Yaptığımız iş hayatımızdan büyük sürelerimizi aldığı için farklı olaylarla karşılaşabiliyoruz. Ancak en absürt olayları birebir insan ilişkilerinin en yoğun olduğu mesleklerde görüyoruz. Polisler, avukatlar, doktorlar gibi farklı insanlarla etkileşimi olan pek çok meslek erbabı ilginç anılarını anlatabiliyor. Ancak bir meslek grubu var ki gerek küçük yaştaki ve genç bireylerde diyalog içinde olmaları gerek velilerin de olaya dahil olmasıyla en ilginç olayları yaşayanlar arasına giriyor.
ben de hem öğretmenlik diploması sahibi birisi hem de geçmişte öğrenci olan biri olarak size öğretmenlerle yaşadığım bir takım olayları anlatayım. öğretmenlerimden biri öğretmenler gününde altın getirirsen 5 getirmezsen 4 verirdi. başka bir öğretmen öğrencileri arasında ayrım yapardı. sırf ödev yapmadık diye tahta pergelle elimize vuran öğretmen bilirim. öğretmenler odasında takılıp derse 10 dk takmayı adet edinen öğretmenlerden çokça tanırım. kendisine gelenlere deli muamelesi yapan rehber öğretmenim olmuştur. karısının dersinde haylazlık yaptım diye bana kafayı takan hocam olmuştur
2. Sınıfı okuturken hapşurdum.Çocuklarda biri çok yaşa dedi.Ben de hep beraber dedim. Bunun üzerine tüm çocuklar çok yaşa dedi. Ben yine hep beraber dedim.Ve çocuklar bir kez daha çok yaşa dedi. Ben hep beraberi yanlış anladıklarını üçüncüde farkettim.
öğrenci olarak bu işe bir de biz el atalım bakalım lise ilk sınıfta daha ortama adapte bile olamadığım sıralarda bi coğrafya dersindeydik. ama dersin hocası öğrencileri şaka yollu ezikleyerek eğlenmeyi seven biriydi ve bu başta komik gelse de sonradan sıkmaya başlamıştı. resmen kusurları gülünç bişeymiş gibi ortaya serip psikolojik şiddet uyguluyordu. yine bu hocanın dersinde rahatsızdım ve revire gitmeyi istedim. neyin var dedi hastayim sanırım iyi hissetmiyorum dedim. bakayim atesin var mi dedi alnıma dokundu yok yok turp gibisin dedi uzaklaştı yanımdan. sinirlendim ben turp gibi hissetmiyorum ama dedim. bana aynen şöyle dedi "GÖRÜNÜŞ OLARAK DEMİŞTİM ZATEN"