları bir “bilişim sistemi” olarak kabul ettiğimizde, mevcut ceza kanunumuzda yer alan sisteme yetkisiz giriş, sistemdeki verileri silme, yok etme, değiştirme, kopyalama, sistemin işleyişini engelleme gibi bir çok suç sanal evrenler için de geçerli.
Aslında bu sanal evrenleri bir dijital oyun gibi de düşünebiliriz. Farkı şu: İki boyutlu bir ekrana bakmak yerine, sanal gözlüklerle içinde dolaşabildiğimiz, sanal eldivenlerle dijital nesnelere dokunabileceğimiz farklı deneyimler yaşayabileceğiz. Dijital oyunlar içinde hangi suçlarla karşılaşılabiliyorsa sanal evrenlerde karşılaşmak mümkün.
Blok zincir (blockchain) alt yapısı, sanal mülkiyetin korunması konusunda çok daha iyi bir teknik koruma ve merkeziyetsizlik sağlayabiliyor, dolayısıyla blok zincir altyapısı ile edinilen sanal arsalar, binalar, eşyalar, kripto varlıklar ve hatta avatarlar siber suçlara maruz kalmayı en az düzeye indirebilir. Ancak insanın olduğu her yerde hile ve aldatma vardır ve bugün kullanılan yeni sosyal mühendislik yöntemleriyle dolandırıcılık çok daha kolay hale bir geldi. En yüksek seviyede teknik korumalar dahi hile ve aldatmaya karşı etkili yöntemler sunamadı. Bu durum, kullanıcıları istismara ve suça açık bir hale getirmeye devam ediyor.'