365 Gün filmiyle ilgili ilk yazımda “seks sanattır” diye başlık atmıştım. O zaman da aynı fikirdeydim, şimdi de aynı şeyi düşünüyorum. Sevgili Blanka Lipinska’nın dediği gibi “her şey seks” demek değil. Bu konuda hala aynı yerdeyim. Serinin ilk filmi dünyada ve Türkiye’de çok ses getiren ve kadın kitle tarafından büyük bir hayranlıkla izlenen 365 Gün’ün ikinci filmi olan 365 Gün: Bugün’ü sizlere hakkında yorum yapabilmek için izledim.
İlk 10 dakika hadi canım, böyle devam edemez, dikkat çekmek için bu kadar erotik sahne vardır diye düşünürken, filmin ilerleyen zamanlarında sahneler yoğunlaşarak devam etti. Birinci bölümde algıya hitap bir konu varken, ikinci bölüm tamamen erotizm üzerine kuruluydu. Film herhangi kurgu ya da konu üzerine kurulmadığı gibi pasajlar arası bağlantı geçişi de yoktu. Açık konuşmak gerekirse bir zaman kaybıydı. Ve muhtemelen 3. film de yoldadır. Kadın karakter bu kez de ölmezse artık kedi gibi dokuz canlı olduğunu düşünmeye başlayabiliriz. Ayrıca o neydi öyle ilk boşlukta aklının başkasına kayıvermesi ki tutkunun arşa çıktığı bir ilişkide…
Bir yazar olarak büyük heveslerle yazdığım bir kitabın filminin çekilmesi gurur verici bir şey olmalı… Aslının tersine kalitesi düşürülmüş bir kurguyla senaryoya çevrilmesine gönlüm razı olur mu, bilmedim. Çünkü her kitap, yazarın çocuğu gibi bir şey oluyor. İnsan popülerlikten mutlu olurken kaliteden fire vermek istemez bence.
Filmde en göze hitap eden ulaşılması zor, ihtişamla süslenmiş zengin hayat portreleri…
Hepsi bu kadar!
Oysa geçmişe baktığımızda nezaket, samimiyet ve ders verici nitelikte filmleri izlerdik ki ben defalarca seyretmiş olmama rağmen hala büyük keyif alıyorum. Saf aşk, sakin işlenen konular, cinsellikte dozu aşılmayan, tadında bırakan ve sahnenin devamını izleyicisine kurgulatan harika filmlerdi. Her seferinde keşke bitmese hissi, e şimdi ne yapıyorlar acaba düşüncesi…
Sinema tarihi akıllara kazınan binlerce aşk hikayesiyle dolu!
İzlediklerimiz iz bırakmalı değil mi? Konumuz aşk olduğuna göre, ki bu film için işlenen her neyse aşktan başka her şey. Dolayısıyla ben de romantizm severler için akılda kalıcı, seneler sonra bile adı geçtiğinde insana şöyle bir iç çektiren filmlerden bazılarını listelemek istedim:
Ghost, Notting Hill, Pretty Woman, Love Actually, The Notebook, Eternal Sunshine Of The Spotless Mind, Pride&Prejudice, Forrest Gump, Sweet November, The Lake House, City Of Angels, The Holiday ve daha niceleri, gerçek romantizm için iyi seyirler…
Sevgili Merve 'nin yorumuna katılıyorum.😍